Book and Novel Editor (fictional and non-fiction) Prisoner, Pyromania, Antiquity, Ancient Mesopotamia, Published Author of International Books.
27 Eylül 2016 Salı
Paganizm 1
(}2jaganizm kitabımızın ilk baskısı bir yıla yakın bir zamanda tü �.., kendi. Bu ilgiyi paganizmi tanımak ve kadim bilgeliği hayatına
sokmak isteyenler kadar bu konuyu merak edenlerin de olu§turdu
ğunu dü§ünmek gerek.
Günümüzde küresel kapitalizmin geldiği noktada, insanın Do
ğa'ya ve kendi doğasına dönınesi dü§üncesinin artık çok daha sık
dile getirilmesi gerekliliğinin de paganizme olan ilgiyi arttırdığı da
bir ba§ka gerçek.
Genelde on dokuzuncu yüzyıl pozitivizmi ve Hıristiyanlıktan
gelen süreç paganizmi "ilkel" gösterse de, insanlığa yön veren Sokrates,
Platon, Aristotles, Lao Tzu, Buda gibi yüzlerce büyük ismin
aslında pagan geleneğinden gelmesi hiç de bo§una değildir.
Paganizm kitabı yayınlandıktan sonra gerek sosyal medyadaki
yazı§malarda gerek radyo ve televizyon programlarında paganizmi
"kadim bilgi" ve "kutsallık" ekseninde anlatmaya çalı§tım; her türlü
medyadan birçok soru geldi. Bu bağlamda ikinci baskının kaçınılmaz
olarak geni§letilmesi gerekti.
Öte yandan Kadim Cadılık Öğretisi, Wicca kitabımıza olduğu
gibi, çok basit ve giri§ olarak yazıldığı ele§tirisi geldi. Hatta kitabın
"copy paste" yöntemi ile yazıldığını da söyleyen oldu; oysa her iki
kitap da bu konularda Türkiye'de çıkan ilk özgün kitaplar olarak
çok uzun bir çalı§ma süreci gerektirmݧti ve konunun sağlam bir
7
H Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
tabana oturması için çok daha farklı bir §ekilde kaleme alınması ka
çınılmazdı. Üste lik ülkemizde hiçbir zaman anla§ılmayan bu konuya
giri§ olarak olabildiğince basit ve yalın anlatıma sahip olma
çok detaya girmeme zorunluluğu vardı. Ancak gelen sorular bu
yeni baskıda biraz daha yorum ve ayrıntı ekleme gereksinimi de
getirdi. Kitabın bir giri§ kitabı olduğunu unutmadan, ayrıntılı konuların
serinin takip eden cilderine bırakarak çok önemli gördü
ğümü yerleri ekledik.
Kitabın içinde günümüze, özellikle de kadın-erkek ili§kilerine
yapılan göndermeleri de aslında kadim bilginin her zaman ya§adı
ğını ve ihtiyacımız olduğunu göstermektedir; aynı §ekilde Kuantum
Fiziğinin bile kadim bilgi ile çeli§meyeceğini göstermi§ olduk.
Bu konularda çok cesaretlendirici yorumlar alınak da çok mutlu
etti.
İlk baskıda var olan ve gözden kaçan yazım hatalarını da bu baskıda
olabildiğince düzeltmeye çalı§tık.
Gitgidc sanalla§an bir dünyada kitap yazmak, yayınlamak bazen
akıntıya kürek çekmek gibi oluyor.
Gündelik ya§am sanal, ili§kiler sanal hatta insanın kendi ile olan
ilcti§imi sanal ve ne yazık ki bugün ya§adığımız sistem içinde ve
biz bunu kanıksamı§ durumdayız.
Sistemin ekonomik ve sosyal manipülasyonlarla insanları kölele§tirdiği
bu yeni düzen insanları mutsuz etmekte ve aslında tanı
da bu mutsuzluktan beslenmekte.
Küresel kapitalizmin bizi içine hapsettiği bu sanallıktan dı§arı
çıkmanın tek yolunun Doğa'yı ve insan doğasını tanımak ve yeniden
ya§amak olduğu bilinci ile "Kadim Bilgi"ye olan inancımızı
hiç kaybetmedik
Paganizm ya da kadim bilgiye olan ilginin devamı ku§kusuz kü
resel kapitalizmin getirdiği "gönüllü kölelik" düzeninin ve Doğa'yı
tahrip eden modernizmin kaqısında insan onurunun önemini ortaya
koyacağına ku§kumuz yoktur.
Bu kitabın ikinci baskısının da yeni dü§ünceleri getirmesi ve bu
konuda yeni eseriere yol açınası en büyük dileğimizdir.
Accra, Imbolc 2014
•• ••
ONSOZ
aganizm, ülkemizde en yanlış anlaşılan kavramlardan biri ola
..., rak belli bir popülariteye sahiptir. Hem yanlış aniaşılıp hem
de popüler olma çelişkisi, büyük ölçüde paganizm hakkındaki eksik
bilgilerden kaynaklannuktadır.
Öte yandan, paganizmden "çoktanrıcılık" ya da "putataparlık/putperestlik"
diye söz edilmesi de paganizmin birçok kişi tarafından
yanlış anlaşılınasına neden olmaktadır.
Bugün pagan ya da paganizm dediğimizde bazıları bunu dinsizlik
olarak algılarken, bazıları günün moda, fantastik oyun ve
filn1lcri ile karşılaştırıyor ya da geçici bir heves olarak bakıyor.
Ülkemizde, heın kendilerine "pagan" adı veren toplulukların
olması hem de kendilerini "pagan" olarak adlandırmadan pagan
pratikleri yapan ve özünde pagan olan toplulukların olınası, bu konunun
tam olarak anlaşılınasını zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde paganizme olan ilginin artmasının ise birçok nedeni
vardır. Bunlardan en önemlisi Internet ve bilgisayar oyunlarıdır.
Bilgisayar oyunundaki pagan kişiliklerin yarattığı etki -hatta bunlara
son dönemde popüler olan sinema filmlerini de ekieyebilirizve
İnternet üzerinde kolayca pagan gruplara ulaşılabilmesi, paganizme
olan ilgiyi arttırmıştır.
Bunun dışında, Anadolu'dan mayalanan kültürümüzdeki pagan
motiflerin çokluğu insanımızı zaten paganizme yakın kılarken, bu
miras, günümüz kapitalizmi tarafından yok edilemeden, modern
hayattan bıkan insanımız da bu mirası yavaş yavaş anlamaya ve pa-
9
lO Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
ganizme kaymaya ba§ladı.
İleride göreceğimiz gibi, küresel kapitalizm insanı Doğa' dan ve
doğasından uzakla§tırmayı en önemli yol kabul ettiğinden, eskiye
ait bütün kültür mirasını yok etmeye çalı§makta ve kendi ko§ullarına
göre farklılıkların olmadığı bir dünya yaratmaya çalı§maktadır;
bunun için din, milliyetçilik gibi ter türlü kurum kullanılmaktadır.
Bu bağlamda, paganizmi iyi bilmek bu oyunu da anlamaya yardımcı
olacaktır.
Bütün olanlara rağmen, gerçek paganizmi anlayan paganların
da ülkemizde görülmeye ba§laması önemli bir geli§medir.
Öte yandan komplo teorileri ve ezoterizme olan ilgi de paganizme
olan merakı artırmı§tır. Ezoterizmin kökeninde pagan bilgeliği
ya da çok sık kullandığımız adı ile "kadim bilgi" olmasına
kar§ın, ezoterizm zaman içinde, bir yandan özünü korurken bir
yandan da bazı çıkar gruplarının elinde, "gizli örgüt" yapısı içinde
farklı yönlere kaymı§, kadim bilgiye aykırı uygulamalara da kaynaklık
etmi§tir.
Aynı §ekilde, ritüel ve merasim/tören ayrımı tam olarak ortaya
konamadığı ve devlet gelenekleri ya da bazı törenler birçok ki§i tarafından
"paganizm" olarak adiandınidığı için yine yanlı§ anlamalara
da sebep olmaktadır.
Bu kitapta paganizm ile ilgili temel bilgiler yer alacaktır. Bu kitabın
paganizm ile ilgili bilgi edinmek isteyen bir okur tarafından
kolay anla§ılması ve gerekli bilginin verilmesi öngörüldüğü gibi,
bir eğitmen tarafından da çalı§tırılacak gruplar için faydalı olması
arzu edilmi§tir. Bölüm sonlarındaki geni§ kaynakça da yardımcı
olacaktır.
Okuyucunun da dikkat edeceği gibi, kitabın içinde pagan dü
§Üncesi ile ilgili bölümlerin yanında, bu inançlada ilgili olarak, ki
§iscl geli§ime yönelik bölümler de vardır. Örneğin tanrı v� tanrıça
arketipleri incelenirken, bu arketiplerin aslında bizde var olduğunu
göstermek için tamamen güncel konulara da girilmi§tir.
Günün1üz insanı küresel kapitalizmin yarattığı sanal dünyadan
ötürü Doğa' dan ve doğasından olabildiğince uzakla§mı§tır. Bu
uzakla§ma insanı insan olmaktan çıkartmı§, sadece sisteme hizmet
• Önsöz
eden bir canlı organizma haline getirmiştir. Bu şekilde ruhsal sağ
lıksızlık toplumun her kesiminde artmış ve yine sistemin üstyapı
sında buna çare bulmak isteyen ve terapinin ve mutsuzluğunun
müptdası olmuş nesiller yetişmeye başlamıştır. Öte yandan gelişen
teknolojinin de yardımıyla çocuklara yoğunlaşan sistem onları Do
ğa' dan kopartarak kendi sanal dünyasına "oyun" adı altında çekmekte,
tüketirnde en üst sıraya yükseltmektcdir.
Bu şekilde insanlar eski toplumlarda olduğu gibi birer "birey"
olamamakta ve sisteme daha da çok hizmet etmektedirler.
Pagan düşünce ilk zamanlardan beri kişinin sağlıklı bir "birey"
olarak toplum içinde var olmasını öngördüğünden ve sembolik anlatımların
birçoğu bu amaca hizmet ettiğinden, pagan inançlarını
bu amaçtan soyutlamak olanaksızdır. Pagan, kişisel gelişimini
ihmal etmemelidir.
West'e (2004) göre, "Bu kişisel gelişim, aynı zarnanda kişisel
beceri ve nitelikleriınizi artırınayı, kişisel yanlış düşüncelcriınizle
sorunlarımızı gidermeyi ve elimizden geldiğince en iyi benliğimizi
ortaya çıkartma yı içerir."
Pagan yolu bu amaç için en uygun yoldur. İnanç sistemini iç
selleştiren bir paganın bu yolu bırakınarnası gerekmektedir. Bu nedenle
okuyucunun inanç sistemi içinde kendine yönelik olarak
düşünmesi de bu güncel konulara ait bölümler sayesinde olanaklı
olacaktır. Yine bölüm sonlarındaki Kaynakça, okuyucunun daha
ileri seviyede çalışması için faydalı olacaktır.
Bu yolda yürümek isteyenlere faydalı olması umuduyla ...
İstanbul, Mabon 2012
11
•
PAGANIZlVI
•
NE DEMEKTIR?
gaganizm sözcüğü Latince "paganus" sözcüğünden gelmektedir.
Bu sözcüğün anlar�-ıı köye ait, köylü demektir.
Ancak zaman içinde, Roma Imparatorluğu'nun Hıristiyanlığı
kabulü ile Hıristiyanlık şehirlerde daha çabuk yayılmış ve
eski din köylerde yaşamaya devam etmiştir. İşte eski dini devam
ettiren köylüler bu sözcük ile tanımlanmış ve paganus "eski dini
sürdüren" anlamında kullanılmıştır.
Paganus sözcüğünün de kökenine bakarsak, Hint Avrupa kökü
olarak pag- kökünü görürüz ki bu da "yerine bağlı" anlamına gelmektedir.
Etimoloji de paganın toprağına bağlılığını göstermektedir.
Zamanla pagan sözcüğü, Hıristiyanlık dışı çok tanrılı dinleri tanımlamak
için de kullanılmıştır. Özellikle eski inançları anlatırken,
-Kelt, Germen vs- pagan sözcüğü kullanılmıştır. Bu bağlamda
tarih içinde bu terim, Hıristiyanlar tarafında daha çok aşağılamak
amacı ile de kullanılmıştır.
Pagan sözcüğü ortaçağ boyunca dinsizleri ve Müslümanları
ifade etmek için kullanılmış olsa da, Rönesans'tan sonra, Antik dü
şünceyi ifade etmek için kullanılmıştır. Daha sonra da tektanncı
dinler öncesi dinleri ifade etmek için kullanılan pagan sözcüğünün
içeriğinin günümüzde de tam anlaşıldığını söylemek zordur.
Genelde tektanncı dinler öncesine ait inançlada ilgili genel
tanım benimsenmesine rağmen, günümüzde pagan/paganizm için
birçok değişik tanım vardır.
Pagan Federation International'in Türkiye İnternet sitesindeki
ıs
16 -Pa__,g_anizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
tanım ise şöyledir:
"Paganizm kökenieri dünyanın kadiın doğa dinlerine uzanan
spritüel bir yaşam tarzıdır. Temelde kökleri Avrupa'nın eski dinlcrindedir.
[Burada kısıt Yakındoğu 'yu da içine alan kültür dairesi
nedir, ancak elbette ki asi en tüm bir coğrafyayı kapsar. çn] Ancak
takipçilerİnİn bir kısmı diğer ülkelerin yerel inançlarına da büyük
öneın ve değer verirler. Her şeydeki kutsallığa dair bir inanç dünyanın
her yerinde bulunabilir. Paganlar bunu mirasları ve kökenieri
olarak görüp, bu11ların modern yaşama uyumlu olacak şekilde
adapte edilıniş forinlarıyla, öncüllerinin inanç ve değerlerini korurlar.
Doğanın kvtsallığını kutlar ve her şeyde var olan ilahiliğeevrenin
içinden akan ve hem görülebilen hem de görülemeyen
bilinemez tine- saygı duyarız."
Ancak ileride de göreceğimiz gibi bu tanım kabul edilebilir bir
tanım değildir. Öncelikle Paganizm anakronik bir bakış açısıyla anlatılmaya
çalışıldığı gibi, "spritüel" yani "ruhsal" bir yaşam tarzı
değil tamamıyla pratiğe ve Doğa'ya dönük bir yaşam tarzıdır. Pagan
kutsallığı ve pratiği "ruhsallık" kalıpları ile açıklanamaz. Paganiznı
içinde kadim bilgeliğin bütün kültürlerde ifade ettiği ruhsallığı ta
şıdığı kadar, maddi yaşama dönük bütün pratikleri de kapsar.
Öte yandan paganizm "modern yaşama uyumlu olma" kaygısı
gütmez. İleride de ayrıntıları ile göreceğimiz gibi "modern yaşam"
küresel kapitalizmin dayattığı bazı tüketim kalıplarından oluşmaktadır
ve bu bağlamda Dünya'yı tüketen bir tarzdır. Bir paganın bununla
uyumlanması kesinlikle beklenemez. Pagan Dünya'nın
tükenmesine karşı koyan kişi de olmak zorundadır.
Shanddaramon (2006) paganizmi tanımlarken, paganizmin üç
temel direği olduğtJOU söyler ve bunları şöyle tanımlar:
Her şey kutsaldır ve bizde, etrafimızda tanrısallık her yerde bulunur.
Yaşamımızı ve ruhsal yolumuzu seçmekte özgürüzdür ve
bunun sonucunda yaptığımız seçimlerden sorumlu oluruz.
Evrenin doğal döngülerini kutsar ve kııtlarız
Bu tanım eksik olmakla birlikte, paganizmin temellerini de or-
• Paganizm Ne Demektir?
taya koyınaktadır.
Çok popüler bir paganizm kitabında (Higginbotham, 2002)
yazdığı gibi paganizmi hem bir din hem de bir ruhsallık biçimi olarak
kabul etmek de doğru değildir. Birçok kere belirteceğimiz gibi,
paganizm "religio" anlamında bir din değildir. Bu düşünce ortaya
çıkmadan önce var olmuş bir Doğa-insan iletişimine dayanan bir
pratik olarak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ruhsallık ile de alakah
olmamıştır. Bu tür düşünceler, günümüzde ortaya çıkan anakronik
tanımlamalardır.
Burada ifade edilmesi gereken önemli bir husus da paganizmin
kendi içinde "dogma"ları olmadığı , birçok kavramın sembolik olduğu
ve defalarca ifade edeceğimiz gibi paganizmin bir "din" olmadığıdır.
O halde paganizm, önceleri Hıristiyanlık öncesi dinleri tanımlamakta
kullanılmakta iken, günümüzde, çok geniş anlamda, bildiğimiz
tektanncı dinlerin dı§ında kalan, ancak evrensel kutsal bir
gücü kabul eden, doğa tabanlı eski inançları anlannak için kullanılmaktadır.
Günümüzde yaşayan paganizm ise sözü geçen eski temellerini
koruyan, Dünya'nın tükenmesine kar§ı bir duru§
gösterebilen ve kutsallığı yeniden tesis ettneyi amaçlamı§ bir yaşam
biçimidir. Öyleyse paganizm bir bakıma yeniden Doğa ile barı§
mak, onunla bir bütün olmak ve uyumlanmak için yapabileceğimiz
ki§isel ve toplumsal eylemleri de kapsamaktadır.
Burada "Doğa tabanlı" sözcüğünü biraz daha açmak gerekmektedir.
Paganizmin Doğa tabanlı olması iki şekilde ortaya çıkmaktadır.
Öncelikle ilk insanların var olması için yaşaınları tamamen Do
ğa'ya bağlı idi ve Doğa'nın her türlü olaydan bağımsız değildi. Bu
nedenle ilk insanların Doğa'daki her unsura bir "kutsal"lık atfettikleri
ve bunlar ile uyum içinde yaşamaya çalıştıklarını bilmckteyiz.
Ancak insanlar "teknoloj ik" buluşlarla Doğa ile daha da
uyumlu yaşayacakları yerde dilimizde yanlış olarak yerleşen bir dü
şünce kalıbı ile "Doğa'yı yenmek" için çalışmışlar ve kendilerini
Doğa' dan ayırarak, Doğa'yı ve geniş anlamı ile Dünya'yı tüketen
bir yaşam biçimi geliştirmişlerdir. Oysa paganizm her zaman Doğa
17
IH Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
ilc "sava§mayı" değil uyumlanmayı öngörmü§tür.
O zaman paganizmin Doğa ile uyumlanmasının temelinde Do
ğa'nın, daha geni§ bir deyi§le, etrafımızda gördüğümüz her §eyin
"kutsal" olduğuna ve bu kutsallıkta "tanrısallığın" tezahürü oldu
ğuna inanç vardır; bu aynı zamanda bu ku tsallığı ta§ ı yan insanın
evrensel kutsallıkla uyumla§ması demektir.
Pagan, Doğa ile uyumlanarak ula§tığı bu kutsallığı ya da Evren'in
Yaratıcı Gücü'nü çe§itli sembollerle ifade eder. İleride de
göreceğimiz gibi, Tanrılar ve Tanrıçalar bu gücün farklı yönlerinin
sembolleridir.
Doğa ile uyumla§manın bir ba§ka görüntüsü de Doğa'nın zamansal
döngülerine uyum sağlamaktır. Bilindiği gibi Dünya'mızın
yörünge düzlemi ile ekvator düzlemi arasında 23°27' açı olması
mevsimlerin var olmasına neden olmaktadır. Bu da gece-gündüz
döngüsünden sonra Dünya'nın en önemli döngüsünü olu§turmaktadır.
Kuzey Yarımküre' de, Avrupa ve Akdeniz havzasında ya
§ayan paganlar da bu döngüden etkilenmektedir.
Biz konu itibarı ile bu coğrafyayı ele alacağımızdan, bu coğrafyada
ya§amı§ paganları ilgilendiren mevsim döngüleri ve buna bağlı
tarımsal döngüler konumuz olacaktır. Bu döngülerin en önemli
günleri olan Yaz Gün Dönümü 21 Haziran, Kı§ Gün Dönümü 21
Aralık ve Ekinakslar olan 23 Eylül ve 21 Mart da önemli günler
arasında yer alacaktır.
Paganizm, Doğa ile olan bu bağlantısını ilk insan topluluklarıyla
beraber kurmu§tur. MÖ 100.000 civarında ölüsünü gömebilen
Neanderthal insanı Doğa ile insan arasındaki ili§kiyi ke§fetmi§ti.
Bu bağlamda paganizmin tarihi tam olarak insanlık tarihi kadar eskidir.
Uygarlık dediğimiz, kültür kalıplarını ve bilgileri depolamayan
erken dönem insan toplulukları, tarihinin ilk devirlerinde Doğa ile
olan ili§kileri çok daha özgür olarak keşfetmi§ ve günümüze kadar
gelecek olan paganizmin temellerini atmıştı. İlk insanın Doğa'yı
kutsalla§tırması da bugünkü paganizmin içinde özgün hali ile vardır.
Konu eski uygarlıklar olunca paganizm hakkında en çok sorulan
• Paganizm Ne Demektir?
sorulardan biri de gerçekten, bu kitapta da anlatıldığı gibi, paganizmin
ideal ve kutsallığa en yakın bir dönemi olup olmadığı sorusudur.
Bu soruya yanıt vermek çok kolay değildir. Paganizm tarihin
erken dönemlerinde, özellikle ataerkll istilalarla dejenere olmaya
başlamış, pagan inançları "devlet dini" olmuş ve yönetici Tanrı'nın
yeryüzündeki izdüşümü olarak Tanrılar adına kan dökmüştür.
Oysa paganizmin özel ınülkiyetin bile ortaya çıkmadığı zamanlarda
gerçekten yaşandığı dönemler olmuştur. Özellikle anaerkil toplumlarda
bu görülmektedir. O dönem yazılı tarih olmadığından
ancak elimizdeki çok az bulun tu incelenerek ve eski adetlerden geriye
gidilmesi suretiyle yeniden inşa edilerek bu dönem aniaşılmaya
çalışılmıştır. Bu arada dikkate alınması gereken bir husus da bu dö
nemin binlerce yıl sürdüğüdür; müzede bir vitrinden diğer bir vitrine
gittiğimizde benzer kültür eserlerini görüyor olsak da bunların
arasında binlerce yıl olabileceğini göz önünde tutmak gerekmektedir.
Bu tür bir kültüre en güzel örnek erken neolitik dönemler
ve öncesi olabilir. Anadolu'da da bu kültürlere ait izler bulunmakta
ve çok az kültür eseri elimizde olsa da bu dönemin ipuçları ele ge
çirilmektedir.
Yukarıda da gördüğümüz gibi paganizm bilinen dinlerden farklı
olarak kutsallığı Doğa' daki her varlığa dağıtmış, tanrısali ı ğı soyutta
değil somutta sembolize etmiştir.
Günümüzde paganizm hakkında en çok yapılan tartışınalardan
biri de günümüz paganizminin gerçekten geçmiş pagan inançları
nın bir devaını mı olduğu yoksa günün moda deyimi ilc bir tür
"New Age" düşünce akımı mı olduğudur.
Paganizm kuşkusuz binyıllar boyu çeşitli zamanlarda ve coğ
rafyalarda farklı şekilde ortaya çıkmış ve çok farklı toplumlar tarafından
benimsenmiştir.
Bu şekilde bakıldığında ortada "bir pagan dini" kavramı hiçbir
zaman olmamıştır; ancak bu kitapta da göreceğimiz gibi, insanın
Doğa ve Evren ile ilişkilerini düzenleyen ve kutsal inancına dayalı
genel bir inançlar bütünü, yaşam tarzı her zaman olmuştur.
Pagan düşüncesinin zamana ya da toplurnlara göre değişiklik
19
20 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
göstermesi sadece bazı uygulamalar ve semboller bağlamında olmuştur;
kökene indiğimizde, pagan düşüncesinin aslında hep aynı
esaslar etrafında evrimleştiği görülmektedir. Tarih boyunca bu dü
şünce farklı şekillerde "dejenere" edilmiş olsa da bu köken her
zaman aynı kalmıştır.
Bu bağlamda günümüz paganizminin de aslında geçmişte ortaya
çıkan pagan düşünce akımlarından çok farklı olduğunu dü
şünmemek gerekmektedir.
Pagan düşüncesinin, yüzyıllar boyu aynı kalan esasları etrafında,
günümüzde, günümüz koşullarına uygun bir şekilde yeniden yoruınlanması
ve günümüz düşünce biçimlerine, yaşam biçimine ve
sembollerine uygun olarak uygulanması anlaşılacağı gibi paganizmin
özüne aykırı değildir, binyıllar boyunca zaten pagan düşüncesi
zaten bu şekilde varlığını sürdürmüştür.
Öte yandan, çok doğru bir ayırım olmamakla birlikte, birçok
araştırmacı pagan düşüncesinin evrimini üç bölümde incelemektedir.
Paleo-Paganizm: Eski toplumların inançları. Tek tanrılı dinler
öncesi, paleolitik toplumlardan Roma'ya kadar yaşayan, diğer toplumlarda
daha da süren çok tanrılı ve Doğa temelli inançlar. Çok
tanrılı dinlerin gelmesi ile ya da Medeniyetin(!) yayılması ile yok
olduğu öne sürülen bu inançlar aslında hem günümüzde yaşamakta
hem de günümüz pagan inançlarına temel teşkil e�mektedirler.
Mezo-Paganizm: Bu daha çok Rönesans'tan On dokuzuncu
yüzyıla kadar, eski inançların yeniden canlandırılmasına dayanır.
Ancak bazı araştırmacılar bazı ezoterik hareketleri de bu akım içerisine
dahil ederler. Gül-Haç, Masonluk, Altın Şafak gibi. Ancak
bu tür ezoterik ya da romantik hareketler bu çalışmamızın konusunu
teşkil etmediğinden fazla üzerinde durmayacağız.
Neo-Paganizm: Neo-paganizm ise Yirminci yüzyılın ikinci yarısında
tam olarak ortaya çıkmış ancak kökenieri daha eskiye dayanan
bir düşüncedir. Neo-paganizm, doğaya bağlı, doğanın
döngülerini takip eden ve doğayı "Tanrıça" kavramı ile özdeşleştiren
bir düşünce biçimidir. Bu bağlamda Neo-pagan eski pagan ata-
------·---·_P_a"""" ganizm Ne Demektir? ___ _
larının yolunu günümüz koşullarında takip etmeye çalışan ki�idir.
Ancak ilerinde göreceğimiz gibi günümüz küresel kapitalizm ko
şullarında bu yolu takip etmek olanaksız olduğunda, neo-paganizın
sadece bir kimlik tartışması ve tatlı bir marjinallik olarak ortaya çıkmaktadır.
O nedenle yeni bir pagan tanımı üzerinde durulacaktır.
Yeni bir paganizm dü§üncesine doğru: Neo-paganizmin ötesinde,
Doğa'nın kutsallığını ön plana alan ve bu Tek Yaratıcı'ya
bağlı kutsallığı, Dünya'nın eril ve dişil formlarını kullanarak, Tanrı
ve Tanrıça kavramı ile ifade eden ancak günümüz küresel kapitalist
yaşam kalıplarına karşı çıkan yeni bir pagan düşüncesine ulaşılacağı
düşünülebilir. Dünya'nın hızlı bir şekilde gittiği felaketler çağı sonunda
geçmişin düşünce esaslarına bağlı yepyeni bir pagan düşüncenin
doğuşuna da sahne olacaktır. Biz burada neo-paganizm
esaslarına bağlı kalıp, paleo-paganizm hakkında bilgilendirirken,
yeni bir pagan düşüncesinin temellerini de yeri gelince "satır aralarında"
tartışacağız.
PAGAN iNANCININ ÖZELLİKLERİ
Daha önce de belirttiğimiz gibi, pagan inancı her şeyden önce
Doğa temellidir ve Doğa ile uyum içinde yaşamak, onunla bir
bütün olmak ve onun içinde bir birey olabilmek üzerine kuruludur.
İlk insan, yaşamını her zaman Doğa'nın ritmine göre düzenlediği
için pagan gelenektc her zaman Doğa'ya bağlı olmak, Doğa'yı
temel almak çok önemlidir. Doğa ile bu mevsimsel uyumlanmayı
aslında bir içsel uyuınianma olarak da kabul edebiliriz.
Aslında bu uyumlanma, bizim genetik birikimimizde ve kolektif
bilinçdışında var olan bir uyumlanmadır. Bu bağlamda, aslında
hepimizin içinde bir pagan olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, sonradan
öğrenilen bilgiler, içimizdeki bu pagan ilc olan iletişimimizi
kesmekte ve günlük yaşam kalıplarının oluşmasına neden olmaktadır.
.'1
Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
Günümüz insanının küresel kapitalist yaşam kalıplarının etkisinde
oluşan yaşam biçimi, hem atalarımızdan gelen birikimle hem
de Doğa ile olan iletişimde aksaklıklar yaratmakta ve ruhsal bozukluklara
da yol açmaktadır. Oysa pagan düşüncesi insanın Doğa'da
bir birey olarak var olmasına dayandığından, Doğa ile bütünleşen
inanç sistemleri insanın özüne dönmesine de neden olacaktır. Bu
sayede Doğa'nın ritmi ile bir olmak, uyumsuzlukları kaldırmak
günlük yaşamda da bize yardımcı olacaktır.
Günümüz küresel kapitalizminin yarattığı sanal yaşam insanı
Doğa' dan ve doğasından uzaklaştın rken, bu sistem tarafından Do
ğa' nın katiedilmesine insanların boş gözlerle bakmasına da neden
olmaktadır. Bu sanal yaşamdan kurtulmanın bir yolu da "kadim
bilgelik" diye adlandırdığımız paganizn1in çok daha iyi anlaşılmasından
geçmektedir.
Burada anlaşılması gereken en önemli husus aslında bizim bilinçdışımızda
eski pagan düşüncelerin hala yaşamakta olduğudur.
İnsan antolajik olarak Doğa'nın bir varlığı olup Doğa içinde yaşamak
için var olmuştur. Bugün Doğa' dan kopuk yaşanan bütün ya
şamlar insan yaratılışına aykırı ve ona zarar verici niteliktedir.
Günüınüz "modern" yaşamının insanın mutsuzluğuna daha da
katkıda bulunması bunun en büyük göstergesidir. Bu nedenle eski
paganizmi anlamak ve Doğa ve doğamıza uygun hareket etınek
büyük önem taşımaktadır.
Buna göre"Doğa ile uyumlanma" dışında paganizmin temel
olarak sayılabilecek özelliklerini de şöyle sıralayabiliriz:
Kutsallığa Olan İnanç:
Pagan, Dünya'da ve Evren'de olan her formun tanrısallığın kutsal
bir tezalıürii olduğuna ve buna saygı duyulması gerektiğine inanır.
Bu bağlamda, paganizm aynı zamanda kişi ile kutsal olan
arasındaki ilişkileri de belirler. Ancak bu kutsal, ileride göreceğimiz
gibi, tektanncı dinlerin öne sürdüğü soyut kutsallıktan farklı olarak,
yaşamın ve var olan formların varoluşu ve varlıklarını sürdürmesi
ile ilgili bir kutsallıktır. Bu bağlamda Doğa' daki her türlü form kutsal
sayıldığından bir saygıyı hak etmekte ve varlığını sürdürmek
• Paganizm Ne Demektir?
zorundadır. Bu kutsallığa olan inanç aynı zamanda kişinin kendi
yaşamının kutsallığını da belirtmekte, paganizmi takip edenin aym
zamanda kendi yaşamına dikkat etmesi gerekmektedir.
Her yerde var olan Tannsallığa inanma:
Pagan kutsalın tezahüründen ötürü, her canlı formunda ve nesnede
bir Tanrısal töz olduğuna inanır. Bu Evrensel b ir Yaratıcı
Güç'ten gelen bir Tanrısallık olup paganizm içinde sembollerle
ifadesini bulmaktadır. Bu görüş, Tanrı'yı her yerde gören panteizmden
faklı olarak, bir Tanrısal töz ve kutsallık bağlamında anla
şılmalıdır. Bu nedenle pagan hiçbir şeye zarar veremeyeceğini
bilmektedir. Bu yaratıcı Güç paganizmde ifadesinin dişil ve eril
yönlerinde ötürü Tanrı ve Tanrıça kavramları ile bulur.
Dünya-Merkezli Ya§anı:
Pagan düşüncesinde, tek tanrılı dinlerde olduğu gibi öte alemler
ya da spiritüalizm ve günümüz New Age düşüncesinde olduğu gibi
ruhsal üstatlar, planlar vs yoktur. Yaşam bu Dünya'da ve buranın
koşullarında sürmektedir. Ötesi tanımsızdır, var ya da yok olması
paganın ilgi alanında değildir. Paganizm ölümden sonra farklı bir
yaşam formunun varlığını kabul etmekle birlikte, eylemlerini ölümden
sonrası için değil, bu Dünya için gerçekleştirmektedir. Bu nedenle
pagan öncelikle bu Dünya koşullarına ayak uydurmak ve bu
Dünya'daki yaşamın sürekliliğini sağlamak zorundadır. Bu Dünya
var olan tek yaşam biçimidir ve pagan bu yaşam biçiminden her yö
nüyle sorumludur. Pagan için Dünya, yaşayan bir varlıktır ve buna
egemen olan güçler Tanrıça ile sembolize edilir; insan bu Dünya'nın
biyolojik bir parçasıdır. Bu bağlamda pagan Dünya'nın kutsallığına
inanmakta ve burada yaşamın sürmesi için elinden geleni
yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, kapitalist çevreci anlayışın
dışında, Dünya'yı tüketen her türlü yaşam ve tüketim kalıbına da
karşı çıkınakla olmaktadır. Dünya-merkezli yaşamın getirdiği bir
başka pratik de bu Dünya'nın döngüleri ile uyumlanmak ve bunları
kutsamaktır; bu bağlamda bir pagan için uyumlanınam n en öneınli
yolu bu döngülerle birlikte yaşamak, bunlardan uzaklaşmaktır.
2.\
24 ______ Paganizm - Kadim Bilgeliğe _G1�"riş,_____
Her ya§aın türünün birbirini etkilerliğine inanma:
Her yaşam fonnun un kutsallığına olan inanç paganizmin temel
esaslarından biridir. Buna göre, bütün canlıların, hatta görülemeyen
Doğa varlıklarının en az insan kadar bu Dünya üzerinde var
olmaya hakkı vardır ve hepsinin varoluşunda Dünya'nın dengesini
belirleyen bir amaç vardır. Buna göre pagan, kendi yaşamını sürdürmesi
dışında hiçbir şekilde başka canlı formlarına zarar veremez,
aksine onların var olma amaçlarına ve kutsallıklarına saygı
duyar. Pagan inancına göre, Dünya üzerinde yaşayan her canlı
formu birbiri ile alakalıdır ve etkilemektedir; her bir canı varlık,
aslında bizim de bir parçası olduğumuz bütüne bağlıdır. Bu bağ
lamda, insan her caniıda bu gücün bir parçasını bulmakta oldu
ğundan başka canlılar kutsallığın ifadesinde sembolik olarak
kullanılmışlardır.
Ki§inin kendi iradesini ve ki§isel geli§imini ön planda tutması,
birey olması:
Paganizmde, dinlerde olan kulluk anlayışı yoktur. Kişi kendi
iradesini ön planda tutar. Doğa ile olan uyurnlaşmasını ve kendi
bireyleşme macerasını, kendi iradesi ile yaşamaya çalışır. Aynı şekilde
kendi etik anlayışını da oluşturur. Bu aynı zamanda bir kişisel
otonomi olarak da görülebilir. Pagan inançları, kişinin zorunluluklarından
çok var olması ile ilgili düzenlemelerdir. Bu bağlamda,
inanç uygulamaları açısından, dinsel eylemler değil iradeye bağlı
pratiklerden söz edebiliriz. Bu, kişiye sonsuz bir özgürlük vermez,
bir pagan davranışlarını Doğa'nın yapısına ve diğer canlıların yaşam
haklarına göre düzenlemelidir. Aynı şekilde paganizm insanı tanrısallığın
ve kutsalın bir parçası olarak gördüğünden insan aynı zamanda
Evren'deki bütün güçleri kendinde barındıran bir varlıktır.
Büyü/maji ya da diğer uygulamalar aslında insanın bu güce sahip
olduğu esasına dayanmakta ve daha sonra gelen ezoterik akımlarda
olduğu gibi insanın kendi tanrısallığını keşfetme macerası da ortaya
çıkmaktadır.
____ • Paganizm Ne Demektir?
PAGAN YAŞAMININ TEMEL PRENSiPLERİ
Paganizm ve Kutsal
Pagan her §eyden önce bir "homo religiosus "tur, yani asimda
öz olarak inançlıdır; bu bugünkü anladığımız anlamda dindarlık
değil ama görünen her §eyin arkasındaki bir kutsallığa olan inançtır.
Bir ba§ka deyi§le insan "kutsal" dü§üncesinden ayrı ya§ayamaz en
inançsız ki§inin bile farkında olmadığı "kutsal" değerleri vardır.
Pagan inancına göre etrafındaki her §ey kutsal olanın bir tezahürüdür.
Bu bağlamda günlük bütün dı§ olaylar ve yaptığı i§ler
kutsal ile bağlantılıdır. Bu kutsallık soyut bir kutsallık olmayıp aslında
bütün bir ya§amın ontolojisinin getirdiği ve tüm ya§amı kaplayan
bir kutsallıktır; bu bağlaında kutsallık insan için dı§ dünyayı
kapsadığı kadar kendi ruhsal ya§amını da kapsamaktadır.
Aynı §ekilde ya§amın sürekliliğine ve sürdürülmesine ait bütün
eylemler de bu kutsallığın bir parçasıdır. Günün doğması ne kadar
kutsal ise, uyanarak Günq'e sunulan §ükran ve sonrasında yemek
dahil yapılan bütün eylemler de kutsaldır.
Bu kutsallığın kapsamına daha da ayrıntılı bakarsak önemli bir
nokta da, dünya üzerindeki tüm canlı ve cansız varlıklar bu kutsalın
bir parçası olduğundan bunların sürekliliğinin de kutsala olan inancın
bir parçası olduğudur. Bu bağlamda bir pagan için ya§amsal zorunluluklar
dı§ında bir canlıya ya da Doğa'nın bir parçasına zarar
vermek kutsala aykırı davranmaktır.
Bugün ya§adığımız ya§am bizi bu kutsallıktan tamamen soyutladığından
biz Doğa'yı tahrip etmeyi ve doğal ya§amı yok etmeyi
modernlik sayıyoruz ve bunun aslında insanı yok etmek olduğunun
bilincine varamıyoruz bu da Doğa'dan ve doğamızdan ne
kadar uzakla§tığımızın en büyük göstergesi olarak kar§ımıza çıkmaktadır.
Kutsal dü§üncesi paganizmin ilk çağlarından beri var olan ve
sine qua non bir kavramdır. Ancak ataerkil istilalar ve devlet bi
çimlerinin ortaya çıkması insanı bu ilksel kutsallıktan sanal bir kutsallığa
sürüklemi§ ve var olan düzenin kutsallığı kavramı ycrlqmi§tir.
Bu yeni anlayı§ aslında Doğa'ya ait olan kutsallık dü§üncc-
.''ı
26 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
sinden uzakla§tırmı§tır.
Kutsal dü§üncesi yok oldukça, paganizm de yava§ yava§ gerilemi§tir.
Bugün tek tanncı dinleri çok daha farklı bir biçimde ayakta
tutan bu kavrama daha derin bakmak gerekmektedir.
Öncelikle yukarıda da belirttiğimiz gibi, ilk toplumlardaki kutsal
dü§üncesini günlük hayattan, günlük hayatın nesnelerinden ve
günlük hayatın eylemlerinden bağımsız dü§ünmemek gerekir.
Bu kutsallık her §eyden önce ya§anılan dünyayı kapsamaktadır.
Dünya üzerindeki her bir nesne bu kutsalın bir tezahürüdür. Bu
bir ağaç, bir kaya topluluğu ya da bir su kaynağı olabilir. Aynı zamanda
tüm canlılar da bu tezalıürün bir sonucudur. O nedenle yapılan
eylemler de kutsal ile uyumlu olmak zorundadır bu ya§amın
bir parçası olarak bu da yapılan eylemleri kutsalla§tırmaktadır.
Bu nedenle birçok eyleme aynı zamanda kutsalın gerektirdiği
ritüel e§lik eder. Bu da "ilk tezahürün" bir kendini yenilemesidir.
Bizim günlük hayatımızda küresel kapitalizmin dayattığı sanal
bir ya§alll tarzı yüzünden bu kutsallığın izleri bulunmamakla birlikte
köy ya§antısı içinde bunun izlerine rastlamak olasıdır. Özellikle
bu tür yerlerle ilgili inançlar Anadolu'nun birçok yerinde
ya§amakta ve bu yerlere sıradı§ı bir saygı gösterilmektedir; buralarda
kutsal sayılan kayalık, ağaç gibi Doğa varlıklarına rastlamak
mümkündür. Genelde bu inançlara bazen İslamla§mı§ bir öykü de
qlik etmektedir ancak pagan kökleri çok kolay anla§ılmaktadır. Bu
öyküler basıma hazırlanan "Anadolu Paganizmi" adlı kitabımızda
ayrıntılı olarak i§lenecektir.
Eliade (1991) ilk toplumlardaki kutsallık inancı hakkında oldukça
önemli bilgiler vermi§tir.
"
İnsan kutsal ın bilincine varır, çünkü bu kendini dindışı olandan
tamamen farklı bir biçimde gösterir. En ilkellerinden en gelişkinlcrine
kadar, tüm dinlerin tarihinin, kutsal gerçekleri ortaya
çıkartmaları aracılığıyla kutsalın tezahürlerinin birikimi olduğu
söylenebilir; örneğin, kutsalın, herhangi bir nesnenin, bir taşm ya
da bir ağacın içinde ortaya çıkmasından, bir 1-Iıristiyan için, Tanrı'nın
İsa'da bedene bürünmesi cinsinden yüce bir kutsalm tezahüriine
kadar, süreklilik çözümü bulunmaktadır. Her zarnan aynı
• Paganizm Ne Demektir?
esrarlı sahne söz konusudur, "tamanıen farklı" bir şeyin, hi:riııı
dünyamıza ait alınayan bir gerçeğin, "doğal", "dindışı" diinyanıı:tllı
ayrılmaz parçası olan nesneler içinde ortaya çıkması. [. .. ] Kııts:ıl
taş, kutsal ağaç, taş veya ağaç olarak tapınma nesnesi değildirler;
onlara tapmılmaktadır, çiinkü onlar birer kutsal tezahiirdürler,
çünkü onlar artık ne taş, ne de ağaç olan, ama kutsal olan bir şeyi
"açığa çıkartmakta "dırlar. [. . . ]Başka terimlerle ifade edersek, dinsel
bir deneyiini olanlar için, doğanın tümü kendini kozmik kutsallık
olarak açığa çıkartma yeteneğine sahiptir. Evrenin tümü, biitiinii
itibarıyla bir kutsalın tczahiirü haline dönüşebilir."
Buradaki kutsallık aslında tektanncı dinlerin ileri sürdüğü ınetafizik
kutsallığın ötesinde, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Dünya'nın
ve hatta Evren'in yaradılış/oluşuna bağlı bir kutsallıktır. Bu
her yeri kapsayan bir kutsallıktır; bu Evrensel Güç'ün tezalıürünün
kutsallığıdır; böylece Eliade'nin belirttiği gibi, paganlar taşa, kuşa,
ota, böceğe tapanlar değil, Doğa'nın her bir varlığında kutsallığın
izini gören, bu kutsallığa saygı gösteren topluluklar olmuşlardır.
Pagan düşünceyi anlanıak için Eliade'nin kutsal-profan 1 diyalektiği
önemli bir anahtardır.
Douglas Alien kutsal-profan diyalektiğine getirilen ilginç bir
bakış açısını şöyle yansıtır (Tacou, 2000) :
" Thoınas]]. Altizer, 'kutsal, profanın zıddıdır' düşüncesinde,
Eliade'nin 'temel ilkesini' ve fenomenolojik yönteminin açıklanmasını
sağlayacak anahtarı görmektedir. Bıı karşıtlık, kutsal ve profanın
karşılıklı birlik içinde ya da mantıksal olarak miitenakız
aldııkiarım söylemek istemektedir. Altizer, bu 'temel ilke'dc, Eliade'nin
'olumsuz bir diyalektik' doğrultusunda gerçekleştirdiği çalışmanın
anahtarını bulur: 'özel bir an, aynı zamanda hem kutsal
hem profan olamaz'. Örneğin, dini bir mitin anlaşılması, ancak
1 Profan sözcüğü köken olarak "tapınağın dışında kalan" anlamına gelmektedir.
Günümüzde "din dışı" olarak çcvrilen bu kavram, aslında dinsal hayatın uygulamaları
dışında kalan anlamı taşımakta ve din kuralları ile yönctilmcycni kapsamaktadır.
.'/
28 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
'profan dilin atılmasıyla' mümkündür.
'Kutsalın manasına, modern insanın profan seçiıninin oluşturduğu
gerçeğin tersine çevrilmesiyle ulaşılmaktadır.'
Kısaca, kutsalın gözlenebilmesi ise profanm reddiyle In ümkündür.
Maalesef bu yorum, tezahürün dini modunun diyalektik karmaşıklığını
ortadan kaldırmakta, Eliade'nin fenomenolojik
yöntemini aşırı derecede sadeleştirerek yöntemin tahrifine kadar
götiirmektedir.
Eliade'nin dini verileri, kutsallaştırma sürecinde, kutsal ve profanm,
birlikte, paradoksal bir bağıntı içerisinde var olduklarını göstermektcdir
[. .. )
Hierofanik nesnenin ayrılması ve, kutsal ve profan arasındaki
farklılaşma daima ınevcuttur. [. .. ]Bu karşıtlık, belirli bir diyalektik
tansiyona göre deneye tabii tutulmaktadır. Kutsal ve profan aynı
paradoksal bağıntı. Buradaki paradoks, doğası itibariyle aşkın olan
kutsalın, profanda bedene bürünerek kendi kendini sınırlamasıdır.
Ya da bu paradoksal bir arada varoluşu, şu şekilde ifade edebiliriz:
profan (smırlı, doğal, vs) olan şey, doğal halinde kalmayı sürdürerek,
aynı zamanda kutsal (sonsuz, aşkın, vs) olanı ifşa etmektedir."
Bu ifadeyi biraz daha açıklarsak, bizler gündelik ya§amın materyalist
ve "profan" dünyasında bu kutsallığı anlamaktan çok uzak
ya§amaktayız. Bunun, aynı §ekilde, 19. yy' ın pozitivist ve materyalist
görü§leriyle yorumlanan antropolojinin tutkunu akademisyenler
tarafından da açıklanması olanaksızdır. Oysa ilk pagan topluluklar,
inançların ilgi alanı dı§ında bir ya§am dü§ünmekten öte türrı
bir ya§amı bu kutsallığın içine sokmu§lar profan olanı da bu bağ
lamda yaorumlamı§lardır.
Bu kutsal dü§üncesini çok iyi anlayabilmek için içinde bulunduğumuz
ve "profan" olarak adlandırabileceğimiz sanal dünyanın
dayattığı kalıplardan çıkıp Doğa'ya ve doğamıza daha yakın olmamız
ve kadim bilgeliği eski metinlerden yeniden ke§fctmemiz gerekmektedir;
bu bize kutsal olanı ve profan olanı yeniden
yorumlama olanağı verecektir.
• Paganizm Ne Demektir?
Bu kutsallık bir kere anlaşıldıktan sonra Dünyayı tahrip cdcıı
küresel kapitalist sistemin anlamsızlığı anlaşılmaktadır; bu bağ
lamda bu sistem bunun engellenmesi için bütün kurumları ilc de
çalışmakta medyayı en önemli manipülatör olarak kullanarak iler
leme mitoslarını dayatmakta ve sanal bir teknolojiyi yüceltmektedir.
Aynı zamanda karşılıksız para ile kurulan sanal ekonomik
sistem önce kişileri borçlandırarak ve sonra da bütün toplumu kö
leleştirerek başka bir düşünce tarzının yerleşmesine engel olmaktadır.
Yeniden kökeniere dönersek, bir pagan için aslında Dünya, yukarıda
da belirttiğimiz gibi, Kutsal'ın ortaya çıktığı, Kutsal'ın tezahürü
olan bir yerdir. İşte pagan bu kutsallığı Tanrıça adı altında
sembolize eder. Çünkü Dünya'ya atfedilen doğurganlık aslında
Kutsal'ın tezalıürünü ortaya çıkartan bir doğurganlıktır ki bu da
ancak Tanrıça'ya yakışacak bir eylemdir.
Bu nedenledir ki, daha önce andığımız gibi, pagan için Dünya
üzerinde, Doğa'nın ritmiyle birlikte ve yaşamsal varoluşu ile ilgili
yapacağı bütün davranışlar da bu Kutsal'ın bir parçasıdır.
Aynı şekilde dünya üzerindeki bu kutsallığın sürdürülmesi de
paganın görevidir. Evren'in yaradılışı gibi, dünya üzerindeki her
bir bitkinin, kayanın, Kutsal'ın bir tezahürü olarak ortaya çıktığını
bilen pagan, bu tezahürlerin yok edilınesine karşı da tutumunu ortaya
koymak zorundadır.
Kutsal yok oldukça üzerinde yaşadığımız Dünya bir toprak par
çasına dönüşmekte, insanın varoluşuna ait değerler yok olmaktadır;
bu şekilde insanları istenilen şekilde yönlendirmek, küresel kapitalizmin
gönüllü kölesi yapmak çok daha kolaylaşmaktadır. Buna
göre, küresel kapitalizmin Dünya'yı tüketmesi de pagan düşünccsine
taban tabana zıttır ve pagan, bir duruş göstermek zorundadır.
İlk insanlar için kutsalın bir başka kaynağı da etraflarında gördükleri
Evren'in şaşmaz düzeni idi. Gündüzün geceyi, gecenin
gündüzü izlemesi gibi, mevsimlerin döngüsü gibi, Gökyüzü cisimlerini
şaşmaz hareketleri gibi, yaşamın her anında bu kutsallık
kendini göstermekte idi ve insan bu "bilinçli kutsallığı" kendi ya
şamında da görmekteydi. Bu bağlamda, "rastlantı" ya da "kaza" sa-
30 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
yılabilecek olaylar da aslında bu kutsal tezalıürün ba§ka bir görüntüsü
olmalıydı.
Levy-Bruhl (2006) bunu çok yalın bir §ekilde §öyle anlatmaktadır:
"İlkel insanlar ciddi bir kazanın kurbanı olduklarında, olayı
bizim gibi bir kaza olarak değil, mistik bir deneyinı olarak yorun1-
lamaktadırlar. Onlar için bizim kaza dediğimiz şeyin bir anlamı
yoktur. Adamın biri yüksek bir ağaçtan düşüp öldüğünde; bir baş
kası zelıirli bir yılan taratından ısırıldığında ya da vahşi bir hayvan
taratından sakatlanıp, bir timsah taratından bir organı kopartıldı
ğında vs olaylar şu şekilde yoruınlanınaktadır. Eğer bu insanlar
böyle olaylar yaşamaya mahkum edilnıemiş olsalard:, başlarına bu
türden felaketler gelmezdi. Bu gibi durumlarda ilkel insanın aklına
gelen tek soru 'Onu bu olayı yaşamaya kiınin, neden ınahkum
etmiş olduğudur. Ne yapmış da böyle kötü bir ölünıü hak etmiş
tir?'. Genelde insanlar olaya bu şekilde yaklaşınaktadırlar. Aksi takdirde
adaının ağırlıyla daim taın o anda nasıl olup da kırıldığı,
yılanm nasıl olup da tam adam oradan geçerken ortaya çıkmış olduğunu,
timsahın neden başkasına değil de o kişiye saldırmış olduğunu
(belki de gerçek bir timsah değil, tirrısalı görünümüne
bürünmüş bir erkek büyücüydü) anlayabilmek miirnkün değildir."
Kazalar gibi, "mucizeler" de aynı §ekilde bu düzenin bir parçasıdır
ve bir §ekilde insanı kurtarmaktadırlar; bu bağlamda bu mucizelerin
de bir nedeni vardır ve o ki§iyi ya da toplumu seçmektedirler.
Bu tür olayların olu§U aynı zamanda o mekanı ve zamanı
da kutsalla§tırrnaktadır.
O halde, bu düzenin bir parçası olarak mevsimler ya da Doğa
döngüleri gibi hatta astrolojiyc giden yolu açan Gök cisimlerinin
§a§maz hareketleri gibi bütün olayların §a§ınaz bir düzeni oldu
ğunu dü§ünen insan için "gelecek" olaylar da bu düzene uymak
zorundadır.
Bu bağlamda kehanet de kutsalın bir parçasıdır, hatta kutsallığa
daha derin bir biçimde nüfuz etmektir. İlk kehanetlerin Doğa'nın
i§aretleri olması da buna göre §a§ılacak bir §ey değildir.
• Paganizm Ne D emektir?
İnsanlar en çok gelecek olayları öğrenmeye, Kötü sonuçları o Lı
bilecek olaylarla ilgili olarak kötü sonuçlardan kaçınmak ya da önceden
görmek için ba§vurmu§lardır. Ancak kehanet tek ba§ıııa
bunu kurtarmaya yetmemektedir, insanın da kutsal çerçevesinde
belli bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Levy-Bruhl'a göre (2006), "kötü talihten" kaçmak için aslında
iki teknik vardır; bunlardan birincisi Doğa'yı izleyerek ve deneyimlerle
edinilen "pozitif ve deneysel" bilgiyi kullanmak ötekisi ise
bunun tersidir.
Levi-Bruhl (2006) bu tekniği ve ikisinin birlikteliğini §öyle anlatır:
"Diğer teknik, tıpkı birincinin doğal güçleri egemenliği altına
almaya çalışması gibi, görünmeyen güçlerin denetim altına alınmasını
sağlamaya yönelik her türlü büyülü işlem olarak özetlenebilir.
Bu iki teknik ilkel toplumlarda bir arada yer alan biri pozitif,
diğeri mistik deneyim biçimi üzerine oturmaktadır. Bunların birbirlerinden
farklı şeyler olduklarını hissetmekle birlikte, birbirlerine
karıştırmadan, iç içe geçmelerine izin vermekle ve bunları tek
bir bütün gibi görmektedirler. Dolayısıyla aralarındaki farkı bilmelerine
rağmen bu iki tekniği aynı amaçlar uğruna birlikte kullanmaktadırlar."
Bu bağlamda büyü, aynen ritüeller gibi, kutsal ile olan ili§kileri
düzenleyen ve onunla daha çok uyum içinde olunmasını sağlayan
bir araçtır; büyücü ise bunu sağlayan bir "zanaatkar"dır.
Ancak büyü kötü ellerde kötü amaçlarla da kullanılabilinen bir
araçtır. Kötü ellerde büyü kutsalın akı§ına kar§ı gelen bir eylemdir;
bu nedenle de bütün dinlerde yasaklanmı§tır.
Bu bağlamda o insan için gelen kötülük de kutsalın akı§ından
gelebileceği gibi kar§ı tarafın büyü yapmasından da olabilmektedir.
Bu inanç aynı zamanda karma§ık büyü uygulamalarına ve
Doğa'nın görünmeyen güçleri ile irtibata geçmeye de neden olmu§tur.
İlk insanların kutsal anlayı§ına göre, görünmeyen varlıklar da
Doğa'nın kutsallığının bir parçasıdır; bunlarla olan ortak ya§amın
32 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
şaşırtıcı hiçbir yanı yoktur ve bunların varlığı diğer canlıların varlığı
kadar normaldir.
Ancak kehanet söz konusu olduğunda bu tür karşıtaşınalar korkutucu
olabilir. Bunun nedeninin Levi-Bruhl (2006) şöyle açıklamıştır:
"Olağandışı özellikler taşıyan bir varlık, bir nesne, bir karşı
laşma, kötü sonuçlara yol açacak eylemlerin sorumlusu olan gizli
güçlerin varlığını ifşa etmektedir. Bunların korkutucu olmasının
nedeni gizemli ve bilinmedik olmaları değil, tam tersine varlıklarını
bu şekilde hissettirdikleri için nasıl sonuçlanacağı bilinıneyen kötü
bir olayın kesin habercisine dönüşmeleridir. Bu ise çok ciddi bir
telıdittir."
O halde kısaca özetlersek, Evren'in düzeni, buna bağlı kehanetler
ve büyüler, görünmeyen varlıklarla beraber farklı bir şekilde
olsa da yine kutsalın parçasıdırlar.
Bu günümüz paganizminde de böyledir. Günümüz paganı da
büyü, kehanet ve diğer görülmeyen varlıkların gerçekliğine inanır.
Bir pagan için büyü ve kehanct önemli olduğu kadar görünmeyen
varlıklara da saygı temel csaslardandır.
Ku tsallaştırma
İnsan için, yaşadığı dünyanın nesneleri kutsallığın tezahürü ise
her yaptığı eylem kutsal ile uyumludur ve birçok yerde bu tezalıü
rün tekrarıdır demiştik.
Bu tekrar en çok kendini, yerleşim yerlerinde ve ritüel yerlerinde
göstermektedir. Eski yerleşim yerlerinin seçiminde yaşamsal
kaygılar olduğu kadar kutsal olan ile bağlantı da önemli yer oynamıştır.
Bir nehir kıvrımında ya da deniz kenarında ya da türlü nedenlerle
elverişli bir Doğa parçasına yaşamsal kaygılarla kurulan
bir şehrin kutsallaştırılması, ya önceden var olan "tezahür " ile ya
da sonradan eski yaratılış eyleminin tekrarlanması ile oluşan bir tezahür
ile ilişkilendirilmesi ile mümkün olabilmiştir.
Daha sonra göreceğimiz gibi birçok Anadolu kentinin kurulu
şundaki ve özellikle Luwi adlarındaki Ana tanrıça ilişkisi ancak bu
____ • Paganizm N� D em_ e_
kt_
ir_
? __ _
şekilde açıklanabilir.
Bunu biraz daha açıp biraz daha tarih içinde ilerlersek, Antik
dönemlerde her şehrin bir kuruluş efsanesi vardır. Bu kuruluş efsanesi
şehrin kurulduğu yerin bir "kutsal" kurucu kahraman ya da
Tanrı/Tanrıça tarafından kutsanması ve kutsallaştırılması öyküsü
dür de aynı zamanda. Daha ilerleyen dönemlerde şehrin alınması
da kahramanlık ve ya "fetih" öyküleri ile süslenerek kutsallaştırılır.
Anadolu kültüründe, Evliya külderi de bu kutsallaştırmanın
farklı bir şeklidir.
Eliade (1991) ilginç bir noktaya daha değinmektedir:
"Bir toprak parçasına yerleşmek, bir konut inşa etmek; bunlar
daha önce de gördüğüınüz üzere, topluluğun tiimü için olduğu
kadar, birey için de hayati bir karar gerektirmektedir. Çünkü oturmak
için seçilen 'Dünya 'nın yaratılmasını da üstlenn1ek söz konusudur.
Demek ki, tanrıların eseri olan evrenin yaradılışını taklit
etmek gerekmektedir. Bu her zaman kolay değildir, çünkü aynı zamanda
trajik, kanlı evren yaradılışları da vardır: tanrısal eylemlerin
taklitçisi olan insan, bunları tekrarlamak zorundadır. Mademki tanrılar
ondan dünyayı yaratabilmek için, bir deniz canavarını veya
ezelden beri var olan bir varlığı öldürmek ve parçalamak zorunda
kalmışlardır, o halde insan da kendi dünyasını kent veya ev halinde
inşa ederken onları taklit etmek zorundadır. Bunun sonucunda,
inşaatlar nedeniyle kanlı veya simgesel kurbanlar ortaya çıkmıştır."
Yukarıdaki satırları biraz daha açarsak, eski kültürde yapılan her
bina aslında Dünya'nın yaratılığının bir tezahürü olarak görüldü
ğünden kutsal bir eylem olarak kabul edilmekteydi. Eski Hitit yapıların
köşelerinde gördüğümüz Tanrı idolleri bunun bir
görüntüsü olduğu kadar, günümüzde inşaat yapılırken kurban kesilmesi
bu inancın din kültürü ile harmanianmış halidir.
Aynı şekilde şehir kurlumu da bu kutsallığa dayanmaktadır. Bir
şehrin kurulacağı yer öncelikle bir kutsal tezalıürüne bağlıdır, coğ
rafi elverişlilik koşulları da şehir kuruluşunda rol oynadıysa da, ki
bunlar genelde tarım için su kaynakları ya da Kudüs ya da Hattuşaş
gibi büyük kaya parçaları olabilir, bunları da kutsal tezahürü bağ-
33
34 Pag_anizm - Kadim Bilgeliğe Giriş __ _
lamında değerlendirebiliriz. Eğer şehir farklı amaçlarla bir yerde
kurulduysa bu sefer de orayı kutsallaştıracak ve bu kutsallığın sür
ınesini sağlayacak riti oluşturacak mitler yaratılmakta hatta "kurucu
atalar" kurguianmaktadır.
Bugün küresel kapitalizmin geldiği noktada yapılan maddi ve
manevi tahribat şehrin kutsallarını unutturınakta, bunlarla ilişki
kesildikçe şehir sakinleri bu tahribata tamamen kayıtsız kalmaktadırlar.
Şehrin tarihini ve doğasını merak etmeyen, fırsat buldukça
şehri gezmeyen tanımayan güruhların AVM'lerde yaşadıkları anonim
ve tekdüze yaşamın sonucu olarak şehirler daha da yozlaş
makta ve kutsaldan yoksun taş yığınları haline gelmektedirler.
Tapım nesneleri de, bu kutsallığın yeniden tezahürü ile ilgili
olmuştur. Örneğin topraktan fışkıran kayalar kutsalın tezahürü olarak
ne kadar kutsal ise, ritüel alanına dikilen bir dikili taş, in illa
tempore meydana gelen kutsalın tezalıürünün bir tekran olarak,
orayı o kadar kutsallaştırmaktadır. Aynı zamanda arketipik fallus
olarak göreceğimiz bu taşlar, dişil kayaların eril tezahürü olarak da
kutsallaştıran etkiye sahiptirler.
Bu kutsallaştırma eylemini Eliade (1994) şöyle anlatmaktadır:
"Yaratılış eyleminin, her şeyin öncesinde tanrıya ait olan bir eylemin
tekrar edilişinin anlamını tek başına ele alıp incelediğimizde,
Veda, İskandinavya ve Roına ınetinlerinin öneıni daha açık bir şekilde
görülecektir. Şimdilik bir olguyu göz önünde tutal11n; yerleşme
ya da Lebensraum olarak kullanım amacıyla işgal edilen her
bölge kaostan kozmasa dönüştürülür, yani, ayİnin etkisiyle, onu
gerçek kılan bir 'biçim'e kavuşturulur. Açıktır ki, arkaik zihniyete
göre gerçeklik, bir güç, etkenlik ve siire olarak tezahür etmektedir.
Dolayısıyla asıl gerçeklik kutsal alandır; zira yalnızca kutsal olan
mutlaktır, etkindir, şeyleri yaratır ve onları sürdürür. Sayısız kutsallaştırına
jestleri -yolların, toprak parçalarının, nesnelerin, insanların
vb. kutsallaştırılması- ilkel insanın gerçeklik takıntısını, varlık
arayışını açığa vurmaktadır."
Kutsallaştırma aynı zamanda Kaos'tan bir Kozmos yaratmak anlamına
da gelmektedir. Bir başka deyişle, eskiden Kaos'tan Koz-
• Paganizm Ne Demektir?
ınos'un çıkması gibi kutsallaştırma eylemi de o mekanın Kaos' taı ı
Kozmos'a ulaşmasını sağlar.
Eliade'ye göre "ejderha" ilc sembolize edilen karanlık güçler ise
bu mekanın tahribi ile yeniden Kaos durumu yaratmaktadır. Bu
günümüz küresel kapitalizminin kamusal alan tahribi ile yarattığı
duruma ve kutsal düşüncesinin yok oluşuna da kaqılık gelmektedir.
Kutsallaştırmanın bir başka görüntüsü de kutsallaştırılan toprağa
dikilen "Axis Mundi"dir. Dünya'nın ekseninin bir bakıma da
tezahürü olan Axis Mundi, aynı zamanda yeraltı dünyası ve gökyüzü
ilc olan ilctişimin de olduğu yerdir. Böylece Kozmos, Axis
Mundi ile iletişim sağlar ve mekan kutsallaşır. Konut ise, Axis
Mundi'nin yanında yer alır ve "İmago Mundi" denebilecek
Dünya'nın başka bir görüntüsü olur.
Eliade (1 992), bunun aynı zaınanda rnerkcz scınbolizn1i ilc iliş
kili olduğunu da söylemektedir. Çünkü yaşanan mekan aynı za
ınanda Gökyüzü'nün ve Yeraltı Dünyası'nın tam ortasındadır. Axis
Mundi ise buralara gidip gelinen yol üzerindedir. Şaman bu yoldan
geçerken, iletişim de buradan olur.
Bu pagan toplumlarında dikilen bir direk, bir ağaç ya da benzer
figürlerle ifade edilir.
Burada düşülmesi gereken bir not da bunun aynı zamanda
"gökyüzüne n1erdiven" seınbolizmi ile de alakah olduğudur. Bu
bağlamda ünlü Yakup'un nıerdiveni de bir tür Axis Mundi olarak
görülcbilir2. Nitekim Eliade ( 1 992) bu konuda şöyle yazmaktadır:
"Fakat unutulmaması gereken bir nokta, merdivenin bütün bu
şeyleri simgelcmcsinin nedeninin, onun bir 'merkcz'de yer aldığı
um kabul ediln1esi, varlığın çeşitli diizeyleri arasındaki iletişimi
mümkün kılması ve nihayet üç kozmik bölgeyi birbirine bağlayan
c(sanevi merdivenin, sarmaşığın veya örünıcek ağınm somııt bir
li>rınülündcn ibaret olmasıdır."
' Bu tür sembolizmden haberi olmayan, fenomenleri çarpıtarak aktaran Zeclıni
:ı S itebin gibi yazarlar ve izleyicileri, özellikle göğe yükseli§ motiflerinde
ı ı ı ;ı ı ı ıl ın:ız ca lı i lee yorumlar yapmaktadırlar.
36 ___ Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
Kutsallaştırılmış şehirlerin bu "eksen" ile olan alakası da bu
inanç bağlamında değerlendirilmelidir. Babil "Tanrı Kapısı" anlamında
gelirken, Yahudi ya da Yunan paganizminde olduğu gibi
Tanrıların şehirde bizat tezahürü olmuş ve gökler ve yer birleşmiş
tir. Böylece Tanrı ya da Tanrıça bu mekanı "kutsayarak" yaşamın
sürekliliğini sağlamıştır.
PAGANİZMDE ZAMAN VE MEKAN
Döngüsel Zaman
Günlük hayatımızcia zaman doğrusal olarak akınaktadır. İnsan
doğar, büyür ve ölür. Tarih doğrusal olarak akınaktadır. Zamanın
başlangıcı olduğu gibi bir de sonu vardır. Biz, zamanı sürekli doğ
rusal olarak akan bir sisteın içinde ölçeriz. Ancak pagan atalarımız
zamanı böyle algılamazdı.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir pagan için zaman doğrusal
olarak akınamaktadır. Pagan için zaman döngüseldir. Gece ve gündüzün
ya da mevsimlerin birbirlerini belli bir döngüseldik içinde
takip ettiği gibi, zanun da döngüseldir.
Doğrusal zaman algısı, tektanncı dinlerde eskatoloji, yani zamanın
başının ve sonunun olduğu, fikrini de doğurmuştur. Oysa
paganizmde bir eskatoloji fikri yoktur. Zamanların başlangıcı tanıınsız
olduğu gibi sonu da tanımsızdır. Böylece bir "pagan kıyameti"nden
de söz etmek anlarrısızdır.
Paganizmde döngüsel zaman öncelikle, gündüz ve gece döngüsünde
kendini belli eder. Özellikle geceyi ve günün doğmasını
tanrısal varlıklarla sembolize eden paganlar bu döngünün kendi
pratik, gündelik yaşamiarına olan etkisi kadar, bilinçaltlarına olan
etkisini de sembollere dökebilmişlerdir. Gündüz aydınlıktır, her
şeyi olduğu gibi belli eder; açıkta kalan hiçbir şey Güneş'ten saklanamaz.
Eşyalar kendi şekillerince, dışarıya nasıl gözükeceklerse
öyle gözükürler. Gündüz, insanın dışarıya gösterdiği bilinci gibidir.
Oysa Gece, her şeyi saklar. Bilinmedik tehlikelerle doludur. Geceleyin
karşınızdaki şeyin ne olduğundan emin olmazsınız; gece
• Paganizm Ne D emek_tir?
_ __
_
gizemlidir, gizemcidir. Bu bağlamda gece biraz da bilinçaltıdır. Gecenin
gizemini ve korkunçluğunu ancak şafak aydınlatır. Tan yerinin
Rabbi, gecenin karanlıklarını ve karanlık güçlerini kovar.
Aydınlık yeniden gelir.
İkinci döngü ise ınevsimlerin döngüsüdür. Kış soğuktur, günler
kısadır, karanlıktır, yiyecek yoktur, ekinler ürün vermez, av hayvanları
çekilmiştir. Kış sadece soğuğu, karanlığı ve tehlikeyi barındırır.
İlkbahar yaklaşan aydınlık ve sıcak günleri müjdeler. Ekinler
yeşermeye başlar, Doğa'da yaşam yeniden canlanır. Yaz ile birlikte
sıcak günler gelir, ekinierin ürünleri toplanır. Ancak ekinler yeniden
sararmaya başlar. Kış hazırlıklarına başlanmalıdır. Yazın hemen
ardından gelen sonbahar bunu hatırlatır. Karanlıklar yeniden gelecek,
döngü her zaman işleyecektir.
Bu döngüsel zaman ilc uyumlanmak bir paganın ana amacıdır.
Bu uyuınianma bizi Dünya'ya ve kutsala bağlayan en önemli pratiktir.
Gündüze ve gece, mevsimler, aylar, yıllar hep bize sembolik
olarak zamanın döngüselliğini ve yaşamın yenilenmesini anlatır;
bu düşünceden uzaklaşmak bizi aslında baskıcı ideoloj ilerin ve gü
nünıüzde de küresel kapitalizmin dayattığı ·doğrusal ve biteviye
zaman algınsının esiri yapmakta ve sistemin gönüllü kölesi haline
getirmektedir.
Dünya ve Doğa ile ilgimizi, ilişkimizi kesrnek aynı zamanda
kendi doğamız da yabancıtaşmak anlamını taşımaktadır. Her geçen
gün bu döngüleric işliğini kesen toplumun genel depresif hali de
bu uzaklaşmanın en büyük göstergesidir. Taın tersi ise bizi Doğa
ve kendi doğamız ile bağlı olduğumuzu hissettirecek, Doğa içinde
bir birey olduğumuzu anırusatacak ve köklerimize bağlayacaktır
yoksa köksüzleşrnek ve bu hissi duymak bizi sistemin daha da çok
kölesi yapacaktır.
Bu bağlamda pagan bayramları da, pagan pratiği içinde çok
önemli bir yer tutmaktadır.
Pagan bayramlarına geçmeden "bayram" konusu üzerinde biraz
daha durınamız gerekir.
Bayram ya da kutsal günler, aslında yaşanılan zamanın dışında
var olan bir zaman parçası olarak da algılanabilir. Buradan, zarnanm
3H __________ Paganjzm
- Ka
dif!1 W{rJ!!jj_�_Giri§____ ________ . ________ _
parçalı ve kutsalla§tırılabilir olduğunu dü§ünebiliriz. Bunu Eliade
(1991) çok güzel açıklamaktadır:
" Kutsal zaınan bizzat doğası gereği, tersine dönebil ir, bulunduğu
yönde, şimdiki haline getirilmiş bir ilksel efsanevi zamandır.
Her dinsel bayram, bir ınanevi tören zaınanı, efsanevi bir geçmiş
içinde 'başlangıçta' meydana gelmiş kutsal bir olayın yeniden giincelleştirilrncsinden
ibarettir. Bir bayrama dinsel olarak katılmak,
bizzat bayram tarafindan yeniden giincclleştirilcn efsanevi Zaman'la
yeniden biitiinleşnıek iizere 'olağan ' zamansal siireden çıkmayı
gerektirmektedir. Bunun dcvanıında, kutsal zaman belirsiz
bir şekilde telafi edilebilir, belirsiz bir şekilde tekrarlanabilir niteliktedir.
[. .. ] Her devrevi bayramda aynı kutsal zaman yeniden ortaya
çıknıaktadır, bu zaınan geçen yılın veya bir yiizyıl öncesinin
bayramında tezah iir edenin aynısıdır: bıı tanrılar tarafında ge s ta 'ları
esnasında yaratılan ve kzıtsallaştırılan ve tam da bayram aracılığıyla
yeniden giincelleştirilen Zanıan'dır. Başka terimler/e, bayramda ab
originc, in illo tcnıporc İcra edildiği haliyle kutsal Zaman 'ın ilk belirişi
yeniden göriilıncktedir. Çiinkii içinde bayramın siirmekte olduğu
bu kutsal Zaınan, bıı bayram tarafindan kutlanan tanrısal
gesta 'dan önce var olmaınıştır. Tanrılar bugiin Dünya 'yı oluşturan
farklı gerçekleri yaratarak aynı zamanda kutsal Zaman 'ı da ihdas
ediyorlardı, çiinkü bir yaradılışın şiındiki zamanı, zorıınlu olarak
tanrısal varlık ve faaliyet tarafindan kutsallaştırılmıştı."
Eliade'nin ı§ığında Pagan döngüsel bayramları hakkında da fikir
yürütebiliriz. Bu bayraınlar her ne kadar kendini tekrarlayan mevsimsel
döngüler ve hasat ile alakah gözükse de aslında ilk zamanda,
ilk (primordial) hasatın yeniden tekrarlanmasını anlatmaktadır. Bu
ilk primordial hasat aslında ilk mevsiınler ile alakah olmaktadır. Bu
da, ilk primordial döngünün tekrarlanması demektir. Bir ba§ka deyi§le,
bir pagan bayramında kutlanılan aslında sadece bir döngü
değil, daha doğru bir deyi§le, geçen senenin döngüsünün aynısının
ya da beş yüz yıl önceki döngünün aynısının değil, primordial bir
döngünün her sene yenileni§inin kutlanmasıdır.
Aynı §ekilde "yeni yıl" da, döngünün yincleni§i olduğu kadar
• Paganizm Ne Demektir?
Dünya'nın da yenilenişidir3. Bu, döngünün devam etmesinin ve
yaşamın sürekliliğinin de kutlanışıdır aynı zamanda. Bu nedenle
bayramların da bir "yeni yıl" kutlaması gibi döngünün devamı ile
olan alakasını unutmamak gerekir.
Bu bağlamda bu döngüsel bayramlada ilgili ritüeller de bu ilk
örneğe atıfta bulunmaktadır. Bu bağlamda bu ritüellerin de şimdiki
zamanda değil, Kutsal Zaman'da gerçekleştiklerini düşünmemiz
gerekn1ektedir. Ritikiden amaç da zaten Kutsal Mekan ve Kutsal
Zaman'da tanrılada bir olarak, eskiden meydana gelmiş yaradılışın
tekrarlanması dır.
Bu nedenlerle bir pagan için döngüsel zamanın bayramlada
kutlanması büyük bir önem kazanmaktadır. Bu kutlama aynı zamanda
her defasında döngüsel zamanın özelliklerine bağlı bir yenilenmeyi
ve yinelenmeyi getirdiğinden, pagan için her zaman
yeniden taze bir enerji ile başlayacağı bir döngüyü de temsil etmektedir.
Bu bağlamda günümüzde de paganizm bayramlarından
ayrı düşünülemez.
Bu kutsal günlerin dışında da kişisel döngüler ve toplumsal
önemli günler de kutsal döngüsellik bağlaınında büyük öneın kazanmaktadır.
Doğum günleri, evlilik yıldönümleri ve diğer kişisel günlerin
kutlanması bu şekilde kutsal bir anlam kazanmakta, "ilk meydana
geldikleri" günün "enerj isi" ile yepyeni bir döngü başlangıcmda bir
yinelcnıneyi ve yenilenmeyi siıngclemektedirler.
Aynı şekilde topluınsal bayratnlar da "ilk olayın" meydana geldiği
zamanın izdüşümleri olarak bir yinelenme ve yenilenme anlamı
taşımaktadırlar. Bir toplumsal bayran1ı kutlanuk aynı
zamanda o olayın ilk ıneydana geldiği ana giderek toplumu bir
arada tutan "enerj ilerin" yinelenmesini sağlamaktır.
Eski toplumlarda var olan mevsimsel döngülerle ilgili kutlarnalar
ve Kelt bayramları, nco-paganizm içine dahil edilmişlerdir.
Daha doğrusu bu Wicca'dan gelen bir kutlamadır. Ancak bu tarih-
1 İ
lginç bir §ekilde yılba§ı geldiğinde, eski yıl ya§lı bir ihtiyar, yeni yıl da küçük
lıir çocuk olarak gösterilir.
39
40 Paganizm - Kadim_Bilgeliğe Giriş ------------·
ler eski toplumların da kutlarnalarına denk dü§tükleri için kabul
edile bilirler.
Bu günlere kısaca bakarsak:
Samhain:
Soven diye telaffuz edilen Samhain 31 Ekim-1 Kasım tarihlerine
denk düşer ve Pagan takviminde önemli bir yer tutınaktadır.
Kelt ve Germen topluluklarında farklı yer tutmakta olan Samhain,
Germenlerde ölüm ile alakah iken, Kelt kültüründe yeni başlayan
karanlık günleri hatta yeni gelecek yılı sen1bolize eder. Bu gün, so
ğukların ve karanlığın başladığı gündür.
Türk takviminde de Kasım günlerinin başlaınası bu güne yakın
olduğundan ilginç bir benzerlik teşkil eder.
Yule (Kı§ Gündönümü):
Pagan inancına sahip olan birçok topluluk için Yule, 21 Aralıkta
kutlarımaktadır ve Kuzey Yarımküre'nin birçok yerinde Yılbaşı olarak
da kabul edilir. Bu günde günlerin kısalınasının dunnası ve en
uzun gecenin yaşanınası ile birlikte akabinde günlerin uzamaya
başlaması, Güneş günlerinin yeniden gelmesi olarak kabul edilmiş
ve takvim başlangıcı olarak alınmıştır. Pagan topluluklarında coş
kuyla kutlanan Yule, günümüzde Noel'e ve hatta Yılbaşı'na kaynaklık
etmiştir.
Imbolc:
Pagan Takvimi'nin bayramlarından biri de, 31 ücak-1 Şubat'ta
kutlarran Imbolc'tur. Koyunların kuzu vermesine bağlanan bu bayram
aslında yavaş yavaş kıştan çıkmanın da kutlandığı bir bayramdır.
Yavaş yava§ günlerin uzamış olrnası baharın da müjdecisidir.
üstara (İlkbahar ekinoksu):
Kuzey Yarımküre'nin birçok topluluğu için önemli olan İlkbahar
ekinoksu, birçok kültürde yazın gelişi olarak kutlanmış ve hatta
yılbaşı olarak da kabul edilmiştir. üstara'dan Nevruz'a kadar farklı
isimler alan bu özel gün, en önemli pagan bayran1larından biridir.
• Paganizm Ne Demektir?
Bütün kültürlerde görülen, insanlık tarihi kadar eski olan ve 21
Mart'ta kutlarran İlkbahar ekinoksu, Yeni Yıl külderi ile de alakalıdır.
Bel tane:
Paganizm içinde yaz ve ı§ık bayrarnlarından biri olan ve 30
Nisan-1 Mayıs'ta kutlarran Beltane, en eski Bahar bayranılarından
biridir. Günüınüzde de Bahar Bayramı olarak kutlarran bu gün,
Kuzey ülkelerinde önemli kutlarnalara sahne olmaktadır. Türk kültüründeki
Hıdrellez de bu tarihe yakın olmakta ve Kasım günlerinin
sonunda, Hızır günlerini ba§latarak yılı yaz ve kı§ olarak ikiye
bölmektc ve tarım mevsiınİnin açıldığını bildirınektedir.
Litha (Yaz Gündönümü):
Yaz Gündönümü, en uzun günlere denk gelen, yerine göre 21-
23 Haziran tarihleri arasında kutlanan bir bayramdır. En uzun günden
sonra günler kısalmaya ba§layacaktır.
Lughnasadh (Lammas):
31 Temmuz-1 Ağustos'ta kutlanan bu bayram, balıarda atılan
tohumların yqerdiği ve ürünün alındığı zamandır. Aynı zamanda
Günq'in en sıcak zamanlarına da denk dü§er. I§ık Bayraını olarak
da kutlanır.
Mabon:
Mabon, aslında sonbahar ekinoksudur. Yakla§ık olarak 21
Eylül'de kutlanır ve gündüzün ve gecenin c§it olmasından sonra
kı§ karanlığının egemen olacağını bildirir, hazırlık yapılması gereken
bir zamandır.
Bu bayramlar görüldüğü üzere takvime ve Kuzey Yarımkü
re'nin önemli günlerine bağlı bayramlardır; her pagan toplumunun
kutsal günleri vardır ve bunlar da paganlar tarafından kutsal kabul
edilmelidir; özellikle üzerinde ya§anılan toprakların kutsal günleri
de kesinlikle kutlanmalıdır. Bu bayramlar K:ıdim Cadılık Öğretisi
(Altunay, 2012) adlı kitabımızda ayrıntısı ile incelenmi§tir.
. � ı
42 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
Bu tür döngüsel günler bizim kültürümüzde de vardır. Eski
Anadolu ve Türk paganizminden gelen bu günler eski takvimden
de gözlenebilir. Nevruz, Hıdrellez gibi özel mevsimsel günlerden,
Zemheri, Hamsin, Erbain gibi özel iklimsel dönemlere, cemrelere
kadar bunlar eski pagan kültürünün kutsallığından kalanlardır.
MEKAN İLE OLAN İLİŞKİLER
"Günlük Koşuşturmacalar" içinde "Doğa yürüyüşleri" ya da
"Doğa ile baş başa kalma" artık "hafta sonlarını değerlendiren" sıra
dışı bir uğraş olduğu için günümüz insanı artık mekan enerjileri
ile ilişkisini tamamen kopardı. Oysa ataların11z bunları çok iyi tanıyor
ve bunları nasıl kullanacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bugün
fiziksel olarak daha yeni tanımlayabildiğimiz Doğa olaylarını sezinleyen
atalarımız, "kutsal" adı altında bu bilgiye sahiptiler.
Bugün Doğa Mekanlarının kutsallığını kaybettiğimizden artık
Doğa'nın tahrip olmasına ancak timsah gözyaşları dökerek seyirci
kalabiliyoruz; diktiğimiz binalada övünürken, dikilen her bir binanın
aslında Gaia'nın böğrüne sapianan bir hançer olduğunu
unutuyoruz.
Dünya'nın da yaşayan bir varlık olduğu, barındırdığı farklı elementlerin
dağılımından ötürü farklı enerjileri olduğu artık her
türlü ınekana yabancılaşan gününıüz insanı için bir anlam taşımamakla
beraber var olan bir gerçektir. Zaten .paganizmin Gaia'yı
genel olarak Tanrıça diye adlandırması da boşuna değildir.
Eski insan, ınitoloji ve tarih arasında bir ayırım yapmıyordu.
Olan bütün olaylar bu topraklar üzerinde geçmekteydi ve tanrılar
ve insanlar bu topraklara aittiler. İnsanın kökü bu toprakta olduğu
gibi toprağın tanrısallığı da devam etmekteydi.
Eski insana göre Dünya'nın da bir ruhu vardı. Yeryüzü şekilleri
değişebilse de Dünya'nın ruhu değişmiyordu. Mevsimler, gece ile
gündüz hep aynı şekilde devam ediyordu. Dünya tanrıçaydı, çünkü
verimliydi, besliyordu. İstenirse Dünya'nın Ruhu (Anima Mundı)
deneyimlenebilirdi de. Birçok ülkenin folklorunda bu tür öyküler
• Paganizm Ne Demektir?
vardır. Aynı zamanda birçok kutsal mekana ait "mekanın ruhu''
(anima locı) da söz konusu idi. Bu da kutsal mekanlarda deneyimlenebiliyordu.
Anima Loci, bir başka şekilde o mekanın da "kişiliği" demektir.
O mekanın insanda oluşturduğu her türlü etkilqim Arıima Loci
özelliklerinin içine girer. Geçmişte zaten bu, o mekanın perisi, tanrısı
vs sembollerle ifade ediliyordu. Bugün de çağdaş paganlar bu
şekilde sembolize edebiliyorlar. Bu tür mekanlar gerek bir kaya
olsun, gerek bir ağacın olduğu yer, aynı zamanda Doğa ile bir olduğumuzun
deneyimleneceği, Arıima Mundi'nin hissedilebileccği
yerlerdir.
Bu bağlamda Arıima Loci aynı zamanda bir rnekanın kutsallı
ğının "tezahür" ettiği yer4 olarak da tanımlanabilir. Bir mekanı kutsal
yapan, oradaki bir fiziksel olay kadar (göktaşı dü§mesi, yangın,
bir hayvanın ortaya çıkışı vs), oradaki kişisel deneyimierdi de. Eskilerde
"dünya enerj ilerinin" hissedildiği yerler de bu kutsallığa kavuşmuştu.
İlk başlarda doğal mekanın parçası ya da doğal yapılardan oluşan
kutsal alanlar zamanla daha da aşkın anlamlar kazanınaya başlaını§
ve insana eliyle yapılmış yapılara da dönüştürülmüştür. Gününıiize
kadar kült merkezleri olarak gelen bu kutsal alanlara yakın olmak
isteyenler ise bazen bu kutsal alanların etrafında şehirler olu§turmuşlardır.
Güç'ün (2005) de belirttiği gibi, "geçmişte varolup
bugün hiçbir izi kalmayan biiyük şehir ve saraylara rağınen, bir zamanlar
cemiyetin etrafinda kiimelendiği piraınitler, mabet tepecikleri,
kutsal mekan ve sunaklar, bir toplumun yegane mirası
olarak hala varlıklarını siirdürmektedirler."
Aynı şekilde Doğa'nın bütün parçaları da bu kutsallıktan payını
almaktadır. Bu bağlamda, bir paganın taşa, ağaca vs taptığını söylemek
anlamsızdır. Bunu Eliade (1991) çok güzel açıklamaktadır:
"Çağdaş Batılı kutsal ın açığa çıkmasının bazı biçimleri karşı
sında belli bir rahatsızlık duymaktadır; onım, bazı insanlar için kıztsalın
taşlarda ve ağaçlarda açığa çıktığını kabul etmesi güçtür. Oysa,
1 Kutsallığın maddesel ya da görüntüsel tezahürü "hicrofani" diye adlandırılır.
.. .u
__ - - ---------�[}__ ani
zm �?J i!!}__Şj_�g_�!iif! _ _{jjr_i§__ _____ ___________ _
biraz sonra görüleceği üzere, söz konusu olan bizatihi taş veya ağaca
tapınma değildir. Kutsal taş, kutsal ağaç, taş veya ağaç olarak tapınma
nesnesi değildirler; onlara tapınılmaktadır, çünkü onlar
birer kutsal tezahürüdiirler, çünkü onlar artık ne taş ne de ağaç
olan, ama kutsal olan, ganz andere olan bir şeyi 'açığa çıkartmakta'dırlar.
En ilkelinden olanları da dahil, her kutsalın tezabiirünün
meydana getirdiği paradoks üzerinde, hiçbir zaman yeterince durmak
mümkün değildir. Herhangi bir nesne kutsalı açığa çıkartırken,
kendi olmaya son vermeksizin başka bir şey haline
gelınektedir, çiinkii etrafındaki kozmik ortama katılmaya devanı
etmektedir. Kutsal bir taş, taş olarak kalmaktadır, görünüşte (daha
kesin olarak, dindışı bir bakış açısmdan) hiçbir şey onıı diğer taş
lardan farklılaştırmanıaktadır. Bir taşın kutsal olarak göründüğü
kişiler için, onun hemen o andaki gerçeği, yukarıdakinin tersine
olarak, doğaüstü bir gerçek haline dönüşmektedir. Başka terimler/e
ifade edersek, dinsel bir deneyimi olanlar için, doğanın tümü kendini
kozmik kutsallık olarak açığa çıkartma yeteneğine sahiptir. Evrenin
tiimii, biitiinii itibariyle bir kutsalın tezahiirii haline
dön iişebilir."
Bir paganın dünya enerjilerine yanıt vermesi gerekmektedir.
Bunun için de ilk olarak bu enerjileri tanımak zorundadır. Doğa'da
yapılacak sık yürüyüşler ve sadece Doğa'yı anlama çalışmaları, bu
konuda büyük yarar sağlar. Unutmamak gerekir ki Anima Mundi
her yerdedir. Şehirlerin içinde bile eski melcinlarda, koruluk alanda
bunu hissetmenin olanağı vardır.
Dünya'nın enerjileri ile ilgili ritüeller yapmak da her zaman faydalı
olacaktır. Bu ritüellerin genelde bir kaya ya da eski bir ağaç yanında
olması çok önemlidir. Bu ritüellerde Ana Tanrıça'nın
varlığını hissetmek çok önemlidir.
Daha marjinal bir kavram olarak tapınak, kutsal olan ile bağlantının
gerçekleştirildiği yerdir. Bu bağlamda Axis Mıındi'nin de var
olduğu yerdir. Tapınak, kutsal mekanda kurulmak zorundadır.
Böylelikle tapınak, kutsalla olan bağlantının kurulduğu yer olmakla
birlikte, kutsalla ilgili eylemlerin ve sunuların da yapıldığı yer olmaktadır.
• Paganizm Ne Demektir?
Güç (2005), tapınak sözcüğünün Eski Yunanca karşılığı olan tcmenos
sözcüğünün etimolojisi ile ilgili ilginç bilgiler vermektedir:
"Mabed kayramının Yunanca karşılığı olan 'temenos' kelirrıesi,
'temno' fiilinden gelir. Temno, kendisinde ilahi işaretierin göriilebileceği
göklerdeki özel bir alanı, göğe ait bir çeşit ınukaddcs yeri
ifade eder. Daha sonra bu kelime, göğe ait bu sahanın yeryiiziindeki
karşılığı anianıında kullanılmıştır. Gökyüzündeki bu yer, yeryüzünde
ilahi faaliyetlerin vuku bulduğu, gaipten haberlerin
verildiği ve kurbanların takdin1 edildiği kutsal yerlere tekabül
eder."
Bu etimolojik açıklama aslında tapınak kavramı hakkında da bilgi
vermektedir; Yunanca etimolojiye göre, tapınak aslında gökyüzündeki
kutsallığın yeryüzündeki izdüşümüdür; bu bağlamda yeryü
züne inen kutsallığın mekanıdır. Hıristiyanlıkta, tapınağın
yeryüzünde ve gökyüzünde olması da bu anlama denk düşmektedir.
Yine Güç'e göre (2005), Latince tapınak anlamına gelen teroplum
sözcüğünün kökeninde de gökyüzü gözlemleri ve gökyüzü
anlamı yer almaktadır. Bu da aynı zamanda gökyüzüne ait bir olayın
izdüşümünü gösterir. Bu bağlamda, tapınak-hierofani ilişkisi
anlamsız değildir ve bu bize yıldırım ya da göktaşı düşen yerlerin
sonradan nasıl tapınak olduğunu açıklamaktadır.
Bu bağlamda Güç (2005), "büyük ınabedlerin yüksek yerlere
yapılmış olmasının, makrokazmasun olabildiğince mabedierin
içine sığdırılabilmesi fikrinden kaynaklandığı diişiinülebilir.
Bunun fizik olarak imkansızlığıgöz önünde bulundurularak, ınabedin
fonksiyonları sembolleştirilmiş ve ınimari şekli de bu sembollere
göre düzenlenmiştir. Böylece söz konusu problcnı
çözülmüş ve mabed, bütiin kainatın küçük ölçekli bir numunesi
olarak kabul edilmiştir."
Kadim paganizmde tapınak, kutsallığın tezalıürünün ortaya çıktığı
yer olduğu kadar Tanrı ya da Tanrıça'nın da içinde var olduğu,
oraya geldiği yer olarak bilinmekteydi. Sembolik olan bu anlatım,
kutsal mekanda yapılan ritüelin, direk tanrısallıkla olan ilişkisin in
bir ifadesi idi. Zamanla bu sembolik anlatım dejenere olduysa da,
kadim zamanların paganları her zaman tapınakları bu amaçla kul-
46 Paganizm - Kadi!TJ Bilgeliğe Giriş
landılar.
Kutsal ınelcin, bu tür hierofanik tecellilerin sonucu olarak ortaya
çıkmış olsa da, kişi kendine uygun her yerde kendi kutsal alanını
yaratabilir. Bu nedenle her pagan için tapınak olabilecek bir
alan vardır; ya da bambaşka bir deyişle, bir pagan kendi tapınağını
kendi yaratır. Öte yandan, eski tapınaklar ve kült yerleri de, her
zaman ritüel yapılacak alanlardır.
Sık sık şehirden uzaklaşmak ve Doğa'da olmak çok önemlidir.
Doğa' dayken de, özellikle bir pagan gibi davranmak önemlidir.
Hiçbir zaman Evren'den ve Yeryüzü'nden gelen etkilerin
arasında olduğunuzu, bunlardan yaralanınanız gerektiğini
unutmayın ve hissetmeye çalışın. Aşağıdaki, yukarıdakinin
aynısıdır. İnsan da bir mikrokozmostur. Bunun bilincinde
olunca bu enerjilerle irtibata geçmek çok daha kolaydır.
- Doğadaki her ayrıntıya, bir ağaca, dallarına, bir çiçeğe, onun
kokusuna, bir kuşun ötüşüne vs konsantre olmaya alışın. Bu,
aradığımız bütünlüğe kolayca ulaşınanızı sağlayacaktır.
Özellikle su kaynakları ve akarsu kıyıları bu iş için en uygun
yerlerdir.
- Derin derin nefes almayı, hatta nefesinize konsantre olarak
meditasyon yapmayı ihmal etrneyiniz.
- Doğa'da ne yaparsanız yapın, onu tahrip etmemeye ve kirletmemeye
özen gösterin.
Daha önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi, şehirler 'de kutsal
mekanların bir yansıınasıdır ve kutsallaştırılmıştır. Eğer Doğa'ya
çıkma olanağı yoksa şehir içinde yapılacak gezilerle özellikle şehrin
tarihi ve kutsallarının tanınması çok faydalı olacaktır.
KUTSAL EŞYALAR
Paganizm içinde, kutsal eşyalar da anlaşılması gereken bir kavramdır.
Kutsal qyayı en yalın olarak, kendi özelliği dışında, sembolik
bir anlam ithaf edilrrıiş bir eşya olarak tanımlayabiliriz.
• Paganizm Ne Demektir?
Paganzimdc kutsal e§yalar bu bağlamda sembolik anlamları obıı
ve kutsallığın bir ifadesi olan eşyalardır.
Bu eşyaların büyük çoğunluğu ritüel ile ilgili araçlar olmakla
birlikte günlük hayatın sembolik anlamları üzerine de olan eşyalar
vardır.
Kutsal eşya kavramı belki biraz da çocuk oyunlarına benzeterek
açıklanabilir. Bir çocuğun oyun alanı onun için nasıl onun kutsal
mekanı ise ve oyun da kutsal bir zaınanda, örneğin "kahramanlar
çağı"nda geçiyorsa, elindeki herhangi bir nesne de bu zaman ve
mekan ait bir kutsal nesne olabilir; örneğin bir tahta parçası canavarları
yok eden, düşmanları yenen Excalibur misali bir kutsal kılıç
olabilir.
Bu bağlamda, paganizm içinde de bir kupa, bir kılıç ya da han
çer ya da benzer eşyalar kutsal bir işlev kazanabilir.
Bu noktada, "put" kavramına da bakmakta fayda vardır. Put sözcüğü
köken olarak Farsçadan gelir aına asıl kökeninde Sanskritçe
"Buda" vardır.
Put sözcüğü, batı dillerindeki idol karşılığıdır ama Türkçede
genel olarak bir aşağılama anlamı da kazanmıştır. Özellikle "putperest"
ya da "Puta tapan" sözcükleri marjinal olarakArapların Cahilliye
dönemine atıf yapan sözcüklerdir.
Paganizn1 içinde "puta tapınak" gibi bir kavram hiçbir zaman
olmamış, ancak zaman içinde pagan düşüncesinin dejenerasyonu
ile, idolün sembolik anlamı dışına çıkarak idolün sembolize ettiğini
önüne geçtiği durumlar da vuku bulmuştur.
İdol, sadece, Bir olanın bir özelliğinin fiziksel sembolik ifadesidir;
bu bağlamda tapınakta bulunan idol aslında o Tanrı ya da
Tanrıça'nın tezalıürünün bir sembolü olarak oradadır ve bir ritücl
nesnesidir ve sadece idole tapınmak söz konusu değildir.
Aynı şekilde bütün ritüel nesneleri de tapım amacı taşımaınakta,
sadece orada sembolik bir işlevi yerine getirmektedir.
Kutsal eşyalar daha sonraki dönemlerde majik ve dinsel anlaınlar
da kazanmış ve "Kutsal Eınanetler"e dönüşmüşlerdir.
4H Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
PAGANİZM VE RİTÜEL
Türkçeye "ayin" olarak da çevirisi yapılan ritüel, pagan pratiğinin
ayrılmaz bir parçasıdır. Paganizm pratiği, ritüel olmadan yapı
lamaz. Ritüel, aynı zamanda bilinçdışına ulaşabilmek için de bir
yöntemdir. Kadim atalarımız ritüelin bu gücünü bilmektc ve bunu
uygulamaktaydılar.
Türk Dil Kurumu, ritüel sözcüğünün eş anlamlısı olarak, ayin
sözcüğünü "dini tören" olarak tanımlasa da, ritüel bir dini tören
olmanın çok ötesindedir. Ritüel aslında Doğa'da var oluşa dayalı
bir eylemdir ve bildiğimiz "din" kavramında bağımsız olarak vardır.
İlk insanlardan beri var olan ritüel, insanın Doğa ve işleyişi ile
ilgili eylemlerinin sembolik ifadeleridir.
Ritüellerin mitlerin doğuşuna kaynaklık etmesi ve ritüel esnasında
inanca ait sembollerin kullanılması sonucu ritüel sonradan
"dini" bir karakter kazanmıştır. Hatta birçok din sonradan kendi
ritüellerini yaratmıştır.
Bu bölümde, ritüelin kavramsal çerçevesine biraz daha yakından
bakacağız.
Burkert (1998), klasik bir görüşü farklı şekilde tekrarlayarak ilginç
bir ritüel açıklaması getirmektedir:
"Prensip olarak ritiiel, taklit yolu ile öğrenilen, işlevi ile açıklanan,
konuşma öncesi bir iletişim durumunu temsil etmektedir. Ritüel
konuşmadan belki daha eski ve ilkel gözükmekte ve
hayvanların davranışını taklit etmektedir."
Klasik görüş, ritüeli sadece bir taklit olarak yorumlamakta ve
bunun içsel dinamiğini görmezden gelmektedir. On dokuzuncu
yüzyılın sonlarına kadar kabul görmüş olan bu görüş, modern(!)
insanın, ilkel(!) ve eski insana olan bakış açısını tanımlamakta ve
onu anlamaktan ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Pozitivizmin
de mutlak etkisinin altında olan bu görüş ne yazık ki akademik
çevrelerde de "ezberlenmektcdir."
Cox (2004) ise, Eliade açıklaması yaparken, önce Eli ade' den
• Paganizm Ne Demektir?
alıntı yaparak, ritüel hakkında bilenenieri §öyle tekrarlamaktadır:
"Dindar halk, kutsal kozmogonik mitlerini tekrar tekrar anlatır.
Mitler varlık kazandığında, söz konusu halk bu mitleri anlatırken,
yeniden İcra edilen ve böylece inananların hayatını değiştiren kutsal
bir zaman, ayni zamanı yaratır. Ayinle insanlar, kaostan düzenin
yaratılınasını tecrübe etmek ve kendilerini yenilenıniş olarak bulmak
için dünyalarının kökenine kadar geri gidebilirler. Ayin, kutsal
bir mekanda vuku bulur. Bu mekan, kendisini diğer mekanlardan
farklı kılan semboller vasıtası ile ayrılır ve bu yüzden ayinin vuku
bulması için uygun bir yer haline gelir. (ME)
Bu nedenle ayinler, mitten çıkarılan ve onunla ilişkili olan semboller
kullanan sabit bir ınodele göre tekrarlanabilme gibi ayıncı
özelliklere sahiptirler. Scınboller, sözler, miınikler, drama, resimler,
siıngeler ya da bunların diğer birçok şeklinde veya kombinezonlarında
ortaya çıkarlar. Mit, bazen açık bir şekilde İcra edilen
ayin tipne da uyandığı varsayılan arka plan olarak ayİnsel tekrarlarda
yer alır. Mesela bazı ayinler yılın farklı zamanlarında vuku bulurlar
ve bu yüzden takvime bağlı ve çoğu kez avlanma, tohum ekme ve
hasat etme gibi halkın varlığını devam ettirınek için ihtiyaç duyduğu
şeyle ilişkilidirler. Bazıları ise doğum, ergenlik çağı, evlenmc
ve ölüm gibi hayat döngüsüyle (life-cycle) ilgili ayinlerdir. Diğer
bazı ayinler de kurakl ık, bereketin yokluğuyla da savaş gibi krizlcrin
topluınu etkilediği zaman İcra edilen kriz-yöneliınli (crises-oriented)
ayinlerdir. Ancak bütün bu ayinler, hem doğrudan heın de
dalaylı olarak kozmogoni mitini tekrar yürürlüğe koyacak, toplumu
ortaya çıktığı kutsal ana kadar geri götürerek onu dönüştü
recektir. "
Daha pratik bir açıdan bakarsak, ritüel, paganın kutsal ile olan
ili§kisini düzenleyen bir pratiktir; buna göre ritüel aslında kutsal
olanın ya da "bir zamanlar" gerçekle§en bir kutsal olayın yeniden
vücud bulmasıdır ya da bir adım daha ileriye giderse k sürekliliğidir.
Bu §ekilde hayat bulan ve süreklilqen kutsal ritüeller vasıtası ile
de toplumun her noktasına yayılmaktadır.
Ritüel sayesinde açığa çıkan kutsal ise kutsal olan her öğenin
49
so Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
var alınasını sağlamakta, ekinler yeşermekte, av bulunmakta, hastalıklar
iyileşmekte, sıcaklar gelmekte; bir başka deyişle yaşama ait
olan her şey yenilenmektc ve yinelenmektedir.
Özellikle bilinçdışına hitap eden ritüeller, gerek kolektif bilinç
dışının sembollerini kullanması nedeniyle, gerekse de binlerce yıllık
içeriğinden ötürü insan üzerinde etkili olmakta ve onu kendi
özüne daha da yakınlaştırmaktadır. Bu bağlamda "yapabilme" gücü
daha da artan kişi, hem kutsal ile olan ilişkilerini yenilemektc hem
de Doğa içindeki duruşunu sağlamlaştırmaktadır.
Gaster (2000) mevsimsel ritüellerden bahsederken çok önemli
bir yere değinmektedir:
"Dünyanın çoğu bölgesinde mevsimsel ritüeller ortak bir kalıp
izler. Bu kalıp, yaşamın her yıl yenilenmesi gereken bir dizi anlaşma
ile insana bağışlandığı anlayışına dayanır. Ama bu yenilenme,
tek başma tanrısal yoldan değil, aynı zamanda insanların birlikte
çabalarıyla başarı/ır; ritüeller de öncelikle bu çabayı bir araya toplaına
ve düzenleıneyc yöneliktir."
Gerçekten de ritüeller, aslında olması gerektiği "varsayılan"
doğal olayların "var olması" için insan tarafından yapılan çabaları
da kapsar. Aynı zamanda ritüel bir şükrandır da; bu şükran aynı
olayın "yeniden" olmasını da sağlayacaktır. Bir bakıma Doğa içinde
insanın kendini ortaya koyması ve Doğa olaylarına katkısıdır da ritücl.
Bu bağlamda insanın kendi adına yaptığı ritüeller de, Do
ğa' dan ayrı ya da ona aykırı olamaz. Bu şekilde ritüel bir
uyurulanma olduğu kadar bir kutsama ve bir şükran çalışmasıdır
da; bu birey olmanın bir vazgeçilmezidir.
Ritüellerin kişisel bazda farklı işlevleri de vardır.
Ritücl her şeyden önce kişinin inancının tekrarlannıası ve teyit
edilmesidir. Yapılan ritüelde, kişi kendi inancı doğrultusunda o
inancın bütün motiflerini ve sembollerini kullanır ve ritüelin ba
şarıya ulaşmasını ister; bu bir bakıma bütün inanç sisteminin de
bir tekrarıdır. Ritüel hakkında duyulan en ufak şüphe bile inancın
tekrar gözden geçirilmesi ile sonuçlanmalıdır; bu bağlamda sağlam
bir inanç ile ritüel çok sıkı bağlantılıdır.
• Paganizm Ne Demektir?
Ritüel aynı zamanda kişinin inancına bağlı yaratıcılığının de bir
ifadesidir. Her bir ritüelde dağaçiama yapılacak sembolik çalışmalar
da kişinin bu bağlamda yaratıcılığını ortaya çıkartarak, inancın dinamik
yönünü de oluşturmaktadır. Bu dinamizm aynı zamanda
ki§inin kendisine de yansıyacağı için kişisel değişiın ve gelişimin
de ritüel tarafından etkileneceği kesindir.
Öte yandan ritüelin yöneldiği konu da bu konudaki değişimin
başlangıcı ve idrak edilmesi olacaktır.
Ritüeller en eski zamanlardan beri var olduğundan, yıllar içinde
yanlış anlaşılmış ve hatta dejenere edilmiş olabilir. Örneğin kırsal
yaşama ait olan ve çoğunlukla anaerkil dönem ritüelleri olan Doğa
ile ilgili ritüeller ataerkil istilalardan sonra, içeriğinden uzaklaşarak
"devlet ritüelleri" olmuş hatta bunlardan bazıları günümüze kadar
gelmiştir.
Dejenere olan bir başka ritüel örneği de kurbandır. Kadim anaerkil
topluıniarda hayvanlar Doğa'nın bir varlığı olduğundan asla
zarar verilmez hatta kutsal sayılırdı. Sunular ise hazırlanan yemeklerden
ya da toplanan meyvelerden sunulurdu.
Bunun istisnası yemek için avianan ya da kesilen hayvanlardı.
Bilindiği gibi av öncesine bir ritüel eşlik ederken avianırken sadeec
ihtiyacın karşılanmasına dikkat edilirdi. Öte yandan bir hayvan ihtiyaçtan
dolayı kesilecckse, buna da bir ritüel eşlik ederdi. Bu zamanla
"kurban ritüeli" olarak yanlış anlaşılmıştır. Özellikle atacrkil
istilalardan sonra ortaya çıkan kurban ayinleri kesinlikle paganizmin
özünden uzaktır, ancak zaman içinde bu şekle dönüşen kadim
ritüeller ne yazık ki birçok pagan topluluk tarafından uygulanmış
tır. Günümüz pagan anlayışında kurbarı ritüelleri kesinlikle paganizm
dışıdır ve kesinlikle uygulanmamalıdır.
Ritüeller pratik çalışmalar olarak paganizmin ayrılmaz bir par
çasıdır. Ritüeller pagan pratiğini temelini oluşturduğundan her
pagan genel ritüelleri bilmek ve bilinen kalıplar içinde kendi ritü
ellerini oluşturmak zorundadır.
51
52 Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
.�--�----------
PAGANİZM VE GEÇİŞLER
Paganizmin zaman algısının döngüsel olduğunu belirtmiştik.
İnsan yaşamında ise kendini gösteren döngüsellik, "öte
alem" den Doğum vasıtası ile bu yaşama ve bu yaşamdan ölüm vasıtası
ile yeniden "öte alem"e olan geçiştir; böylece insan Dünya
üzerinde bir döngü tamamlayarak yeniden geldiği yere döner. Bazı
pagan inançlarında bu döngüsellik defalarca Dünya yüzüne gelmeyi
de kapsar ancak ileride de göreceğimiz gibi reenkarnasyon
pagan düşüncesinin vazgeçilmezi değildir.
Dünya yaşamı içinde bu yolculuk yapılırken, insan bazı
"geçiş"lcr yaşar. İnsan hayatında evlilik, çocuk sahibi olmak, cinsel
fonksiyonların durması, yaşlılık, bir yakının ölümü gibi olaylar da
birer geçiş kabul edilebileceği gibi, en önemli üç geçiş doğum, erginlenme
ve ölümdür.
Doğum, bu Dünya'ya gelmek için bir geçiş olduğu için pagan
kültürlerinde doğum ile ilgili Tanrıça olduğu gibi, günümüze
gelen şekliyle de dağuma ait özel ritüeller vardır.
Çocukluk, pagan düşüncesinde erginlenmeye giden bir ara dö
nemdir; bu dönenıde çocuk daha toplum içinde sorumluluğunu
alan bir birey olamamıştır. Çocuk ancak erginlenme vasıtası ile bir
birey olabilir ve toplum içinde sorumluluğunu alabilir.
Ölüm ise hem korkutucu hem de öte aleme geçişte önemli bir
yolculuktur ve geri kalanlar tarafından yerine getirilmesi gereken
ritüelleri vardır; bu ritüeller ya da ölüın külderi pagan düşüncesinin
en önemli uygulamalarından olduğundan, çeşitli toplumların
inançlarının en önemli ayırt edici özelliğidir; ölüm külderi ilc bu
inançlar hakkında bilgi sahibi olmak olasıdır. ileriki cilderimizde
pagan kültürler incelenirken ölüm ve sonrası ile ilgili inançlar ve
ölü gömme adetleri bu nedenle çok önemli bir yer tutacak, kültürler
bazında incelenecektir.
Bu kitapta, birey olabilmek açısından pagan yaşamının en
önemli geçişi olan erginlenmeye daha ayrıntılı bakacağız.
Eski pagan toplumlarında kadın inisiyasyonu çok uygulanan bir
yöntem değildi. Bu kadını aşağılamaktan çok, anacrkil toplumlarda,
• Paganizm Ne Demektir?
kadının kadın tarafından doğması ve yetiştirilmesi nedeniyle inisiyasyana
ihtiyacı olmadığı düşüncesindendi, hatta ilk regl görülmesi
kadınlığa bir geçiş sayılıyordu. Bu nedenle elimizdeki bilgilerin
çoğu erkek inisiyasyonu üzerinedir, kadın inisiyasyonu ile ilgili uygulamalar
daha geç bir döneme aittir.
Erginlenme
İlk toplumların, çocukluktan ergenliğe geçen bireyleri, toplumun
"yetişkin" bir bireyi olarak kabul ettikleri "erginlenme" ya da
19. yy'da verilen adı ile "geçiş törcnleri" (rites de passage) günü
müzde artık kaybolmuş çok önemli bir uygulamadır.
Tanım olarak bu törenler, bir gencin çocukluğunu geride bırakıp,
yetişkin sorumluluklarını yaşayan bir erkek olduğu anı belirler.
Bir başka deyişle genç erkek, çocuk yaşamında ölerek, yetişkin bir
erkek olarak yeniden doğar.
Pagan düşüncenin olmazsa olmazlarından biri olan "birey
olma", yetişkin olarak topluma katılma, bu erginlenme törenleri
ile sağlanmakta ve erkekler topluma "çocuk'• olarak değil, yetişkin
bir birey olarak kazandırılmaktaydı.
Günümüz toplumlarında ise "erginlenme"nin artık unutulmuş
olması, çocuk kalan bireylerin, gerek kişiliksiz ve kolay yönetilebilir
tutumları, gerekse de tüketim kalıplarıyla bu küresel kapitalist
düzen için onları bulunmaz bireyler haline getirmektedir.
Mircea El iade, "Modern yaşantımızın en önemli özelliklerinden
birinin erginlenmenin ortadan kalkmış olduğu fikri sıkça söylenmektedir.
Geleneksel toplumlarda büyük öneme sahip olan
erginlenme, günümüz Batı toplumlarında artık yoktur" demektedir.
Joseph Campbell (1993) ise, çok açık ve doğru olarak, sadece
crginlenmenin değil, mitolojik ve ayİnsel formların da yokluğu
üzerinde durur:
"İnsan ruhuna, onu geri çekmeye çabalayan belirli insan Eantezilerinin
tersine, ileri götüren simgeleri sağlamak, her zaman ıni-
53
Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
toloji ve ayinin başlıca işlevi olmuştur. Doğrusu, aramızdaki oldukça
yüksek nevrotiklik oranı, böylesine etkili bir ruhsal yardımcının
çöküşünden kaynaklanıyor olabilir. Çocııkluğuınuzun
arındırılmamış imgelerine takıntılıyız ve bu yüzden de yetişkinli
ğimizin gerekli geçişlerine karşı ilgisiz kalıyoruz."
Campbell (1993) erginlenmeyi ise şöyle anlatır:
"Yani insan, bir rnitosla özdeşleşerek, gerçekten fiziksel olarak
ritlerin sağladığı gözle görülür rol ve biçiınlerle mitolojik formlarm
ifadelerine katılarak ve bu ritlerin toplumun formu da desteklernesiyle,
yetişkin roliine bağlanır. Özellikle ruhun eneıjisinin bebeklikteki
ilkel bağlarnından bireysel kaba zevk ve iktidar hedeflerine
yönelirken, erginlenme ritlerinin, bunları toplumsal görev sistemi
içinde yeniden örgütleyip dayattığını ve bireyin böylece grubun
güvenilir bir iiyesi haline geldiğini söyleyebiliriz. Zevk, güç ve
görev: bunlar ilkel toplwnların doğal düzeydeki bütün deneyimlerinin
çcrçevesidirlcr. Bu toplıınısal yapıda ilk ikisi sonucuya tabiidir
ve bıı da mitolojik olarak dcsteklenip ritüel olarak dayatılır.
Ritüel canlı nıitolojidir ve etkisi erkekleri melek yapmaktır. Çünkü
arkaik erkek, çağdaş bireysel anlamda erkek değildir, topluınsal anlamda
belirlenıniş arketipin yeniden hayat bulmasıdır. Bu tanrılaş
tıı-manın etkili olması da, görıniiş olduğumuz gibi, acımasız
büyiisel sanat etkisiyle, erginlenme ritüelinde gerçekleşir."
Campbell'a (1993) göre de, günlük yaşamda sorumluluk alınaktan
kaçınınasın, birey olamamasının kökeninde bu vardır. Bu
süreç, sonunda psikanalistin ellerinde biter.
"Bilinçdışı d üşte, gün ışığında ya da deliliktc, akla doğru her
türden sis, acayip yaratıklar, korkular ve ürkütücü imgeler gönderir;
çiinkii insan krallığı, bilinç dediğimiz şıı görece küçük barına
ğın zcınini altında beklenmedik AMeddin mağaralarına inmektedir.
Orada yalnız mücevherler değil, tehlikeli cinler, yaşarrılarımıza katroayı
düşünınediğirniz ya da buna cesaret edemediğimiz uygunsuz
ya da karşı koyulan psikolojik güçler de vardır. Ve bunlar şüphe
çekmeden kalabilir ya da, diğer yandan rastgele bir sözcük, bir
manzaranın kokusu, bir bardak çayın tadı, ya da bir bakış, sihirli
________ •_Pa__,g'--anizm Ne Demektir?
bir kaynağa dakunabilir ve ardından da beyninde tehlikeli haberciler
belirir. Bunlar da tehlikelidir, çünkü, kendirrıizin ve ailemizin
çevresine ördüğümüz güvenlik ağını tehdit ederler. Kıırduğumıız
ve içinde yaşadığımız dünyanın ve içindeki bizlerin yıkımı; fakat o
zaman daha cesur, dürüst, geniş ve eksiksiz bir insan yaşaınının
olağaniistü yeniden inşası - yani içimizde taşıdığımız mitolojik
dünyadan gelen rahatsız edici gece ziyaretçilerinin cazibesi vaadi
ve dehşcti söz konusu olur."
Campbell buradan bu sembolleri kullanmamız gerektiğini ve
aslında bu sernbollerden yararlanmayı da psikanalizin öğrettiğini
söyler. Campbell' e göre, eski erginlenmelerin bilge kişisinin yerini,
bu kez psikanalist almıştır.
Erginlenmeye daha derin bakarsak, aslında insanlık tarihinin de
önemli ipuçlarını görürüz.
Erginlenme, Batı dillerindeki "Initiation" sözcüğünün Türkçedeki
karşılığı olarak kullanılan sözcüktür. İnisiyasyon/Initiation
sözcüğü Latince initiare = ba§lamak sözcüğünden gelmektedir. Bu
sözcük ise yürümek, gitmek anlamına gelen ire fiili ve içerisine anlarnını
katan İn takısı ile alakalıdır. Aslında Er kökünden gelen erginlenme
sözcüğü bu kavramı çok daha iyi ifade edebilmektedir.
Geni§ bir anlamda, erginlenme, geçiş ritlerinden biridir. İnsan
hayatında ritüel ve törenlerle kutlanan bu geçişler kısaca, doğun1,
erginlenme, cinselliğin sona ermesi ve ölüm' dür. Bunların her birine
ait riitler oluşturulrnuştur. Erginlenme de bunlardan biri olarak
bir "alt-durum"dan bir "üst-durum"a geçrnektir. Bu aynı
zamanda bir üst psikolojik düzeye de geçme anlamına gelmekte,
yani olgunluğa geçiş olmaktadır. Bu bir başka deyişle, artık diğer
yetişkinlerle aynı seviyede ilişki kurmak olarak da yorumlanabilir.
Erginlenmenin erkek çocukta, anne ile qit seviyede olmayan
ilişkisini kesrnek olduğu da kesindir. Çocuk bu ilişkiyi tamamen
kesecek ve belki de bir erişkin birey olarak bu ilişkiyi e§it seviyelerde
yeniden kuracaktır.
En eski kabilelerden bu yana evrensel bir uygulaına olarak,
erkek geçiş törenlerine yani erginlenme törenlerine rastlamaktayız.
Kızlar için de geçi§ törenlerinin var olduğu toplumlar vardır.
55
Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
Erkek geçiş törenlerinin genel karakteri, bir ölüm ve yeniden
doğum deneyimi yaşatmasıdır. Bu, adayın annesinin rahminden
çıkmış bir çocuk olarak ölmesi ve o ölüler ülkesinde yeniden doğ
ması anlamına gelmekteydi. Genelde bu "doğum" bir erkek tarafından
yardım edilerek sağlanırdı. Bazı toplumlarda, bu yeniden
doğumu takip eden aşamada, sadece erkeklerin bildiği bir kutsal
sözcüğün de verildiğine de rastlanmaktaydı. Bu sözcük genelde fallus
ile sembolize edilen Tanrı'nın adı idi. Bunun yanı sıra birçok
örnekte gördüğümüz üzere yeni crginlenmiş gcnce kabilenin ya
da o toplumun "kökeni" hakkında "sırlar" verilir ve böylece bu kutsal
bağ "pekiştirilirdi". Daha sonra bu "geçiş", çqitli törenlerle kutlanmaktaydı.
Bir fikir vermesi için Frazer'ın (1992) erginlenme
törenlerine verdiği örneklere bakabiliriz.
James G. Frazer'ın Altın Dal adlı kitabında geçen erginlenme
örnekleri:
1854-1914 yılları arasında yaşamış olan Frazer, Altın Dal isimli
kitabında, ilkel toplumlar üzerinde çağının en düzgün derlemelerinden
birini yapmış ve birçok bilginin bu konuya eğilmesine olanak
sağlamıştır. Ancak, yaşadığı çağ itibarı ile bazı görüşlerinin artık
geçerliliğini yitirdiği de kesindir.
Aynı şekilde, Frazer erginlenmenin "özünün, delikanlının ruhunun
kendi tatemine aktarılınak üzere bedeninden çıkarılmasında
bulunduğunu" söylemiştir. Günümüzde bu görüş kabul
edilmesc de, Frazer'in verdiği örnekler incelenmeye değerdir.
Şimdi bu örneklere bakmakta fayda vardır:
"Ce ram 'ın batısında, erginlik çağına gelmiş olan oğlan çocukları
Kakian birliğine kabul edilirler. Çağcıl yazarlar, bu birliğe öncellikle
yabancı egemenliğine direnmek için kurulınuş bir politik cemiyet
olarak bakarlar hep. [. .. 1 Aslında cemiyet, çok yaygın bir ilkel
kurumdan başka bir şey değildir, baş amacı da genç erkeklerin erginlcnrnesidir.
[. .. 1 Kıkian evi, dikdörtgen şeklinde, orman ın derinliklerinde,
en koyu gölgeli ağaçların altında kurıılrnuş bir ağaç
sundurmadır, içeride ne olup bittiği görülemeyecek kadar as ışık
alacak şekilde yapılmıştır. Her köyün böyle bir evi vardır. Ergin/e-
• Paganizm Ne Demektir?
necek erkek çocuklar buraya ana babalarının ve yakınlarımn eşli
ğinde gözleri bağlı olarak getirilir. Her çocuğu ellerinden tutmuş
iki adam getirir, bunlar çocuğun kirvesi olarak iş görür, erginlenme
süresince ona göz kulak olurlar. Herkes sundurmanm önünde toplanınca,
başrahip yüksek sesle şeytaniara seslenir. Bunun hemen
arkasından sundurmadan korkunç bir gürleme duyulur. Arkadaki
kapıdan yapıya gizlice girmiş adamların bambu borıılarla çıkardığı
sestir bu; fakat kadınlar ve çocuklar bunu şeytanların çıkardığını
sanır ve dehşete düşerler. Her çocuk smırı geçip gözden kaybolur
kaybolmaz, kiit bir kesme sesi duyulur, korkunç bir çığlık çınlatır
ortalığı, ucundan kan damlayan bir kılıç ya da mızrak sıındurmanm
tavanından dışarı fırlar. Bu, çocuğun başınm kesildiğinin ve şeytanın
onu öteki dünyaya götürdüğiinün işaretidir, orada onu yeniden
doğuracak ve değiştirecektir. Bunun için de, kanlı kılıcm göriilmesiyle
birlikte analar ağlayıp sızlar, şeytarım çocuklarını öldürdüğünü
söyleyerek bağırır/ar. Bazı yerlerde, çocuklarm, bir timsah ağzı ya
da devekuşu gagası şeklinde yapılrnış bir açıklıktan içeri itildiği gö
rülebilir, o zaınan şeytanların çocukları yuttuğu söylenir. Çocuklar
sundurınanm içinde beş ya da dokuz gün kalırlar. Karanlıkta otururken,
bambu boruların kulakları sağır edici seslerini, zaınan
zaman da tiifek patlaınalarını, kılıç şakırtılarmı duyarlar. Her gün
yıkanırlar, yüzlerine ve bedenlerine, şeytan tarafında yutıılmuş izleniıni
vernıek için sarı bir boya sürüliir. Her çocuk Kakian evinde
kalışı süresince göğsüne ya da koluna dikenlerle dövnıe yaptırır.
Delikanlıların, uyumadıkları zaınanlarda bir tck akslarmı bile kı
pırdatmaksızın çömelmiş duruında oturmaları gerekir. Bir sıra halinde
bağdaş kurınuş, ellerini ileriye doğru uzatmış otururlarken,
şef borazanmı alır ve her delikanimm ellerine koyarak ruhların scsine
benzeyen garip tonlarda borunun içinden konuşur. Kakian cemiyetinin
kurallaı-ma uymaları, Kakian evinde neler olup bittiğini
asla kimseye açmamaları konusunda delikanlıları ııyarır, yoksa öleceklerini
söyler. Rahipler adaylara ayrıca kan akrabalarına iyi davranmalarını
da söyler, kabilenin gelenekleri ve gizleri öğretilir
onlara. [. .. ] adayların muhafızları ya da kirvclcri olarak çalışan
adaınlar, bir iki gün içinde neşeli haberler/c köye dönerler; şeytan-
Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
lar, rahiplerin araya girmesi ile, yalvarrnasıyla, delikanlıları yeniden
yaşama döndürmüştür. [. . . ] Her delikanlı Kakian evinden ayrılmadan
önce, papazdan iki ucu horoz ya da devekuşu tüyleriyle süslenmiş
bir sapa alır. Bu sapaların çocuklara yeniden yaşama
döndürüldükleri sırada şeytan tarafindan verildiği varsayılır, delikanlının
ruhlar ülkesinde bulunduğunun bir işaretidir. [. .. }Bu erginlenme
ayinlerinden sonra, delikanlılar erkek olınuş sayılır ve
evlenebilirler; bundan önce evlenmeleriyse bir skandaldtr. "
Bu bize ilginç bir erginlenme törenini anlatmaktadır. Delikanlıların
yaşadıkları ile tam bir erginlenme töreni olan bu törende işin
içine şeytanlar da karışmaktadır. Ancak erginlenme törenlerinin en
önemli öğeleri olarak kabilenin sırlarının verilmesi, ellerine öte
dünyadan bir armağan almaları ve sırların saklanması konusunda
uyarılmaları bu törende yer almaktadır. Kakian evinde geçirilen bu
süreç, öte aleme gitmeyi, dolayısıyla da bir ölüm deneyimini kapsamaktadır.
"New South Wales'deki Avustralya'lı bazı kabilcler arasında,
delikanlılar erginlenirken, Thuremlin admda bir varlığm, her delikanlıyı
uzak bir yere götürdüğü, onu öldürdüğü, bazan da kestiği,
bundan sonra onu yeniden yaşama döndürdüğü ve bir dişini söktüğü
düşünülür. Queensland'ın bir bölümünde, erginlennıe tö
renlerinde sallanan boğaböğürtenin çıkardığı sesin, biiyücülerin
çocukları yutarken ve sonra da onları birer delikanlı olarak yeniden
yaşama döndürürken çıkardığı gürültü olduğu söylenir. Upper
Darling R..iver'dan Ualaroi'ler, birçocuğıın, kendisini önce öldiiren,
sonra da bir erkek olarak yeniden yaşama döndüren bir hayaletle
karşılaştığını söylerler."
Bu ilginç örneklerden görüldüğü gibi, erginlenınenin, "ruhsal
bir varlık" tarafından yapılması rastlanabilecek bir olaydır. Bu crginlenme
törenlerine ruhsal bir anlam katılınası hatta, -bizim gö
rüşümüzce- atalar ile de bir ilişki kurulması anlamına gelebilmektedir.
Böylece bu eylem bir bakıma kutsallaştırılmış ve kutsal bir
alana da taşınrnış oluyordu. Aynı şekilde doğum öncesine de atıfta
bulunabiliriz.
• Paganizm Ne D�_m_ekt ir7. ____ _
Ba§ka örneklere de bakarsak:
"Bu yeniden dirilişin, erginlenme ayinlerinde aşağıda vereceğimiz
törenle tenısil edildiği görülüyor. Tel tel ağaç kabuğu lifleri
içine gizlenıniş bir yaşlı adam, mezarın içine uzanır, sopalarla ve
toprakla hafifçe örtülür ve buraya olabildiğince doğal toprak görü
nünıü verilir, kazılmış olan toprak oradan uzaklaştırılır. Göınülmiiş
olan adanı elinde bir çalı parçası tutar; topraktan çıkmış gibidir
bu çalı, bu göriiniiınü daha da giiçlendirınek için yere başka çalılar
da sokulıır. Daha sonra adaylar mezarın kenarına getirilir ve içine
yalnızca göınülen adamın aile adının ve lifli ağaç için kullanılan
sözcüklerin geçtiği bir şarkı söylenir. Şarkı söylenirken, gömülü
adaının elinde tuttuğu çalı yavaş yavaş kıınıldamaya, sonra da hareket
etmeye başlar, en sonunda adamın kendisi mezardan çıkar.
Buna benzer bir biçimde, erginlenme törenlerinde, Fiji delikanlı
larına, bedenleri güya kesilıniş, kana bulanmış, bağırsakları dışarı
firlamış, görünüşte ölü bir sıra erkek gösterilir. Fakat rahibin bir
bağırtısı üzerine ölü takliti yapan adamlar ayağa fırlar ve üzerlerine
süriilnıiiş olan doınıız kanını ve bağırsakları temizlemek üzere
nehre doğru koşarlar."
Burada da ilginç bir adet, ritüelin erginle§ecek gençler değil
fakat daha ya§lı olanlar tarafından uygulanmasıdır. Tabii bunu geç
mi§ zamanlarda olan bir eylemin gcrçeklqtirilmesi olarak dü§ü
nebiliriz, ancak bu olay gençlere "gösterilmi§tir."
Erginlenmeye farklı bakı§lar:
Erginlenme törenleri yukarıda anlatılanlar gibi yapılmakla birlikte,
zamana ve yere bağlı olarak farklı uygulamalar gözükebilir.
Adayın kar§ıla§tığı tchlikeler, ölüm deneyimleri farklı olabilir, hazırlanması
farklı olabilir. Hatta, sonunda sözcük verilip verilmemesi,
bu törenden sonra "kutsal fahi§e " ile birle§me ya§anıp ya§an
ınaması da farklı töreniere bağlıdır.
Erginlenme törenleri daha çok erkekler için yapıldığından, üyeleri
erkek olan topluluklarda da uygulanır olm u§. Ancak bu uygulamanın
gerçek aınacından sapması belli bir dejenerasyonu da
59
( ,( ) Paganizm - Kadim Bilgeliğe Giriş
beraberinde getirmişti.
Erginlenme hakkında süregelen tartışmalarda, Reed (1995) çok
daha farklı yaklaşmaktadır:
"Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki, ilkel insanların
kuttörenleri, yalnızca bir nedenle, çocuğun ergin yaşa gelmesi dolayısıyla
yapılıyor değildi. [. .. ] Bu olay bazı durumlarda, 'erkekliğe
geçiş' kimi zamansa 'cinsel etkinlik ve evliliğe başlangıç' olarak amlmaktadır.
Ancak konuyu daha derinlemesine incelersek, bu törenlerin
sözü edilen cinsel etkinlik ya da evlilikle pek fazla bir ilgisi
olmadığını görürüz. [. .. J Erginlcnme, bireyleri birbiriyle evlenebilen
iki tarafın erkekleri arasında yapılan bir karşılıklı törendi. İki
tarafın yaşlı erkekleri, bu töreni oluştııran işlemlerin yerine getirilmesinden
sorumluydu; gençlere ne yapacaklarını anlatır, acılı iş
kenccler ya da 'dayanıklılık sınavları' sırasında delikanlıyı gözetir,
öykünme sanatlarım sergiler ve başka gösterileri yaparken onlara
yol göstericilik ederlerdi. Sonunda genç yeni edindiği erkekliği kanıtlayan
gerekli 'işaretler 'i bedeninde taşıyarak ateşten gömleğin
içinden çıkardı. Bu işaretler arasında en evrensel olanı sünnettir.
Dernek ki 'erginlenme' diye am lan geçiş töreni, başlangıçta, bir delikanlınm
çocukluktan yetişkinliğe geçişinin simgesi değildi. Bir '
hayvanlar ' topluluğunun, insan olmalarınedeniyle öldürülme ya
da yenn1e tehlikesinden uzak birer insan haline geçmelerini simgelemekteydi.
Bazı bölgelerde tck bir insanoğlunun kurban edilmesi,
bu geçişle yamyamlık arasında bir bağ bulunduğunu
belirtmektedir."
Reed'in bu görüşü çok marjinal olmakla birlikte bir genel hatanın
da tekrarıdır. Burada çocukluktan çıkış yerine hayvanlıktan
çıkışın kutlandığının görülmesi ya da yamyamlık ile ilişkilendirilmesi,
aslında birebir olmayan kaynaklara ve erginlenme sembolizminin
yanlış anlaşılınasına dayanmaktadır. Burada birebir olmayan
kaynak derken On dokuzuncu yüzyıl antropologlarının taraflı aktarımları
kastedilmektedir.
Özellikle, delikanlının erginlemneden önce bir birey olmadan
hayvan olarak sembolize edilmesi ve erginlenme sırasında bir hay-
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder