30 Eylül 2016 Cuma

Batlamyus - Ptolemy Cosmography

GİRİŞ: Cladius Ptolemaeus İskenderiyeli Yunan gökbilimci, matematikçi ve coğrafyacıdır. Yaklaşık olarak 85 ile 165 yılları arasında yaşadığı kabul edilir. İki önemli yapıtın yazarıdır: Almagest ve Coğrafya. Bu yapıtlar Avrupa’nın orta çağın karanlığını Arapça çevirileri ile aşabilmişlerdir. Almagest adlı yapıtında Dünya merkezli bir Güneş Sistemi modeli önerilir. Bu model Kopernik’in Güneş merkezli modeline dek Batı ve İslam dünyalarında geçerli model olarak kabul edilmiştir. Geç İskenderiye Dönemi’nde yaşamış ünlü bilim adamlarından biridir. Bu bilim adamının bilime önemli katkılarından biri de geometride sık kullanılan Ptolemy teoremidir. Bu projede bu teoremi ve uygulamalarını ele aldık. AMAÇ: Bu projede amacımız Ptolemy Teoreminden yola çıkarak kirişler dörtgeninde orijinal bağıntılar elde etmektir. Ayrıca Ptolemy Teoreminden hareketle bir çembere içten ya da dıştan teğet olan dört çemberin aralarındaki teğetlerinin uzunlukları arasında çok sade bir bağıntının olduğunu göstermek ve bunu ispat etmek, bulduğumuz formüllerin uygulamasını The Geometer’s Sketchpad 5 programında göstermektir. YÖNTEM: Ptolemy teoremi ile ilgili çalışma yaparken bilgisayar ortamını matematiksel ispat için bir laboratuvar gibi kullandık. Bulduğumuz 10 teoremin her birini ispat etmeden önce The Geometer’s Sketchpad 5 programında çizimini yapıp formülün çalışıp çalışmadığını deneysel olarak ortaya koyduk. Başarılı olduğumuz ifadeleri bir teorem kabul ederek ispatımızı gerçekleştirdik. Bunun yanında kendimizden emin yola çıktığımız halde yaptığımız programda başarısız olan iddialarımızdan vazgeçtik. [5] numaralı referansımızda belirtilen altı farklı genellemeden yola çıkarak bilgisayar ortamında öngördüğümüz eşitlikleri denedik ve bu eşitlikleri ispatladık. İspatlarımızı yaparken lise düzeyinde gördüğümüz bilinen Kosinüs, Pisagor ve Ptolemy teoremlerini kullandık. Bu teoremlere ek olarak Varignon Teoremini de kullandık. Raporumuzdaki tüm çizim ve grafikleri Microsoft Visio 2010 programıyla çizdik. 4 Ptolemy (Batlamyus) Teoremi : Bir ABCD dörtgeni ancak ve ancak AB CD AD BC AC BD      olduğunda kirişler dörtgenidir. İspat: [BD] üzerinde m DCA m EBC ( ) ( )  olacak şekilde bir E noktası alırsak m DAC m DBC ( ) ( )  ( yay eşitliği olduğundan ) ADC BEC olur. AD AC DC AC BE AD BC BE BC EC = = =    (1) Ayrıca ABC DEC AB AC BC AC DE AB DC DE DC EC = = =    (2) (1) ve (2) eşitlikleri kullanılarak AC BE DE AD BC AB DC        = AC BD AD BC AB DC     = bulunur. Ptolemy Teoreminin Karşıtı: Bir dışbükey (konveks) dörtgende, karşılıklı kenarların çarpımlarının toplamı, köşegenlerin çarpımına eşit ise, bu dörtgen bir kirişler dörtgenidir. İspat: ABCD dörtgeninde, AB CD AD BC AC BD      Bu bağıntıyı sağlayan bir dörtgenin kirişler dörtgeni olmadığını kabul edelim. Bu durumda m ADE m BDC ( ) ( )  ve m DAE m DBC ( ) ( )  eşitliklerini sağlayacak biçimde alınan E noktası için, (A.A) benzerlik teoremi gereğince, DAE DBC olur ve buradan, D C A B Şekil 2 E D C A B Şekil 1 D C A B E Şekil 3 5 DA AE DE DB BC DC = = (3) ; diğer taraftan DA DE DB DC = ve m ADB m EDC ( ) ( )  olduğundan (K.A.K) benzerlik teoremi gereğince, ADB EDC ‘dir. Buradan da DB AB DC EC = (4) elde edilir. (3) ve (4) ‘ten AB CD AD BC AC BD      dir. Dolayısıyla , AE EC AC   olur. Yani E noktası AC üzerindedir. Bu nedenle; m DAC m DBC ( ) ( )  olur. DC doğru parçasını gören eş açıların köşeleri oldukları için de A, B noktaları D ve C’den geçen bir çember yayı üzerinde bulunur. Öyleyse, AB CD AD BC AC BD      bağıntısını sağlayan bir dışbükey dörtgen, kirişler dörtgenidir. Teorem 1: ABCD kirişler dörtgeni ve O çemberin merkezi; P,Q,R ve S sırasıyla merkezden AB, BC, CD ve DA kenarlarına indirilen dikme ayakları olsun. O noktası ABCD dörtgeninin iç kısmında kalsın. Buna göre ; AB CD BC AD 4 ( )         OP OR OQ OS olur. İspat: ABCD kirişler dörtgeni olduğundan AB CD AD BC AC BD      olur. P, Q, R ve S, ABCD dörtgeninin dikme ayakları ( [AB], [BC], [CD] ve [AD] kirişlerinin orta noktaları) olduğundan PQRS bir paralelkenardır. Bu durumda PS QR ve QP RS 2 2 BD CA     (Varignon teoreminin ispatı Teorem 4 ten sonra verilmiştir. Sayfa 13 e bakınız.) m OPA m OSA ( ) ( ) 180   ve m OQC m CRO ( ) ( ) 180   olduğundan APOS ve CQOR dörtgenleri kirişler dörtgenidir. APOS ve CQOR dörtgenleri kirişler dörtgeni olduğundan; D C B Şekil 4 A S P O Q R 6 m QOR m POS ( ) ( ) 180   dir. [PS] kenarının diğer tarafından OQR KPS  olacak şekilde bir K noktası alalım. m RQP m QPS m OQP m QPK ( ) ( ) ( ) ( ) 180    = öyleyse QOKP paralelkenardır. Benzer şekilde OKSR paralelkenardır. Açıkça görülüyor ki QP OK RS   dir. m PKS m POS ( ) ( ) 180  = olduğundan POSK dörtgeni bir kirişler dörtgenidir. POSK kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak PK OS SK OP OK PS      OQ OS OR OP PQ PS      2 2 CA BD   , 4 ( )       OQ OS OR OP CA BD ABCD kirişler dörtgenine Ptolemy teoremini tekrar uygularsak, 4 ( ) ( )         OQ OS OR OP AB CD BC DA Bu ifade teoremin ispatının bittiğini gösterir. Teorem 2: ABCD kirişler dörtgeni , O çemberin merkezi P,Q,R ve S sırasıyla merkezden AB, BC, CD ve DA kenarlarına indirilen dikme ayakları olsun. , , , , , , , AB a BC b CD c DA d OP p OQ q OR r OS s         ise, a c p r b d s q      ve c a p r b d s q      olur. İspat: Çemberin merkezi O, ABCD dörtgeninin içinde olsun PQRS’nin paralelkenar olduğunu biliyoruz. 2 AC PQ RS m    2 BD RQ PS n    olsun. D C B Şekil 5 A S P O Q R K D C B A S P Q R O n s r m p q Şekil 6 7 Ayrıca OP AB ve OS AD          dir. Dolayısıyla OPAS dörtgeni kirişler dörtgenidir. O merkezli çemberin yarıçapı R olsun. Ptolemy teoreminden 2 2 a d      s p n R (1) Benzer şekilde OSDR, ORCQ, OQBP kirişler dörtgenlerinde Ptolemy teoremini uygularsak 2 2 c d      s r m R (2) 2 2 c b      q r n R (3) 2 2 a b      q p m R (4) eşitliklerini elde ederiz. (1) ve (2) , (3) ve (4) eşitliklerini taraf tarafa toplarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 a d c d c b a b                    s p s r n R m R q r q p ( ) ( ) ( ) ( ) 2 2 2 2 a c d a c b s p r q r p            ( ) ( ) ( ) ( ) 2 2 a c b d s q p r        ( ) ( ) ( ) ( ) a c s q p r b d        a c p r b d s q      elde edilir. Aynı şekilde (1) ve (4) , (2) ve (3) eşitliklerini taraf tarafa toplarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 a d a b c d c b                    s p q p n R m R s r q r ( ) ( ) ( ) ( ) 2 2 2 2 b d a b d c p s q r p s            ( ) ( ) ( ) ( ) 2 2 b d c a p r s q        ( ) ( ) ( ) ( ) p r d b s q c a        c a p r b d s q      elde edilir ve ispat biter. 8 Teorem 3: ABCD kirişler dörtgeni O çemberin merkezi; P, Q, R, S sırasıyla merkezden AB, BC, CD ve DA kenarlarına indirilen dikme ayakları olsun. , , , , , , , AB a BC b CD c DA d OP p OQ q OR r OS s         dir. a) O merkezi kirişler dörtgeninin iç bölgesinde kalıyorsa 1 2 q r s p p q r s a d b c a b c d               . b) O merkezi kirişler dörtgeninin dış bölgesinde ise 1 2 q r s p p q r s a d b c a b c d               . İspat: a) O merkezi kirişler dörtgenin iç bölgesinde kalıyorsa; Şekilde de görüldüğü gibi OP AB    ve OS AD    olduğundan APOS dörtgeni kirişler dörtgenidir. Aynı şekilde PBQO, QCRO, SDRO dörtgenleri kirişler dörtgenidir. sin ( ) sin( ) sin( ) sin( ) sin       m ABC CDA ROS QOP B  sin ( ) sin( ) sin( ) sin( ) sin       m BCD BAD POS QOR C  Diğer taraftan A ABCD A BCA A ACD A ABD A CBD ( ) ( ) ( ) ( ) ( )     1 1 1 1 sin sin sin sin 2 2 2 2                 a b B c d D a d A b c C 1 1 sin ( ) sin ( ) 2 2             B a b c d C a d b c sin sin B a d b c C a b c d        (1) bulunur. ABCD dörtgenindeki ABC ve BCD üçgenlerine sinüs teoremini uygularsak 2 sin sin AC BD R B C   olduğu açıktır. Bu iki eşitlikten ; sin sin sin sin AC BD AC B B C C BD    (2) elde edilir. D C B Şekil 7 A S P O Q R 9 (1) ve (2) eşitlikleri kullanılarak ; sin sin B a d b c AC C a b c d BD         elde edilir. Ayrıca; ( ) ( ) 2 A ABCD  A PQRS     A OPQ A OQR A ORS A OSP ( ) ( ) ( ) ( )   1 1 sin 2 2       B a b c d 1 1 1 1 sin sin sin sin 2 2 2 2                 B p q C q r D r s A s p 1 1 1 1 sin sin sin sin 2 2 2 2                 B p q C q r B r s C s p     1 1 sin sin 2 2             B p q r s C q r s p     1 1 sin sin 2 2 2 a b c d B p q r s C q r s p                          sin 2 sin 2 B a d b c q r s p C a b c d p q r s a b c d                   2 2                          q r s p a b c d a d b c a b c d p q r s a d b c            2                          q r s p a b c d p q r s a d b c a d b c a b c d              1 2 q r s p p q r s a d b c a b c d               b) O merkezi kirişler dörtgeninin dış bölgesinde kalıyorsa; A S O B C D P Q R m n s p q r Şekil 8 10 A ABCD A ABC A ACD A ABD A BCD       ( ) ( ) ( ) ( ) ABC , ACD , ABD ve BCD üçgenlerine sinüs teoremini uygularsak 1 1 1 1 sin sin sin sin sin 2 2 2 2 sin B a d b c a b B c d D a d A b c C C a b c d                            ( ) ( ) ( ) ( ) 2 A ABCD      A PQRS A OPQ A OQR A OSP A ORS   1 1 1 1 1 1 sin sin sin sin( ) sin( ) 2 2 2 2 2 2                   B a b c d B p q C q r POS p s SOR s r   1 1 1 1 1 1 sin sin sin sin sin 2 2 2 2 2 2                   B a b c d B p q C q r A p s D s r   1 1 1 1 1 1 sin sin sin sin sin 2 2 2 2 2 2                    B a b c d B p q C q r C p s B s r       1 1 sin sin 2 2 2 a b c d B p q s r C q r s p                           sin 2 sin 2 B a d c b q r s p C a b c d p q r s a b c d                     2 2                          q r s p a b c d a d b c a b c d p q r s a d b c            2                          q r s p a b c d p q r s a d b c a d b c a b c d              1 2 q r s p p q r s a d b c a b c d               bulunur. Teorem 4: ABCD kirişler dörtgeni ve O çemberin merkezi olmak üzere AC ve BD nin kesim noktası P olsun. O1 ,O2 ,O3 ve O4 sırasıyla ABP , BCP ,CDP ve DAP üçgenlerinin çevrel çemberlerinin merkezi R1 , R2 , R3 ve R4 sırasıyla bu çemberlerin yarıçapları olsun. O dan AB ye ; BC ye ; CD ye ; DA ya indirilen dikmelerin ayakları sırasıyla K,L,M ve N olsun. a) R R R R OO OO OO OO 1 2 3 4 1 2 3 4        b) R R R R O O O O O O O O OO OO OO OO 1 3 2 4 1 2 1 4 2 3 3 4 1 3 2 4            11 İspat: A B C D P O1 O O3 O4 O2 Şekil 9 a) O O BD 1 2    ve O O BD 3 4    olduğundan OO1 2  // OO3 4  ve O O AC 2 3   ve O O AC 1 4   olduğundan O O2 3  // OO1 4  böylece O O O O 1 2 3 4 ‘ün bir paralel kenar olduğunu gördük. 180 ( ) ( ) ( ) ( )     m ABC m CDA m BAP m BCA  OO AB 1    ve OO BC 2    olduğundan OKBL bir kirişler dörtgenindir. OO AD 4    ve OO CD 3    olduğundan OMDN bir kirişler dörtgenindir. ABCD bir kirişler dörtgeni olduğundan m ABC m CDA ( ) ( ) 180   1 2 3 4 m O OO m O OO ( ) ( ) 180   ABP üçgeninde 2 1 m BAP m O O P ( ) ( )  BCP üçgeninde 1 2 m BCP m O O P ( ) ( )  m ABC m BAP m BCP m O O P m O O P m O PO ( ) 180 ( ) ( ) 180 ( ) ( ) ( )           2 1 1 2 1 2  Benzer şekilde 2 3 m BCD m O PO ( ) ( )  12 3 4 m CDA m O PO ( ) ( )  1 4 m DAB m O PO ( ) ( )  olduğunu buluruz.. 3 4 sin( ) sin( ) sin( ) O OO ABC CDA   O noktası O O O O 1 2 3 4 paralelkenarının içindedir. Dolayısıyla 1 2 3 4 1 2 4 3 1 2 3 4 1 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) 2 A O PO A O PO A O OO A O OO A O O O O       1 2 3 4 1 2 3 4    1 1 sin( ) sin( ) 2 2            ABC PO PO PO PO CDA OO OO OO OO PO PO PO PO OO OO OO OO 1 2 3 4 1 2 3 4        R R R R OO OO OO OO 1 2 3 4 1 2 3 4        bulunur. b) İspatın a kısmında 2 3 m BCD m O PO ( ) ( )  ve 1 4 m DAB m O PO ( ) ( )  olarak bulmuştuk. Buradan 2 1 3 4 m BCD m DAB m O PO m O PO ( ) ( ) ( ) ( ) 180     OO1 4 ’ün diğer tarafında bir P noktası alalım. O P O O PO 1 2 3 4   olacak şekilde , 3 2 2 1 2 2 1 1 4 1 m O O O m O O O m PO O m O O P ( ) ( ) ( ) ( ) 180      olduğundan O O P P 2 1  bir paralelkenardır. 2 3 3 4 3 3 4 4 1 4 m O O O m O O O m PO O m O O P ( ) ( ) ( ) ( ) 180      olduğundan O O P P 3 4  bir paralelkenardır. O P O P 1 2   , P O PO 4 3   ve O O P P O O 1 2 3 4    1 4 1 4 m O P O m O PO ( ) ( ) 180     olduğundan O P O P 1 4  kirişler dörtgenidir. O P O P 1 4  dörtgenine Ptolemy teoremi uygularsak, O P O P O P O P O O O O 1 4 1 4 1 2 1 4        R R R R O O O O 1 3 4 2 1 2 1 4    (1) OO1 4  ün diğer tarafından O noktası alalım. O O O O OO 1 4 2 3   olacak şekilde aynı yöntemi kullanarak OO OO OO OO O O O O 1 3 2 4 1 2 1 4      (2) 13 (1) ve (2) yi kullanarak R R R R O O O O O O O O OO OO OO OO 1 3 2 4 1 2 1 4 2 3 3 4 1 3 2 4            bulunur. Varignon Teoremi: D C B Şekil 10 A S P Q R Bir dörtgenin kenarlarının orta noktaları bir paralelkenar belirtir ve bu paralelkenarın kenarları köşegenlere paraleldir. İspat: ABCD dörtgenimizin [AB],[BC],[CD] ve [DA] kenarlarının orta noktaları sırasıyla P, Q, R ve S olsun. P ve S orta noktalar olduğundan ABD üçgeninde [PS] orta tabandır. Benzer şekilde [PQ],[QR] ve [RS]’nin de orta taban olduğunu buluruz. Orta tabanlar ilgili tabanlara paralel olacağından PQRS dörtgeni bir paralel kenardır. Varignon Teoremi sadece dışbükey dörtgenler için değil, tüm dörtgenler için geçerlidir. Dörtgenin içbükey, çapraz ya da aykırı olması önermenin doğruluğunu bozmaz. Dışbükeye yapılan kanıtın işlemleri aynen uygulanırsa bu görülür. Aşağıdaki şekilleri inceleyeniz. 14 A B C R D S P Q Şekil 11 A B C D K N L M Şekil 12 15 [5] numaralı referansımızda belirtilen altı farklı genellemeden yola çıkarak bilgisayar ortamında eşitlikleri denedik ve bu eşitlikleri ispatladık. Altı farklı durum için elde ettiğimiz teoremlerimiz aşağıdadır. 16 Teorem 5: O merkezli çemberin içine 1 2 3 4 O O O O , , , merkezli çemberler içten teğet olsun. O ve O 1 2 merkezli çemberlerinin teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin teğetleri 3 t ,O ve O 4 1 merkezli çemberlerin teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t A B C D E F G H O1 O K L M N O2 O3 O4 Şekil 13 P Q R S t5 t6 t1 t2 t3 t4 17 İspat : B A O Q O1 P O2 r1 r2 r2-r1 T a R-r2 R-r1 t1 t1  Şekil 14 O çemberinin yarıçapı R , 1 2 3 4 O O O veO , , çemberlerinin yarıçapları sırasıyla 1 2 3 4 r r r ve r , , ; 1 2 3 4 O O O veO , , çemberlerinin O merkezli çembere teğet olduğu noktalar sırasıyla P,Q,R ve S; PQ QR RS ve SP , , sırasıyla a, d, c ve b ; 1 2 O den BO ye ' ' indirilen dikmenin ayağı T ; 1 3 O denMO e ' ' indirilen dikmenin ayağı V ; 1 2 3 4 O O O veO , , çemberlerinin arasındaki teğet noktaları sırasıyla A,B,C,D,E,F,G ve H ; O veO 1 3 çemberlerinin arasındaki teğet noktaları N ve M; O veO 2 4 çemberlerinin arasındaki teğet noktaları K ve L; AB CD EF GH , , , , NM ve KL sırasıyla 1 2 3 4 5 6 t t t t t ve t , , , , ; m POQ    ve m POR    ; PR ve QS sırasıyla e ve f olsun. Şekilde görüldüğü gibi POQ üçgeninde kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 2 PQ a R R R R        2 cos 2 2 2 a R R      2 2 cos 2 2 a R    2 (1 cos )  (1) cos '  yı çekersek ; 2 2 cos 1 2 a R     (2) O TO1 2 üçgenine Pisagor teoremi uygularsak; 2 2 2 1 2 1 2 1 O O t r r    ( ) (3) O OO 1 2 üçgenine kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 1 2 1 2 1 2 O O R r R r R r R r           ( ) ( ) 2 ( ) ( ) cos 18 (2) de bulduğumuz değeri bu denklemde yerine yazarsak; 2 2 2 2 1 2 1 2 1 2 2 ( ) ( ) 2 ( ) ( ) 1 2 a O O R r R r R r R r R                  2 2 2 2 2 2 1 1 2 2 1 2 1 2 1 2 2 2 2 2 2 2 2 2 ( ) ( ) 2 a R Rr r R Rr r R Rr Rr r r R r R r R                 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında, 2 2 2 1 2 1 2 1 2 2 ( ) 2 ( ) ( ) 2 a O O r r R r R r R              (3) ifadesinde yerine yazarsak, 2 2 1 1 2 2 2 ( ) ( ) 2 a t R r R r R            Buradan, 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (4) olarak bulunur. Benzer biçimde, 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (5) 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (6) 2 2 2 2 2 3 ( ) ( ) t R d R r R r      (7) olarak bulunur. Aynı yöntemi kullanarak, OVO1 3 üçgeninde Pisagor teoremini uygularsak, 2 2 2 1 3 5 3 1 O O t r r    ( ) (8) POR üçgenine kosinüs teoremi uygularsak, 2 2 2 2 PR e R R R R        2 cos 2 2 2 e R R      2 2 cos 2 2 e R    2 (1 cos )  (9) cos '  yı çekersek; 2 2 cos 1 2 e R     (10) O OO 3 1 üçgenine kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 3 1 1 3 1 3 O O R r R r R r R r           ( ) ( ) 2 ( ) ( ) cos (10) da bulduğumuz değeri bu denklemde yerine yazarsak; 19 2 2 2 2 3 1 1 3 1 3 2 ( ) ( ) 2 ( ) ( ) 1 2 e O O R r R r R r R r R                  2 2 2 2 2 2 1 1 3 3 1 3 1 3 1 3 2 2 2 2 2 2 2 2 ( ) ( ) 2 e R Rr r R Rr r R Rr Rr r r R r R r R                 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında, 2 2 2 3 1 1 3 1 3 2 ( ) 2 ( ) ( ) 2 e O O r r R r R r R              (8) ifadesinde yerine yazarsak, 2 2 5 1 3 2 2 ( ) ( ) 2 e t R r R r R            Buradan, 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (11) olarak bulunur. Benzer şekilde aynı yöntemi 6 t için de uygularsak, 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (12) PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak, a c b d e f      ise, a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   20 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. Teorem 6: O merkezli çemberin içine 1 2 3 4 O O O O , , , merkezli çemberler dıştan teğet olsun. O ve O 1 2 çemberlerin teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin teğetleri 3 t , O ve O 4 1 merkezli çemberlerin teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t D O1 O O4 Şekil 15 P Q R S t5 t6 t2 t3 t4 E O3 B A C K N M O2 t1 F G H L 21 İspat : O1 O P Q B A O2 t1 a t1 r1 r2-r1 r2  R+r1 R+r2 T Şekil 16 Şekil 15’te olduğu gibi 1 2 3 4 O O O veO , , merkezli çemberleri dış teğet olarak alalım. Şekilde görüldüğü gibi POQ üçgeninde kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 2 PQ a R R R R        2 cos 2 2 2 a R R      2 2 cos 2 2 a R    2 (1 cos )  (1) cos '  yı çekersek ; 2 2 cos 1 2 a R     (2) O TO1 2 üçgenine Pisagor teoremi uygularsak; 2 2 2 1 2 1 2 1 O O t r r    ( ) (3) O OO 1 2 üçgenine kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 1 2 1 2 1 2 O O R r R r R r R r           ( ) ( ) 2 ( ) ( ) cos Şekil 16 22 (2) de bulduğumuz değeri bu denklemde yerine yazarsak; 2 2 2 2 1 2 1 2 1 2 2 ( ) ( ) 2 ( ) ( ) 1 2 a O O R r R r R r R r R                  2 2 2 2 2 2 1 1 2 2 1 2 1 2 1 2 2 2 2 2 2 2 2 2 ( ) ( ) 2 a R Rr r R Rr r R Rr Rr r r R r R r R                 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında, 2 2 2 1 2 1 2 1 2 2 ( ) 2 ( ) ( ) 2 a O O r r R r R r R              (3) ifadesinde yerine yazarsak, 2 2 1 1 2 2 2 ( ) ( ) 2 a t R r R r R            Buradan, 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (4) olarak bulunur. Benzer biçimde, 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (5) 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (6) 2 2 2 2 2 3 ( ) ( ) t R d R r R r      (7) olarak bulunur. Benzer yöntemler kullanılarak; 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (8) 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (9) olarak bulunur. PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak; a c b d e f      ise; a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 23 2 2 2 2 2 2 2 2 1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. Teorem 7: O merkezli çemberin içine çizilen 1 2 3 O O O , , merkezli çemberler içten teğet ve O4 merkezli çember dıştan teğet olsun. O ve O 1 2 merkezli çemberlerin teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 3 t , O ve O 4 1 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t 24 A B C D E F G H O1 O K L M N O2 O3 O4 Şekil 17 P Q R S t5 t6 t1 t2 t3 t4 İspat : O1 O S P t4 H G b  t4 r1 . r4+r1 r4 R+r4 R-r1 O4 T Şekil 18 Şekil 17 Şekil 18 25 1 2 3 4 O O O veO , , merkezli çemberlerin teğetlerini şekil 17’de olduğu gibi çizelim. Şekilde görüldüğü gibi SOP üçgeninde kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 2 SP b R R R R        2 cos 2 2 2 b R R      2 2 cos 2 2 b R    2 (1 cos )  (1) cos '  yı çekersek ; 2 2 cos 1 2 b R     (2) O TO1 4 üçgenine Pisagor teoremi uygularsak; 2 2 2 1 4 4 4 1 O O t r r    ( ) (3) O OO 1 4 üçgenine kosinüs teoremi uygularsak; 2 2 2 1 4 1 4 1 4 O O R r R r R r R r           ( ) ( ) 2 ( ) ( ) cos (2) de bulduğumuz değeri bu denklemde yerine yazarsak; 2 2 2 2 1 4 1 4 1 4 2 ( ) ( ) 2 ( ) ( ) 1 2 b O O R r R r R r R r R                  2 2 2 2 2 2 1 1 4 4 1 4 1 4 1 4 2 2 2 2 2 2 2 2 ( ) ( ) 2 b R Rr r R Rr r R Rr Rr r r R r R r R                 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında, 2 2 2 1 4 1 4 1 4 2 ( ) 2 ( ) ( ) 2 b O O r r R r R r R              (3) ifadesinde yerine yazarsak, 2 2 4 1 4 2 2 ( ) ( ) 2 b t R r R r R            Buradan, 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (4) olarak bulunur. Şekil 15 ‘in ispatında kullandığımız ve 2 b yi bulmak için kullandığımız yöntemleri uygularsak; 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (5) 26 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (6) 2 2 2 2 2 3 ( ) ( ) t R d R r R r      (7) olarak bulunur. Benzer biçimde, 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (8) 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (9) olarak bulunur. PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak; a c b d e f      ise; a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 1 2 4 3 1 2 3 4 2 3 1 4 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. 27 Teorem 8: O merkezli çemberin içine çizilen 1 3 O O, merkezli çemberler dıştan teğet ve 2 4 O O, merkezli çemberler içten teğet olsun. O ve O 1 2 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 3 t , O ve O 4 1 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t A B D E G O1 O M L O2 O4 Şekil 19 P Q R S t5 t6 t1 t2 t3 t4 H C K O3 N F İspat : 1 2 3 4 O O O veO , , merkezli çemberlerin teğetlerini şekil 19’da olduğu gibi çizelim. Şekil 15 ve şekil 17 ‘nin ispatında kullandığımız yöntemleri uygularsak; 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (1) olarak bulunur. Benzer biçimde; 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (2) 28 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (3) 2 2 2 2 3 2 ( ) ( ) t R d R r R r      (4) olarak bulunur. Benzer yöntemleri kullanarak; 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (5) 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (6) olarak bulunur. PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak; a c b d e f      ise; a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 1 2 4 3 1 2 3 4 2 3 1 4 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. 29 Teorem 9: O merkezli çemberin içine çizilen 1 2 O O, merkezli çemberler dıştan teğet ve 3 4 O O, merkezli çemberler içten teğet olsun. O ve O 1 2 merkezli çemberlerin teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin teğetleri 3 t , O ve O 4 1 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t A B C D E F G O1 O L M N O2 O3 O4 Şekil 20 P Q R S t5 t6 t1 t2 t3 t4 K H 30 İspat : 1 2 3 4 O O O veO , , merkezli çemberlerin teğetlerini şekil 20’de olduğu gibi çizelim. Şekil 15 ve şekil 17’nin ispatında kullandığımız yöntemleri uygularsak; 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (1) 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (2) 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (3) 2 2 2 2 2 3 ( ) ( ) t R d R r R r      (4) olarak bulunur. Benzer biçimde, 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (5) 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (6) olarak bulunur. PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak; a c b d e f      ise; a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 1 2 4 3 1 2 3 4 2 3 1 4 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   31 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. Teorem 10: O merkezli çemberin içine çizilen 1 2 3 O O O , , merkezli çemberler dıştan teğet ve O4 merkezli çember içten teğet olsun. O ve O 1 2 merkezli çemberlerin teğetleri 1 t , O ve O 2 3 merkezli çemberlerin teğetleri 2 t , O ve O 3 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 3 t , O ve O 4 1 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 4 t , O ve O 1 3 merkezli çemberlerin teğetleri 5 t , O ve O 2 4 merkezli çemberlerin çapraz teğetleri 6 t olsun. Bu durumda teğetler arasında aşağıdaki ilişki vardır. 1 t . 3 t + 2 t . 4 t = 5 t . 6 t D O1 O Şekil 21 P Q R S t5 t6 t2 t3 t4 O3 B A C N M O2 t1 O4 F E G H L K 32 İspat : 1 2 3 4 O O O veO , , merkezli çemberlerin teğetlerini şekil 21’de olduğu gibi çizelim. Önceki ispatlarda kullandığımız yöntemlerden faydalanarak; 2 2 2 1 1 2 ( ) ( ) t R a R r R r      (1) 2 2 2 4 1 4 ( ) ( ) t R b R r R r      (2) 2 2 2 3 3 4 ( ) ( ) t R c R r R r      (3) 2 2 2 2 2 3 ( ) ( ) t R d R r R r      (4) olarak bulunur. Benzer biçimde, 2 2 2 5 1 3 ( ) ( ) t R e R r R r      (5) 2 2 2 6 2 4 ( ) ( ) t R f R r R r      (6) olarak bulunur. PQRS kirişler dörtgeninde Ptolemy teoremini uygularsak; a c b d e f      ise; a,b,c,d,e ve f değerlerini yerine yazarsak, 2 2 2 2 2 2 2 2 1 2 4 3 1 2 3 4 2 3 1 4 2 2 2 2 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                              1 4 2 3 1 2 3 4 1 4 2 3 5 6 1 3 2 4 ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               1 3 4 2 1 2 3 4 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) t R t R t R t R R r R r R r R r R r R r R r R r t R t R R r R r R r R r                               2 2 1 3 2 4 5 6 1 2 3 4 1 2 3 4 ( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) ( ) ( )( ) ( ) R t t t t R t t R r R r R r R r R r R r R r R r                   33 Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında , 1 3 2 4 5 6 t t t t t t      Sonucu elde edilir. Bu da ispatın bittiğini gösterir. BİLGİSAYAR UYGULAMALARI: Teorem 1 Sketchpad Uygulaması Teorem 2 Sketchpad Uygulaması 34 Teorem 3 Sketchpad Uygulaması Teorem 4 a Sketchpad Uygulaması 35 Teorem 4 b Sketchpad Uygulaması Teorem 5 Sketchpad Uygulaması SONUÇLAR: Projemizde Ptolemy Teoreminden faydalanarak herhangi bir ABCD kirişler dörtgeni üzerinde orijinal bağıntılar elde ettik. Bunun yanında bir çembere içten ya da dıştan teğet olan dört çemberin aralarındaki teğetlerinin uzunlukları arasında çok sade bir bağıntının olduğunu gösterdik ve bunu ispat ettik.

James Audubon – Birds of America

AMERİKA KUŞLAR
John James Audubon
21. Yüzyıl Sürümü
2
3
21. Yüzyıl Sürümü
iGroup Basın ve Yushodo vardır
100 sınırlı sayıda yayımlamak için memnun
John James tarafından Birds of America setleri
Audubon (1851 1785).
John James Audubon başyapıtı yenilemek için
21. yüzyılın, iGroup
Basın ve Yushodo fotoğrafladım
Amerika'nın Kuşları orijinal baskı
80 megapiksel kamera ile. Görüntüler
dijital ilk kez işlendikten
Zaman ve özel olarak imal kağıda basılmış.
Japonya'da Sanatkarlar el yapımı var
Dört sonuçlanan özenle her kitap,
orijinal gibi zarif hacimleri.
Sonuç takdire detay bir bir sürümüdür
tamamen yeni ve hiç daha önce görülmemiş
Birds of America versiyonu olduğunu olacak
gelecek nesillere tarafından değerli.
özgün baskı Hakkında
John James Audubon, Amerika Kuşlar
En önemli ve olarak kabul edilen
güzel renk plaka kitapları hiç John yayınlanan
James Audubon Amerika'nın Kuşları da biridir bulunuyor
nadir ve en koleksiyon evi.
Bu setler halinde 1839 kadar 1827 den yayınlandı
dört ciltlik. Fazla 160 aboneler,
Kesin sayı, ABD 1000 $ bilinmeyen ödenir
Her (bugünün dolar ABD $ 20,200). Var
200'den az setleri basılı olduğu fikir birliği
ama muhtemelen az 170 den.
William H. tarafından çizgi gravür ve aquatint
daha da önemlisi Edinburgh ve Lizars
Londra Robert Havell Jr, dönüştürülmüş
Bir içine Audubon orijinal yaşam boyu suluboya
ender güzellikteki eseri.
Bu büyük çizimler yerleştirmek için,
Amerika'nın Kuşları çift olarak yayınlanmıştır
fil boyunda yaklaşık 40 inç ve 28 inç folyo
Geniş 68 santimetre 100 eşdeğer.
Amerika Kuşlar birden fazla tasvir
içinde canlı canlanıyor bin kuş onun
435 sayfa. bilime ve özellikle Onun değeri
ornitoloji ardı edilemez.
4
5
orijinal nüsha sayısı
Bu yayınlanan Birds of America olduğu bilinmektedir
1827 den 1839 kadar, en az 160 çekti
aboneler her ABD $ 1000 ödeyerek, bir miktar kullanılır
üretim ve baskı maliyetini ofset. Nasıl
Sonunda basıldı birçok kopya, bilinmeyen
ama hiçbir 170 ve daha az olduğu düşünülmektedir
200'ün.
Birds of America 200 kopya, sadece bir
avuç bireyler aittir. Denge
müzeler, kütüphaneler bulunur hayatta olduğunu ve
kurumlar. Susanne Düşük, Waldemar güncelleme
Çift Elephant 2006 baskısında Fries
Folio, 119 takımlar muhasebeleştirilir tahmin
12 özel olarak düzenlenen edildi, için. İle
Providence Athenaeum özel geçişini kopya
eller, 13 şimdi bireyler ve 106 aittir
kurumlarda bulunmaktadır. Sadece iki set bilinmektedir
State, Asya Pasifik bölgesinde biri olmak
Avustralya'da Victoria Kütüphanesi, diğer
Meisei Üniversitesi, Japonya, sözü edilen ikinci
Bu 21. yüzyıl Edition kaynağı.
Açık artırma fiyatları
yayımı zamanda, aboneler için
Amerika Kuşlar her (US US $ 20,200 $ 1,000 ödenen
renk dört ciltlik için bugünkü fiyatlarla) de
Plakalar ve açıklayan eşlik eden hacimleri
kuşlar.
nadir görülmesi nedeniyle ve bir temsil ettiği
sanat, ornitoloji ve yayıncılık, dönüm noktası
Bilinen Amerika Kuşları birkaç kopya var
Büyük fiyatları komuta var satıldı.
Sotheby New York'ta Nisan 2014 1 tarihinde,
Lot 101, Indiana Historical Society kopyası
Amerika'nın Kuşları, en ABD $ 3.525.000 alınamadı
açık arttırma. Seksen bir yıl önce 1933, yılında
Toplum ABD $ 3000 veya US $ 53,000 edinmiş
bugünkü fiyatlarla. ön satış tahmini oldu
ABD $ 3.000.000 ABD $ 5.000.000.
Aralık 2010 tarihinde 7, Amerika Kuşlar oldu
o satıldı tüm zamanların en pahalı kitabı
için isimsiz bir alıcıya Londra'da açık artırmada
GB £ 7.300.000 ABD eşdeğer 11.500.000 $.
Aynı zamanda ABD $ 10.200.000 önceki rekor kırmak
Birds of America başka kopyası alındı
2000 yılında.
2005 yılında, ilişkisiz kopya aittir
Providence Athenaeum Christie'nin Yeni satışa
ABD York 5.600.000 $.
farklı fiyatlar durumunu yansıtır ve
Her birimin kaynak. daha bozulmamış
ve prestijli kopyalama, yüksek maliyeti
açık arttırma.
çoğu kendi sıralamasında Ekonomist (2010)
Tüm zamanların en pahalı kitaplar beş yer var
Birds of America tarafından işgal on top.
Audubon hayatı
John James Audubon, 1785 - 1851
Jean-Jacques Audubon 1785 26 Nisan doğdu
Les Cayes, Saint-Domingue, şimdi olarak bilinen
Haiti. O Kaptan Jean Audubon oğlu
ve onun Fransız hizmetçi. O, Manhattan'da öldü
New York, 27 Ocak 1851.
Saint-Domingue huzursuzluk, ve çünkü
Ailesinin geleceğini, Kaptan Audubon emniyete
satın bir emlak, Mill Grove, Philadelphia yakınlarındaki
Pensilvanya. O ve onun çocukları taşındı
Jean-Jacques onun tarafından yetiştirildi Fransa
Nantes üvey. Bu onun ilk sırasında oldu
Fransa o Jean-Jacques hayranlık yıllarca
Doğal dünya için başladı.
18 yaş, at 1803 ve İngilizceleştirilmiştir.Son olan onun
adı, John James Audubon için Fransa'yı terk
böylece kaçınarak, Değirmen Grove, Philadelphia'da yerleşmek
Napolyon Bonapart'ın askere askere alma.
O Mill Grove olduğu ornitoloji sevgisi
ve çizim hayatının önemli bir parçası haline geldi.
6
7
O geçirdiği zaman toplama yumurta kadar ve
boyama ve açıklayan kuşlar. O da öğrenildi
tahnitçilik.
Bu, o Lucy Bakewell araya geldi çok bu anda oldu
Bir komşunun kızı kime o olur
bir yıl daha döndükten sonra 1808 yılında evlenmek
Fransa'da.
Orada takip başarısız birkaç yıl
işletmeler, ornitoloji bağlılık ve
Lucy ile dört çocuk yetiştirme. Audubon en
iş çıkarları birçok yerinde götürdü
O sürdürmeye başardı Birleşik Devletleri onun
sanat ve kuşların aşkı.
O 1812 yılında Amerikan vatandaşlığına aldı ama
Bu mutlu bir olay olduğunda hüzün döndü o
suluboya yaklaşık 200 olduğunu keşfetti
fareler tarafından yenmiş. Değil Audubon, mağlup olmak
olana tekrar başlamak ve hatta bir ulaşmak için çözülmesi
Onun sanat ve ornitoloji yüksek standart.
çizim, seyahat ve cansız bir yıl daha
iş girişimler kısa bir yazım sonuçlandı
Onun serbest bırakılması üzerine 1819 yılında iflas hapis,
Louisiana kaldı Audubon kararlı
hayatını çalışmaları, Amerika Kuşlar üretirler.
Onun çalışmasını finanse ve ormanlar, tarlalar seyahat
ve başka bir yerde Alabama, Florida ve bataklık
çizim öğreterek. O birçok seyahat
yaş, sık sık Labrador dahil uzak yerlere,
Kanada, 1833 yılında, yerli kuş türü boyamak için.
seyahat bu yıllarda, Audubon olağanüstü
teknik, sulu boya çizimlerde sonuçlandı
Kuşları ve göz kamaştırıcı renkli resimler
Biz bugün biliyoruz Amerika. Gerçek kuşlar kullanma
O esir olan, dolma ve yerleştirilen
natüralist pozlar, onların yaşam boyutu boyalı
onların yaşam bir sürümü karşı güzellik, sık sık
yeşillik ve çiçekleri ile süslü.
Onun fırça darbeleri güvence ve yetenek vardır
, En ince çizgileri boya tüyleri getiren ve
hayat ifadeler, eşsiz.
8
9
10
11
Amerika'nın Kuşları Yayın
1824 yılında, Audubon resimlerini yayınlamak için aranan
ve onları oyulmuş olması tavsiye edildi
Avrupa. En birlikte 1826 yılında İngiltere'de geldi
yeterince ilgi yaratma bunların en az 250,
onların yayınlanması için para toplamak. sergiler
Edinburgh, Londra ve Paris'te eseri oldu
abone toplamak için.
Londra'da, Audubon Robert Havell Jr, bir araya geldi
hayatını değiştirmek ve yaratacak toplantı
yayıncılık tarih. Havell ünlü oldu
önümüzdeki on yıl içinde kim oymacı olur
içine Audubon'un suluboya çizimler dönüşümü
çift ​​fil haline parlaklık
Amerika'nın Kuşları folyo baskı.
Birds of America Her dört birim kümesi
oluşan 435 elle renklendirilmiş yaşam boyu baskılar
489 kuş türü. Onlar üzerine kazınmış edildi
bakır tabak ve 28 inç 40 yazdırılan
68 santimetre 100 kağıt eşdeğer.
ilk on tabak W. H. Lizars tarafından oyulmuş edildi
Edinburgh ama Audubon taşınmaya karar verdi
Londra'ya üretimi Havell ile çalışmak.
50'den fazla colorists için işe alındı
Robert aquatint oyulmuş orijinal baskı,
Havell Jr. Onlar baskılı levhalar ile renklendirilmiş
olarak Audubon orijinal suluboya çizimleri onların
Kılavuz.
Bu 435 hazırlık suluboya satıldı
Lucy, onun tarafından New-York Historical Society
dul, 1851 Most kocasının ölümünden sonra
bakır plakalar satılan ve hurdaya ayrılmıştır. İçinde
1905, Ulusal Audubon Derneği, Amerika'nın
seçkin çevre örgütü oldu
dahil ve John James onuruna
Audubon.
Ölümünden John James beri fazla 160 yıl
Audubon, Amerika Kuşlar nadir kalır bulunuyor
En koleksiyon ve en ünlü
resimli bir kitap yayımlandı.
iGroup Basın ve Yushodo için mutluyuz
Amerika Kuşların bu eşsiz basımını
21. yüzyıl için dijital teknoloji ile sağladı.
Referanslar
Fries, W. H. 2006. Çift Fil Folio. Susanne N. Low Update ile gözden geçirilmiş baskı. Amherst, Massachusetts.
Hedrick, L. 2010. Rara Avis, Rari Librari, Nadir Adam. Booktryst.com http://www.booktryst.com/2010/11/rara-avis-rarus-librirare-man.html

En Pahalı kitaplar. 2010. Economist Çevrimiçi http://www.economist.com/blogs/dailychart/2010/12/books
PBS ile yıkandı. 2007 John James Audubon Kariyer Timeline. (Amerikalı Ustalar) http://www.pbs.org/wnet/americanmasters/episodes/
john-james-Audubon / kariyer çizelgesi / 107 /
Sotheby. 2014 John James Audubon: Amerika Kuşlar, Kuzey Amerika'nın doğuran Quadrupeds. New York, 1 Nisan 2014.
(Açık artırma kataloğu. Lot 101) http://www.sothebys.com/it/auctions/ecatalogue/2014/indiana-historical-society-audubon-n
09.133 / lot.101.html
12
13
21. Yüzyıl Sürümü
21. yüzyılın bu şaheseri yenilemek için,
iGroup Basın ve Yushodo fotoğraflandı
kullanarak Meisei Üniversitesi, Japonya, orijinal baskı
80 megapiksel kamera, dijital işleme
İlk kez ve onları baskı için görüntüleri
özel kağıt yaptı. Esnaf eli her yapılan
Dört ciltlik olarak sonuçlanan özenle kitap
orijinal olarak zarif. Sonuç bir sürümüdür
tamamen yeni ve neverbefore görülmemiş takdire detay,
Birds of America versiyonu olduğunu
gelecek nesiller tarafından değerli olacaktır.
yayımcı
iGroup Press (Asya iGroup parçasıdır
Pasifik) Ltd, oluşturulan şirketler grubu
iGroup tarafından Bangkok, Tayland, 1983
Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Pote Lee (Lee Pit Teong).
iGroup bilimsel araştırma lider sağlayıcısı
Baskı ve dijital formdaki bilgiler boyunca
Asya Pasifik bölgesi.
Bay Lee bu fırsatı çizilmiş oldu
John James 21. Yüzyıl Sürümü yayınlamak
Audubon nedeniyle Amerika Kuşlar var onun
Kuşların onlar sembolize özgürlüğü seviyorum ve
Audubon sanatının büyüsü. Ayrıca, şans
19. yüzyıl sanatının mutlak iyi eşleştirmek için,
21. yüzyılın gravür ve yayıncılık
dijital teknoloji eşsiz üretmek için
Amerika Kuşların baskısı, bir şans oldu
ömür.
Sonuç bir sanat dört ciltlik eser ile
muhteşem detay ve John rakip bir zerafet
James Audubon 19. yüzyıl başyapıtı.
14
Orijinal kopya
John James Audubon Amerika'nın Kuşları var
W. H. Lizars tarafından verilen orijinal 435 tabak
1827 ve 1838 arasında R. Havell
Şu anda Meisei Üniversitesi tarafından sahip,
Tokyo
21. Yüzyıl Sürümü
Amerika Kuşlar
John James Audubon tarafından
Plaka Boyutu: 100 cm 68 cm x
(Çift Fil Folio)
435 tabak
Tüm renkler
100 setleri sınırlı
Ekim 2014 tarihinden itibaren
bağlı Sürümü
4 hacim komple set
Yarım deri ciltli
talep üzerine Bind
Her set numaralı olan
ISBN: 978-974-652-282-3
Unsewn Sürümü
4 hacim komple set
Ahşap kutu kapalı
 Vinil bezle
talep üzerine ayarla
Her set numaralı olan
ISBN: 978-974-652-283-0
Yayıncı: iGroup Basın ve Ltd Yushodo Co,
Fotoğrafçılık, Yapıt Oluşturma ve Baskı: Dai Nippon Printing Company
Kağıt Kaynağı: Ltd Takeo Co,
Cilt: Ltd Ooiri Co.,
15
İnteraktif Ekran Paneli
19. yüzyıl yayıncılığında en iyi birleştiren
teknolojik yenilik çok en son,
iGroup basın isteğe bağlı sunmaktan mutluluk duyar
interaktif ekran paneli dijital dosyasını görüntülemek için
Birds of America 21. Yüzyıl Sürümü.
ise 55 inç dokunmatik ekran LED paneli,
Biraz 21st Century Edition daha büyük,
izin kadar 200 yüzde büyütme sunuyor
Audubon sanatının tüm ince detay ve incelik
ve draftsmanship en izlenebilir için
İlk kez çözünürlük.
Amerika'nın Audubon Kuşlar navigasyon olabilir
gelişmiş bir Windows tarama araçları ile
görüntü döndürme ve zoom dahil. Hızlı
dizin arama ve otomatik sunum modu eklemek
görme deneyimi Audubon harika
dijital ortamda yarattıkları.
gösterge paneli zemin veya duvara monte edilebilir.
16
orijinalin yalnızca iki kopya
Amerika Kuşlar bilinmektedir
Asya Pasifik bölgesinde olmak.
Bir Devlet tarafından sahip olunan
Avustralya'da Victoria Kütüphanesi
ve Meisei diğer
Japonya'da Üniversitesi. Bu
dan 21. Yüzyıl Sürümü
iGroup Basın ve Yushodo bir
mükemmel, yüksek çözünürlüklü faks
ve Meisei Üniversitesi ödüllü
Orijinal baskı.
Fotoğrafçılık ve sanat
Orijinal baskı çekildi
80 ile Meisei Üniversitesi
megapiksel kamera. Görüntüler
yerinde işlendi,
orijinalleri ile karşılaştırıldığında ve
onların renkli baskı için ayarlanmış.
süreç aldı bazı beş ve
Bir buçuk ay.
Kağıt
benzeri bir yapı elde etmek için
özgün baskı o kadar,
Kağıt özel olarak oluşturulan
Bu 21. yüzyıl Edition için.
Kağıt içeren, asitsizdir
Normal kağıttan daha fazla hava ve
olan düşük yoğunluklu, düşük ağırlık ve
esnek. Bu pürüzsüz bir yüzeye sahip
bir kaplaması olmayan. parıltı
baskı yüzeyi başarılı bir
o benzer bir his veren
tarafından tercih orijinal kağıt
Audubon.
yazdırma işlemi
Standart dört renk ofset
baskı kullanıldı ama
herhangi bir spot renk olmadan.
zengin etkileyici renk
dijital veri nedeniyle
işleme ve mükemmel renk
düzenleme işçilik.
bağlayıcı
aşıyor Amerika Kuşlar,
normal boyut beklentileri
Bir kitap, imal edilmiş
ustalar tarafından baştan sona.
iGroup Basın ve Yushodo kullanımı
İsteğe bağlı bir kitap ciltleme
Hizmet bağlı sunmak ve
ilişkisiz versiyonları yanıt
Bireysel müşteri istekleri.
ile bir denge sağlamak için
ağır kağıt, ahşap
kitap kapağı sağlamak için kullanılır
Yeterli kalınlık ve ağırlık.
ilişkisiz kitap için, bir vinil
kaplı ahşap kutu sağlanır.
bağlama işlemini yaparak
Gerçek mümkün olduğunca basit
Her resimde onuru ve
dört genel ihtişamı
hacimleri ortaya çıkar.
John James Audubon en Amerika'nın Kuşları, 21. Yüzyıl hakkında Sorular

Leonardo Da Vinci – Codex Leicester

Doğanın kitaplar tutulması:
Leonardo da Vinci'nin Kodekslerden bir giriş
Arundel ve Leicester
Bir İngiliz Kütüphanesi Online Gallery özelliği ile
Katrina Dean, İngilizlerin Bilim Tarihi Küratörü
Kütüphane
Windsor Kraliyet Kütüphanesi'nde düzenlenen çizimler bir dizi bestelenen
Leonardo da Vinci'nin hayatının son yıllarını (1452-1519) tasvir
Tufan. Ateşli, ateşli, kontrol edilemeyen doğa insan tüketir ve
hayvan formları ve ağaçlar ve binalar:
Ve bazı dağlar derinliklerine paldır küldür çöküşü izin
vadi ve nehir şişmiş suları kadar baraj Ama yakında ihlal,
Nehir barajı patlamaları ve yüksek dalgalar dışarı delildir. Bırak
Bu grevin en büyük ve kentleri ve ülkeyi yıkmak
Bu vadinin konutları. Ve yüksek parçalanmasını sağlar
söz konusu kentlerin binaları gibi yükselecek kadar toz yükseltmek
... 0,1 azalan yağmur bulutları duman veya wreathed
Başar ve grafik, resim ve talimatlar da nasıl tasvir
Leonardo'nun için konuların listesini düşündüren, doğa Unleashed çizmek
yayınlandı kısımları planlı 'Resim üzerine İnceleme' (
ölümünden sonra) 1651 yılında.
Leonardo'nun Tufan Çizimleri çağdaş rezonansı
New Orleans sel, Asya: son olayların vurguladığı
tsunami, iklim değişikliği ve ahlaki zorunluluklar açısından kendi çerçeveleme
insan uygarlığının için.
Codices Arundel ve Leicester bilimsel arka plan çok teklif
Leonardo'nun doğa çalışmalarına. Onlar, onun gözlem notlarını içermektedir
analiz, ölçüm ve doğayı kontrol etmek için girişimleri, özellikle
su ve olan bir ilk hayatta kalan notebooklar arasında yürürlükte
'scientist'.2
 Onlarda şeylerin birçoğu kabul edebiliyoruz biz

1
 Sergi Kataloğu Martin Kemp, 'Vortex', bölüm 5, Leonardo da Vinci, Hayward Kote
Gallery Londra, Nisan 1989 ile 16 Ocak 26, (Southbank Centre: Londra), 1989, s. 131. 2
 Bu anakronik bir terimdir. Çağdaşları gibi doğal bilgi yapanlar atıfta bulunuyor olabilir
(Leonardo en yaygın bir sanatçı olarak sevk edildi rağmen) doğal filozoflar. Leonardo, o
Burada önerilen, geçiş bir sosyal rol temsil eder. Onun defter, fikirlerin doğaçlama 'ricordi' içerirler
içinde Taslakların yanı sıra buluşlar, düşünce ve muhtemelen gerçek deneyler ve saha notları için tasarımlar
skolastik ilmi daha geleneksel formu. belki de bilim insanının dizüstü bilgisayarlar gibi el yazmaları canlandıracak
Bugünün açısından bunların anlamda bazı iletişim kurar.
Saha çalışmaları, laboratuvarlar ve: modern bilim ile ilişkilendirmek
aletleri, fiziksel problemlere matematik uygulama,
indüksiyon ve tümdengelim ve bir yolu olarak deneyim imtiyazlı
dünyayı bilerek. Ancak birçok durumda doğal felsefe ve
Leonardo'nun bilimsel çalışmaları destekleyen kozmoloji bize yabancıdır.
fizik bilimleri en az üç açısından sunulmuştur
Leonardo'nun zamandan beri devrimler: Kopernik, Newton ve
relativistik. Leonardo'nun yazmaların henüz daha sonraki öğrenciler bulundu onun
fikirler keskin ve modern düşünürlerin çoğu zaman ileri görüşlü olmak
konularda, tohum geniş bir yelpazede ve off-sürgünlerin bilimsel yaşı
verimli bir zihin.
Leonardo birçok ses ilkelerinin açık bir expositor olmasına rağmen,
yakınlık ve fikirlerinin mahkum sanatsal kaynaklanıyor ve
edebi sunum, hangi tarihçilere ikna yönleri
bilim artan dikkat son yıllarda var. Kodeksi
Leicester (folyo 34R), örneğin, Leonardo uyandıran sunar
organizmanın olarak yeryüzünde anlayışı:
Bu yüzden dünya büyüme ruhu vardır, ve o dediğimiz zaman onun
Eti topraktır; onun kemikleri kayalara ardışık katmanlar vardır
bu dağlarda oluşturur; onun kıkırdak tüf taş; onun kanı
sularının damarları. etrafında yatıyor kan gölü
Kalp okyanus. Onun nefes artış ve azalma gereğidir
kendi bakliyat kan ve hatta yeryüzünde öylesine gel-git ve akışı
denizin. Ve dünyanın hayati ısı yayılır yangın
Yeryüzünde boyunca; ve ruhu büyüme ve konut yer
dalgıçlar toprak parçaları banyolarda dışarı nefes olan yangınlar,
ve kükürt madenleri ve Sicilya Vulcanus ve Mongibello'ya içinde, ve
diğer places.3
Bir yandan Leonardo insan tanıdık metaforu çağırır
beden, evren evren klasik benzetme istihdam.
Öte yandan, o dünya süreçlerinin canlılığını çağrıştıran, bazı ne
James Lovelock sonra bilim adamları 'geophysiology "diye niteleyebileceğimiz olabilir. Gibi
Deluge Çizimler vis-à-vis son olaylar, Kodeksi Gaian görüntüleri
güncel bilimsel teknikler sağlamak gibi Leicester, takdir edilebilir
kanıt Toprak bağlantıları ve geribildirim sahip olduğunu
Büyük karmaşıklık ve duyarlılık çevrimleri.

3
 Leonardo da Vinci İngilizceye tercüme Codex Hammer alıntı ve Carlo Pedretti tarafından düzenlendi
(Florence: Giunti Barbera), 1987, s. 26.
Beş yüz yıl sonra, Leonardo çalışmaları zorluklar ve
Bilimsel devrimlerin kavramını aydınlatır. Yapılacaklar ve bizim
şeylerin anlaşılması, sayısız olmadan tam bir daire geliyor, ama değil
yeni tekniklerin uygulanması yoluyla yineleme, artan
doğruluk ve bütün dünya görünümlerinde geçer. potansiyel
Yazılar ışığında başarılı nesiller tarafından yeniden yorumlanması için
yeni koşullara ve gelişmeler, görünüşte tükenmez olduğunu
ve bu kesinlikle onların en büyük itiraz.
kitap ve bilginin değişen doğası
Leonardo'nun kalan el yazması notlar 7000 sayfadan oluşan
ve çizimler, bağlı ve bağlı olmayan inanılan bir yarısı
Leonardo'nun ölümü sırasında var olmuştur. Bunlar çoğu
Doğal olarak Leonardo'nun çalışmaları anlamak için önemli kaynaklar
Onun hayatta resimlerinde ek olarak filozof, mühendis ve, bir
sanatçı.
Onlar tarihinin bir geçiş dönemi olarak oluşturulan
Avrupa'da ve ötesinde yazılı sözcüğün iletişim getirdi
yaklaşık 15. yüzyılda hareketli tip baskı ortaya çıkmasıyla.
Bunun bir sonucu olarak, bunlar geçme arasında bir gerilim temsil
iş ve Leonardo dünyasında yayınlanmamış.
Yüzyıllar boyunca, bilgi, oluşturulan muhafaza ve yeniden keşfedilen olmuştu
aktararak, elle metinleri kopyalanan din bilginleri emek yoluyla
kültürler ve kıtalar arasında onları. scribal Resimler ile sonuçlanmıştır
resimli harikaları için faydacı yolları arasında değişmektedir eserler ve
genellikle doğada yarı kamusal olması amaçlanmıştır; bilim adamları tarafından okunan ve
Böyle Latin ve erişim gibi yazılabilir dil bilgisi ile seçkinler
Kişisel ve kurumsal kütüphaneler. yeni teknoloji alımı
Gutenberg 42-line İncil (1455) Aşağıdaki Batı'da baskı,
sadece birkaç yıl Leonardo'nun doğumundan sonra yayımlanan, eşlik etti
Diğer kademeli dönüşümler: Yazılı argo kullanımı
diller; okuryazarlık büyüme; ve bilginin demokratikleşmesi.
Leonardo edebi eserleri daha geniş bir skeç sunuyoruz
üretim, dolaşım ve ekranda yer alan dönüşümler
bilgi kayıt. Onlar öncelikle neyi Antonio de yazılır
Beatis içinde Leonardo ziyaret eden Aragon Kardinal sekreteri
'Kaba dil' olarak adlandırılan 1517 yılında Fransa, 4
 ya da yerel İtalyan. İçin
Hayatının çoğunu, Leonardo harfler olmadan bir adam, bir öğrencisi olarak poz
güvenmek yerine, kendi gözlemlerine çekti deneyim
yetkililerin kelime. Aynı zamanda, kendi el yazması içeren
Onun girişimleri yansıtan Latince kelime listeleri dil ve listelerini öğrenmek için
yanında çağdaşları tarafından da dahil olmak üzere kendi koleksiyonunda kitap,
Klasik ve ortaçağ yazarlar. Bazı durumlarda, bilim adamları bugün
belirsiz o belirli yazarların eserlerine erişim vardı olmadığına dair
baskı veya el yazması; Her iki geçiş bu dönemde mümkün idi.
Her durumda Leonardo doğal felsefe üzerine kitap okumak olduğu açıktır
ve çalışılan doğa ilk elden.
Leonardo, onun arkadaşının kitabı çizimler katkıda
Matematikçi Luca Pacioli (Divina Proportione, 1509). o asla henüz
Yaşamı kendi çalışma yayınladı. Onun el yazmaları iç göstermek
yayınlanmak üzere ilmi hazırlanması, kanıt onların
kitaplar, görüşmek üzere durumlarda başlıkları listeleri ve adreslere başvuru
okuyucuya. Pasajlar dışarı geçti ve başka bir yerde tekrar edilir. Bir
En ünlü pasajlar, Codex Arundel ilk sayfasında ise
hangi onun el yazması sipariş ve düzenlenmesi için yaptığı planları ortaya koymaktadır
konulara göre. Benzer niyetleri diğer belirtilmiştir
Codex Leicester dahil Leonardo'nun el yazmaları. O onun açıklar
'Ricordi' ya da notlar, henüz gibi bazı girdiler önceki taslakların düzgün kopyalarıdır
Dikkatli şemalar, her zaman olduğu fikirleri rephrasing Leonardo
Onun defter, tutmanın boyunca döndü hangi o
1480 civarında başladı ve ölümüne kadar devam etti.
hiç şüphesiz felsefi bir okuyucu olurdu ve
Leonardo pratik ilmi. 1517 ziyaretçi, Antonio de Beatis,
Leonardo anatomik çizimler ve yazıları su 'o düşünce
çeşitli makineler ve diğer birçok konular ... sonsuz ortaya konan
volumes'5 sayısı
Antonio kendi ile gördüğünü iddia hangi
gözler, çok karlı olacağını ve keyifli onlar yayınlanmalıdır.
Bu olmak değildi; Henüz Antonio görüntüsünü tanık
bir şey olarak el yazmaları potansiyel ortak ve anlaşılmalıdır
daha yaygın olarak.
ziyaretçi yazıları gördüm ve hayran olsa da onların
çizimler, onlar bunları okumak mümkün olurdu olası değildir.
sağdan geriye yazılı Leonardo'nun karakteristik ayna yazısı,

4
 Edward McCurdy alıntı, 'el yazması bir rekor' Leonardo da Vinci Notebook,
Edward McCurdy, 2 cilt tarafından İngilizce'ye çevrildi ve tanıtıldı düzenlenmiştir. (Londra: Jonathan Cape),
1977, cilt. 1, 42-55, s. 44.
5 Ibid.
sol tutulduğunda onun el yazmaları salt okunur olabilir sağlamıştır
Bir ayna önünde. Leonardo'nun elyazmaları delil yönleri
dönüşümler de, bu yüzden yazılı iletişimde yer alan, onlar
açıklık ve takdirine arasında ortaya çıkan gerginliğin önermek
modern bilim.
Leonardo yaptığı notebooklar için ayna-yazma kabul nedenidir
etmediği bilinen ve bu açıklamalar da lefthanded gerçeği arasında değişir
Onu mürekkeple bu şekilde yazmak için ve için, sadece kolay oldu
niyeti gizli fikirlerini tutmak için.
O ezoterik nedenlerden dolayı bunu yapmak istediğini pek mümkün değildir. Leonardo
simyacılar ve diğerleri en azından bir fırsat sert bir dille eleştirdi kimdi
simyacılar rağmen, geniş keşif bilgilerini korumalı
onun ortakları arasında yer aldı. Bu daha olası olduğunu Leonardo'nun mirrorwriting
başkalarına durdurmak için - keşif öncelik korumak için düşünülmüştü
taslak biçiminde, alay, onun fikirlerini çalmak, ya da belki daha kötü.
Yıllar sonra, Galileo Galilei gibi erken modern astronomlar hareket
Benzer şeklinde gözlemlerini ve keşifleri kaydederek
anagrams, bir zamanlar, düşmanları göndererek, ve kodu ortaya
question.6 içinde fenomen bilgilerini konsolide olan
bilginin iletimi ile ilgili konular yakından bağlı olan
bilmenin kültürleri. geçme ve açısından olduğu gibi
yayınlanmamış, açıklık ve takdir, Leonardo da bir kez daha oldu
skolastik ve zanaat bilgi melez geleneklerinin dönüm noktası.
O girişimlerde bulundu rağmen yaşam, Leonardo bu daha sonra düzeltmek için
Bir bilim adamı olarak hazırlık olmadan profesyonel hayatına başlamıştır.
varsayılan noter, Ser Piero ve Caterina, gayrimeşru oğlu olmak
köyden genç kadın, Leonardo öncelikle olarak eğitildi
Floransa'da Andrea del Verrocchio bir atölyede usta.
Andrea öncelikle bir heykeltıraş olarak bilinen ve en biriydi
teknik başarılı ve başarılı Floransalı sanatçı
dönem. Onun komisyonlar yaygın değişmekteydi ve tasarım dahil
festivaller ve yarışmasında, mimari bezemeler ve dekoratif
Kamu işleri.
Leonardo kucaklayarak daha da bu yetki sahasının geliştirmekti
gezgin mühendis geleneği, Filippo Brunelleschi ve aşağıdaki

6 Ernan McMullin 'Bilim Açıklık ve Gizlilik: Erken Tarih Üzerine Notlar', Bilim, Teknoloji
İnsan Değerler, 10: 2, 1985, 14-23, s. 18.
Diğerleri, bu kadar kazanç, Floransa Medici himayesi anlamına gelir
Milan Dukes ve Fransa Kralı. Onun defterler detay
su yolları ile ilgili çeşitli komisyonlar ve projelerin özellikleri,
festivaller, konut ve anıtlar.
Ancak, Leonardo gibi bir mühendis daha fazla olarak kendini gebe
mühendisler ustalar daha fazla olarak kendi rolünün gebe
lonca içinde geleneksel uygulamaların sürdürülmesi. Leonardo
tanık ve sanat ile desteklemek için bir eğilimi ilerledi
eski ve ortaçağ çekilen felsefi anlayış
yetkililer dersleri ile kaydedilen bilgiyi aydınlatmak ve
deneyim. zanaat gelenekleri birleşmek için çalışırken ve yazılı
Bilgi, Leonardo ve diğerleri, yeni bir toplumsal rol yetiştirmek başladı
O artık loncalar veya seçkinlerin toplu bilgi dayanmıştır,
ama bu yaratıcılık bağımsız bir persona kültive.

Leonardo'nun kitaplarının düzenlenmesi ve yorumlanması üzerine
doğa
Yazıların Leonardo'nun üretken mirası bilimsel belgeler ve
bilimsel devrimden önce teknolojik uygulama. Onların
anlamlara eserlerinin kendi belgelerinden sadece türetmek
ve biyografi, ancak Leonardo'nun geniş bir ortaya ne
entelektüel manzara. Bu ölçüde daha durum bu
çağdaşlarının edebi eserlerin karşılaştırılması az var
kurtuldu. Leonardo Ortaçağın sonu arasında hazırlanıyor gibi
ve Rönesans'ın başlangıcıdır, onun el yazması fikir değil teklif
Yalnızca yeni personae ekimi içine değil, aynı zamanda daha önceki kültürlerin içine
bilginin.
Leonardo erken canlandırdığı, bir sanatçı olarak kendi zamanında ünlüydü
Böyle bir şekilde Giorgio Vasari (Ressamlar Lives) olarak biyografi
kimin olağanüstü yetenekleri felsefi ve teknik israf edildi
sorular. Bu İngilizce'ye yeniden keşfetme ve çeviri kadar değildi
bilim adamları tarafından kendi dizüstü bilgisayar, sanat tarihçisi Jean-Paul Richter olarak
Bu ciddi tarafından kabul edildi 19. yüzyılın sonlarına
İngilizce dilinde çalışan bilim adamları. o zaman Leonardo'nun bu yana
korpus üç ayrı şekilde tedavi edildikten, her biri farklı dayalı
Leonardo'nun yazılarının düzenlenmesi ve destek sistemleri
Tarihin farklı türde.
İlk geniş üretilen Jean-Paul Richter, aşağıdaki
transkripsiyon ve çeviri orijinal el yazmalarından, 7

Amerikalı akademisyen Edward McCurdy bir İngiliz baskısını yayınladı
1930'larda Leonardo'nun elyazmalarından ayıklar. Bu zamana kadar,
Birçok İtalyan transkripsiyonları dahil faks sürümleri
el yazması ek olarak yayınlanmıştır. Richter, McCurdy gibi
konuya göre Leonardo'nun yazıları sınıflandırmak için seçtik ve bu haklı
Onun ilmi ile ilgili Leonardo'nun belirtilen niyetleri temelinde, çoğu
açıkça Codex Arundel.8 içinde
 'Bu bir düzensiz toplama alınır
Ben umut, burada kopyalanan sayısız kağıtlardan I will olduğunu
sonradan onların farklı göre doğru sırayla bunları düzenlemek
konular. 'Bu sınıflandırma bir ölçüde tabi ardından
çağdaş bilimsel disiplinlerin kategorileri ve en uygun oldu
fikirlerin tarihi olarak bilim tarihine. Özellikle,
Yeni bilimsel fikirlerin ortaya çıkması çalışma kolaylaştırdı
metinler (sonradan ve bilgisi) Daha önce ile karşılaştırılması.
İki dünya savaşı arasında, bilim George Sarton tarihçisi oldu
sırayla ortaçağ düşünce okumak için Leonardo'nun el yazması esinlenerek
seleflerinden Leonardo ayırt öğrenmek için. sırasında
1. Dünya Savaşı Sarton, ardından Leonardo üzerinde bir dizi ders teslim
'Doğru takdir imkansız olduğunu fark ettikten
daha derin bir anlayış olmadan Leonardo'nun bilimsel düşünce
Sonra sahip daha ortaçağ düşünce, ben bir sistematik üstlendi
Tüm orta çağ writings'.9 İncelenmesi
 gözden zamanda
1944 Richter ve McCurdy derlemeleri, Sarton o olduğunu itiraf etti
25 yıldır bu işi yapan ve hala 'oldu mu
Leonardo yüzyıl kısa! Çok ortaçağ kökleri itibariyle '10
Leonardo'nun düşünce ışık getirildi, o Frei- bergli görüşüne göre, kayıp onun
Evrensel inventor'.11 Sarton 'statüsü yine tarif
İki açıklıklı köprü yardımcı dev, biri 'olarak Leonardo
Ortaçağdan Rönesans ve diğer ayırıcı
Muhtemelen bu kategoriler rağmen Art Science ', 12 ayıran
Sarton daha Leonardo'nun çağdaşları yakın göründü. bilginler
Bugün ek olarak Leonardo'nun el yazması inceleyerek yararlanmıştır
farklı yollarla.

7 Jean orijinal el yazması derlenen ve düzenlenmiş Leonardo Da Vinci, Edebiyat Eserleri
Paul Richter, 2 cilt, (New York: Dover)., 1970, ilk kez Londra'da yayınlanan eserin kısaltılmamış baskısı
Sampson, Low, Marston, Searl ve Rivington, 1883 tarafından.
8
 McCurdy, 'el yazması bir rekor', s. 42.
9
 George Sarton, 'Leonardo da Vinci Edebi Eserleri; Leonardo da Vinci ', İsis Notebook,
35: 2, 1944, 184-7, s. 185. 10 Ibid. 11 Ibid. 12 Ibid.
Richter, Leonardo'nun eserlerinin konusu düzenlemenin öncü
niyetini göre, diğer düzenlemelerin küçümseyen
Leonardo'nun el yazmaları. Böyle Kodeksi Arundel olarak Ciltler derlenmiş
Leonardo'nun yazmaların koleksiyonerler tarafından 'dışında hiçbir gerekçe yoktu
İlk yapmak için bir araya getirdi kollektör fantezi
az ya da çok ölçüde hacimleri '. Richter bile şüpheli
Leonardo'nun kendi düzenlemeler 'onların sipariş, çünkü bugüne kadar
Metinlerin bağlantı meselesi tabii ki, endişe edildi
ilgisizlik ile him.'13 Richter yine izin onun okuyucu
Orijinal, kronolojik hem yeniden olasılığı
Bu mümkün olduğunu sınırlı ölçüde Leonardo tarafından oluşturulan
tarihli dizüstü gelen tespit ve koleksiyon düzenlemeleri olarak
kütüphanelerde ve özel korunmuş bağlı cilt olarak kanıtlandığı
koleksiyonları. Yeni izin bu iki alternatif sekanslar
fırsatlar yazıları incelemek.
Bu Leonardo'nun okuyan ilgi işaret eden McCurdy oldu
zihin 'gösteren olarak kendi kompozisyon ve düzenleme onun
atölye, varsayım yapımında, araştırmayla meşguldü, ve
, Olayları kayıt bugüne kadar insan olarak, kendi kullanımları temperleme
alet, Nature'.14 This büyük güçler olmuştur olabilir
20. ikinci bölümünde el yazmaları yaklaşımı tercih
yüzyılda, faks sürümleri ve diğer yeni bir dizi temsil
bağlama kronolojik düzenleme yeniden burs
Leonardo'nun biyografisi çeşitli yazmaların kompozisyonu ve
sanat ve engineering.15 Alimler eserleri önceki anlayışlar üzerine çekti
seleflerinden ilişkin Leonardo'nun fikirlerini ilişkin ve vardı
Bu Leonardo'nun uygulama haberdar görmek için özellikle endişe;
nasıl, örneğin, Leonardo sanatçı özellikle endişe
optik, bakış açısı bakımından onun zanaat bilimsel temeli geliştirmek,
Bu anlayışlar tarafından desteklenen oran ve diğer disciplines.16
Paleografiye ve tarihsel burs teknikleri kullanılır
aracılığıyla ve ilgili Leonardo'nun faaliyetlerini yeniden onun
Leonardo yaptığı kağıtlarını oluşan nasıl tanımlanması el yazmaları,
zamanla onun düşüncelerini organize. Böyle bir çalışma gözlem tarafından desteklenir
İlk Leonardo genellikle onun söylemini sınırlı olduğunu Richter tarafından yapılan

13 Richter, Leonardo Da Vinci, s Edebiyat Works önsöz. xv. 14 McCurdy, 'el yazması bir rekor', s. 42.
15 Leonardo da Vinci, Il Codice Arundel 263 nella İngiliz Kütüphanesi, faks nel riordinamento içinde Edizione
cronologico, suoi fascicoli bir cura di Carlo Pedretti, transcrizione e notu critiche de Carlo Vecce die
(Firenze: Giunti Barbera) 1998.
Örneğin 16, ed. Paulo Galluzi, Leonardo da Vinci, Mühendis ve Mimar (Montreal: Montreal
Güzel Sanatlar), 1987 Müzesi.
yol açmıştır bir defada tek bir kağıda, 17 ayrı konular
yaprak okuyan alimlerin ilgi disbound ve gerçekten lider
Orijinal el yazması hacimlerinin birçok disbinding için. Bu
ders çalışma ve sergi için pratik avantajları vardır
el ve aynı zamanda bir anlayış kaybına neden olabilir
düzenleme ve tarihinin büyük bölümünde el yazması kullanımı.
el yazmaları ve üçüncü yaklaşım en az muhtemelen bir
araştırdı, toplama, yani düzenleme tarihine ilişkindir
kullanmak ve koleksiyonerler tarafından el yazmaları yorumlanması. Bu tür çalışmalar,
yardım, Leonardo'nun süreleri ve kendi aralarında önemli bir bağlantı sağlamak
el yazmaları ancak sadece dönüşümleri anlamak için
yer alan metinlerin kullanımına ilişkin tarihsel dönüşümler
son 500 yıl içinde etraflarında. Bu kısmen desteklenmiştir olacaktır
hangi koleksiyoncular için el yazmaları korunması
derlenmiş ve bu them.18 korunmuş bu kabul emirdir
orijinal amacı doğrultusunda, Sayfaları Torna örneğinin
koleksiyonlarından deneyimi yakın okuyucuların getirmek
İngiliz Kütüphanesi, Kütüphane en büyük erişimin kolaylaştırılması süre
hazineleri.
Ancak, Leonardo da Vinci'nin eserlerinin bu çalışmayı kabul edilmektedir
tarafından desteklenen çeşitli açılardan yaklaştı ihtiyacı
Çeşitli düzenlemeler: özne, kronolojik ve codicological. Dijital
teknolojileri potansiyel olarak bu yaklaşımların hepsi için izin
benimsenen ideal birbirlerini tamamlayıcı.
Sayfaları Torna codices Arundel ve Leicester
Codex Arundel, ve Codex Leicester açılış bölümleri,
1508-1510 etrafında oluşmuştu, Leonardo'nun yerli başladı
Toskana ve muhtemelen yıl sonra Milan'a onunla dönüyor.
Codex Leicester 36 folyo kısa bir, daha kendi kendine yeten bir iştir
(72 sayfa), Codex Arundel aşkın yazılı kağıtları içerir oysa
çok daha uzun süre (c. 1478-1517) hemen hemen tüm kapsayan
Leonardo'nun çalışma hayatı. Daha sonraki bir kollektör derleme ve
Daha fazla olduğu görülmektedir olan farklı olan etkinlikler içerir
Codex Leicester çizgisinde ilmi kendi kendine yeten taslaklar,
Tüm 283 folyo (566 sayfa) toplam.

17 Richter, Leonardo Da Vinci, s Edebiyat Works önsöz. xv. 18 Carmen Bambach (gelecek).
Sayfaları Torna birlikte bu iki codices getirmek önemli
üç nedenden dolayı. Onlar gösterilmiştir ilk kez
Birlikte kendi bütünlükleri içerisinde Leonardo onları oluşan, 19 ve beri
muhtemelen hiç ölçüde mümkün Codex Leicester vermedi olduğunu
Fransa'ya Leonardo ile seyahat. Onlar anlaşma yaptığı iki el yazmaları vardır
öncelikle persona bilimsel konular ve gösteri Leonardo ile
ne bugün bilim adamı düşünün. Buna ek olarak, yükseltmek
kompozisyonu ve kökenleri hakkında ilginç sorular
el yazmaları.
İki codices arasında karşılaştırma birkaç nokta vardır. Her ikisi de
Yerel su yolları ile ilgili Toskana manzara ve projelere bakın.
öncelikle böyle astronomi gibi bilimsel konularla Hem anlaşma olan
Her iki codices de Leonardo'nun tartışma bağlantılı olabilir. İlk bölümde iken
Codex Arundel rağmen, mekaniği üzerine bir tez olarak tasarlanmıştır
Daha sonra kesitler manifoldu konuları kapsayacak, Codex Leicester öncelikle
Leonardo'nun çalışmaları su ile ilgilidir
İki codices arasındaki benzerliklere ilave olarak, aynı zamanda orada
Önemli codicological farklılıklar. Bilim adamları çok sayıda belirledik
gevşek levhalar Leonardo'nun el yazması çeşitleri,
Form tutmak cep dizüstü kağıt üzerinde çizimler
Leonardo sakladı. Burada sunulan codices her biri biridir
, Belki daha karmaşık, nazik farklı. Codex Leicester başlangıçta
yumuşak kağıt muhtemelen bağlı bir dizüstü bilgisayar veya hacim ile, kapakları
Leonardo, bu yana dismembered ve her tabaka monte edildikten
ayrı ayrı. Codex Arundel dizüstü veya sayfaları içeren
Leonardo tarafından ayrı ayrı bağlanmış olabilir toplantılar için
sonradan olmuştur örnek mekaniği üzerine ilk bölümü,
'Muhtelif' collections.20 toparlanma
codices Her iki quarto birimler olarak tarif edilmektedir. Çoğu
Codex Arundel içeren levhalar yaklaşık 22 cm 16 cm, x
varyasyonları ile; Codex Leicester daha muntazam yaprak oluşur
büyüklüğünde yaklaşık 30 x 22 cm.21 temsil etmek mümkün olmamıştır
Bu her Kodeksi içindeki tek tek sayfaları boyutunda varyasyonları
Her Kodeksi tüm sayfalar bir görünür böylece, Sayfa Turning baskısı
Yukarıda verilen ortalama boyutlara ölçekli düzgün boyutu.

Her Kodeksi çekilen 19 Bireysel folyolar 1987 20 Martin Kemp Montreal sergilendi, Leonardo da Vinci, Deneyim, Deney ve Tasarım (Londra: V & A Yayınları),
2006, s. 191.
21 Carlo Vecce Il Codice Arundel 263 nella İngiliz Kütüphanesi'nde 'Nota Al Testo', s. 50.
Codex Leicester burada yumuşak bağlı olarak bağlı sırayla temsil edilmektedir
kapsamaktadır. 19. Büyük Kodeksi Arundel görüntü halinde
yüzyıl İngiliz Müzesi kullanılmıştır bağlama. 1872 yılında, ff. 136-7
Bir yatay yerleştirilmesi için daha az bir bağlanma çıkarıldı
ses ve benzeri işlem ff ile ilgili olarak alınmıştır. 1947 yılında 253-256.
Diğer büyük boy folyolar benzer bir sonuncusunun tedavi edildi, 1960 bağlayıcı.
olduğu gibi burada da Kodeksi sırasına tekrar entegre edilmiştir
British Museum'a tarafından foliated. Codex Leicester onun 16. korur
yüzyıl foliasyonu.
Her sayfanın içeriğinin kısa Codex Leicester, synopses
dahil edilmiştir. Kodeksi Arundel durumunda, sayfa bilgisi
Kodeksine karşılaştırmayı kolaylaştırmak için yorumlanması için seçilmiştir
Leicester, Codex Arundel içeriği olarak geniş temsil etmek
bir bütün ve görsel ilgi açısından.
Codex sonraki koleksiyoncular ve bağlı edildiği yolu
İngiliz Kütüphanesi tarafından tutulan edildiği şekilde sunulmuştur
Bu Torna Sayfalar baskı oldu yolu olarak aynı değildir
Leonardo tarafından bestelenmiştir. Özellikle, çiftleri unutulmamalıdır
Sayfalar baskı yapmak Turning bu birçok açılışlarında görüldüğü gibi sayfalar
değil içerik, tarih ve kompozisyon tarzında birbirleriyle ilişkili;
bazen rağmen yaptıkları.
Bu resim için, o Leonardo çalıştı olduğunu hatırlamak önemlidir
Her sayfanın her iki tarafını kaplayan kağıt gevşek yaprak. Sonra hayal
O diğer ve bağlı üstünde bu kağıtlardan biri bazı kazıklı olduğunu
Birlikte onları. Bunu takiben, bir koleksiyoncu bunlardan bazıları koymak olabilir
Daha küçük bir arada 'kitap', ya da disbound ve belki de, onları yeniden düzenlenmiş
Diğer, ilgisiz, sayfaları veya yaprak serpiştirme. bazı sayfaları
Hatta British Museum hacmi ters bağlanmış ve böylece edildi
Onları görmek için Sayfaları Torna döndürülmesi gerektirir
doğru yolu yukarı.
Ne Leonardo tarafından oluşan bir tabakanın bir tarafındaki iki olarak başladı
ilgili sayfalar artık daha büyük hacimde yan yana görünür. Bu
neden, özetler bazı Kodeksi seçilen sayfalarına ilişkin olarak
Arundel, açılış yalnızca bir sayfa sevk ve bazen
Kodeksinde başka bir yerde meydana gelen diğer sayfalar ek olarak
bahsettiniz. noktada içinde gezinmek için gerekli olacaktır
Diğer sayfaları görmek için sayfalar baskısını dönüm anılacaktır.
Ayrıca, Codex Arundel ilişkin özetleri bazı
Codex Leicester sayfaları, ilgili ya da benzer sayfalar arası olan
Başvurulan. Daha sonra Sayfaları Torna açmak mümkün olacaktır
ve Codex Leicester baskısı olanlar ile bu sayfaları karşılaştırmak için
Codex Arundel tartıştı.
Birlikte codices sunmanın ilginç durumlar Bölüm
Ayrıca, oldukça farklı kaynak olması hem de bu
vakalar henüz tam olarak belgelenmiş olması ve böylece oluşturmaya devam etmektedir
araştırmacılar ve küratörlerin için zorlu problemleri. Bununla birlikte, böyle
Leonardo kendisi işi hem yararlanmıştır açıktır
Sayfalar Torna durumunda özel ve devlet himaye ve,
ikisi arasında bir işbirliği temsil etmektedir.
kaynak
Leonardo'nun yazıların çoğu Leonardo tarafından toplandılar
Ölümünün zamanda ve onun öğrencisi ve varisi Francesco Melzi tarafından tutulan
ancak daha sonra, dağınık işlem gören ve sanatçılar tarafından miras ve
toplayıcıları ve bunların mirasçıları.
16. yüzyıldan beri, Codex Leicester bir dizi muhafaza edilmiştir
ait 263 yıl boyunca özel koleksiyoncular, (1717-1980) ve
Leicester, Thomas Coke, Earl ve onun varislerinin gayrimenkuller kime sonra
Kodeks ve sonra, (Kodeksi 'olarak bilinen bir dönemi takip ediyordu
sanayici Armand Hammer koleksiyonunda Hammer '
1980-1994), şimdi adlandırılır.
Codex Arundel önemli sanat koleksiyoncusu Thomas koleksiyonunda oldu
Howard, 1646 yılında ölümü üzerine Arundel Earl ve onun tarafından bağışlanan
Royal Society torunu (c. 1667) sonra İngiliz transfer
Müze kütüphanesi diğer Arundel ile 1831 yılında (British Library)
el yazmaları. Bu nedenle, bilimsel ve kamu tarafından muhafaza edilmiştir
300 yıl en iyi parçası için kurumlar.
Leonardo hizmetinde Fransa'da hayatının sonuna gelmiş
Fransa Kralı (Francis I) olan patronaj dahil faydaları
Leonardo bu yıl Nisan ayında 1519 yılında öldü Cloux malikane
O daha sonra el yazması mirasını vasiyet bir irade hazırladı onun
Onun öğrencisi ve arkadaşı Francesco Melzi ile bulundurma. Melzi bir
asilzade, Milano yakınlarındaki malikanesine el yazmalarını döndü ve
derleme sadece başarılı, ilmi onları derlemek çalıştı
özlerinden Resim üzerinde İnceleme bir el yazması versiyonu
Daha sonra yayınlanan bir versiyonu olan Leonardo'nun yazıları, (Paris,
1651) ve biz, sadece yayınlanan edebi eser görmüş olduğumuz gibi, kalır
Leonardo atfedilen.
Melzi ölümü üzerine (c. 1570), oğlu, Orazio, çok az ilgi aldı
Leonardo ve dağılmanın kağıtları taşınma hediyeler ile başladı
ve satış. Çok az bir kaynak hakkında kesin olarak bilinmektedir
Aşağıdaki 40 yıl içinde el yazması. Ne bilinen bu çok olduğu
Bu yapılan heykeltıraş Pompeo Leoni eline geçti
Leonardo'nun kağıtları birikir ve çabaları hayatının geçirdi
Madrid ve 1610 yılında vefat el yazması hacimli iki Akabinde
Don Juan de Espinas orada sattı.
Leoni'nin olduğu bilinen çok hacimli Kodeksi Atlanticus da dahil olmak üzere bir çok
derleme, Milan, Polidoro Calchi içinde Leoni'nin varisi iade edildi kim
Galeazzo Arconati Kont onları sattı. Arconati 12 hacimleri sundu
1636 yılında Milano'da Ambriosiana Kütüphanesi'ne, onları geri çekme
Zaman zaman danışmak ve muhtemelen diğerleri kalan karşılaştırmak
Onun possession.22 içinde
Kodeks Leicester heykeltıraş eline geçti gibi görünüyor
1537-1577 arasında Roma'da yaşadı Guglielmo della Porta,
o Melzi miras parçası olmuştur olmayabilir düşündüren,
ve 16. yüzyıldan kalma bir el foliated edilir. Bu Guglielmo varisi geçti
Teodoro 1577 yılında della Porta (d. 1625) ve Giuseppe tarafından bulundu
1690 yılında Guglielmo tarafından el yazmaları ve çizimlerin bir göğüs Ghezzi.
Bir kaligrafik başlık eklendi kim el yazması Ghezzi ile kaldı
Sayfa, Thomas Coke, daha sonra Earl tarafından 1717 yılında satın alındığı tarihe kadar
İngiltere'ye yazının getirdi Leicester,. Bu daha sonra
Armand Hammer tarafından açık artırma ile Leicester emlak satın

27 Eylül 2016 Salı

İlber Ortaylı Osmanlı Sarayında Hayat

Osmanlı padişahlarının ikametgahı ve aynı zamanda devletin yüksek ofislerinin bulunduğu Topkapı Sarayı'nı gezerken ön hazırlık yapmamız, gerek Osmanlı tarihini gerekse saray hayatını öğrenmek bakı­ mından fevkalade ehemmiyet kesbetmektedir. "M ekanlar ve Olaylarıyla Topkapı Sara yı" isimli kitabımızın ilk baskısı tükendi. O eserdeki metinleri; her baskıda olabilen bazı kaçınılmaz yanlışları düzelmek, okunmasını kolaylaştırmak ve pahalı olmayan bir şekilde baskıya giderek daha geniş bir kitleye ulaştırmak için ikinci defa okuyucuya sunuyoruz. Bu baskıda bazı ilaveler yaptık ve metni sarayın eski ve bilinmeyen fotoğraflarıyla zenginleştitıneye çalıştık. Bu çalışmada aziz meslektaştın benden evvelki saray müdürü Dr. Filiz Çağman'ın, Türk dili ve edebiyatının en önemli uzmanlarından Prof. Dr. Günay Kut'un ve müzemiz küratörlerinden Dr. Deniz Esemenli'nin metni gözden geçirmek ve bazı hatalara işaret etmekteki çalışmalarını, yayın editörü Salih Gülen'in tarihi fotoğraf desteğini unutamam, bu katkılara müteşekkirim. Ümit ederim ki Topkapı Sarayı'ndaki hayatı, sarayı tarih gözünde canlandırmayı ve okuyucuya öyle vermeyi amaçlayan bu baskı hedefine ulaşır. Kaynak Yayın Grubu'na ve Yitik Hazine Yayınları'na bu baskı için ayrıca teşekkür ederim. ll İlber Ortaylı Topkapı Sarayı Müzesi Nisan 2008 Osmanlı r5arayında Jfayal Yeniçeri Çman'mn 1898'de çekilmiş bir fotoğrafi. 12 PADiŞAHIN EVi OLARAK SARAY Topkapı Sarayı, Osmanlı sultanlarının ikametgahıdır. İstanbul fatihi II. Mehmed tarafından ı 460'ta yaptırılmış ve bazı ilavelerle ı 9. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı padişahları ve saray halkı burada ikamet etmiştir. ı9. yüzyılın devlet protokolü ve merasimleri dolayısıyla saray yetersiz kalmış ve ı830'lardan itibaren Sultan II. Mahmud oğlu Sultan Abdülmecid Han burada pek ikamet etmemiş ve ıSSO'lerin başında Türk sultanları Boğaz'daki Dalınabahçe Sarayı'na taşınmışlardır. Saray terk edildikten sonra da saltanat hazinesi, Mukaddes Emanetler ve imparatorluk arşivleri burada muhafaza edilmiştir. Bir baba ocağı olması ve Mukaddes Emanetler'i barındırınasından dolayı saray, protokolünü muhafaza etmiştir. Osmanlı monarşisi ı922'de kaldırıldıhan sonra da ı924'ten itibaren müze olarak ziyarete açıktır. Sarayımızın bilhassa on iki bin adet Çin porseleni ve dokuz yüz adet Japon porseleni önemli koleksiyonlarındandır. Bundan başka eşsiz ı6. ve ı 7. yüzyıl Türk kumaş koleksiyonları, halılar, silah koleksiyonları, Avrupa porselenleri de mü- zemizin zengin bölümleridir. Topkapı Sarayı'nın yazma eserler kütüphanesi, on sekiz binden fazla el yazması kitaba sahiptir. Bunlar sadece Arapça, Farsça ve Türkçe de- ğil, aynı zamanda Slav dillerinde, Yunanca, Ermenice, Latince ve hatta "Corviniana" örneğinde olduğu gibi Macarca nüshalardır. Sarayın kurucusu Sultan Il. Mehmed'in yaşadığı bölüm, hazine dairesine çevrilmiştir. Hazinede; Osmanlı tahtının yanı başında İran'dan gelen hediye bir taht, Babürlüler devri Hindistan'ından gelen muhtelif hediyeler, Bizans'tan kalma bir mukaddes emanet (sacre relique), sayısız mücevher ve ünlü Kaşıkçı Elması gibi naclide parçalar da yer almaktadır. Osmanlı Sarayı'nın en ilginç bölümlerinden bir tanesi mutfaklardır. Mutfaklara restorasyonlayeni bir düzen getirilmiştir. Yine sarayın Araba Dairesi'nden çıkarılan bazı saltanat arabalarını da burada görmek mümkündür. Sarayın en yüksek noktası ise, Adalet Kulesi dediğimiz Osmanlı Divan-ı Hümayun'u yani Imperial Cansul'un toplandığı yerdir. Bu bi- 13 Osmanlı darayında Jfayaf naların çevrelediği orta avluda yeniçeriler üç ayda bir büyük bir törenle maaşlarını alır, yabancı devlet sefirleri de bunları seyrederdi. Sarayın iç kısmı yani padişahın ikametgahı sayılan Harem ve Enderun, tarihi yönlendiren bölümlerdir. Enderun, devşirme (recruit) çocukların devlet idaresi ve ordu kamutası için yetiştirildiği bölümdür. Burada hem teorik dersler alırlar, hem de saray hizmetlerinde bulunurlardı. Hizmet eden, hizmet ettirmeyi bilir. 15-16 yaşında saraya giren, ihtimal üzere 25-30 yaşlarında general rütbesiyle çıkardı. Enderun dediğimiz bu avluda ve koğuşlarda sert bir disiplin vardı. Bugünkü ziyaretçileri hayran bırakan Kumaş Seksiyonu, imparatorluk Hazinesi ve Kutsal Emanetler bu avludadır. Kutsal Emanetler Bölümü her zaman Müslüman dünyanın ama başka din mensuplarının da ziyaret ettiği, Hazreti Peygamber'e ve diğer büyük peygamberlere ait eşyaların saklandığı bölümdür. Harem, özellikle savaşlarda esir edilen, satın alınan genç kızların eğitildiği bir bc;ılümdü. Okuma yazma, iyi giyim, musiki öğrenen bu genç kızların kuşkusuz ki hepsi padişaha iş ve tecviz edilmiş değildir. İmparatorluğun diğer yönetici kumandan sınıfları da buradan evlenirlerdi. Mesela İstanbul ve Bursa gibi şehirlerin hemen her mahallesinde saraydan çıkıp o yörenin belli başlı bir efendisiyle evlenen bir hanım bulunurdu. Sarayın etiketi böyle yayılırdı. Harem bölümü çinileri ve nefis Osmanlı kaHgrafisinin en seçkin örnekleriyle ünlüdür. Osmanlı Sarayı'nda en önemli bölümlerden biri de sarayın arşividir. Osmanlı Devleti'yle ve bu büyük devletin ilişkide bulunduğu hemen bütün Avrupa ve Asya'nın hükümran (sovereign) devletleriyle ilgili vesikalar buradadır. Bu arşiv incelenmeden dünya tarihi yazılamaz. Tap kapı Sarayı mütevazıdır; askeri bir imparatorluğun büyük harcamaları daha çok muhteşem camiler, kışlalar, köprüler, kervansaraylar ve konaklama tesisleri için yapılmıştır. 16. yüzyılın ünlü mimarı Mimar Sinan bile bu sarayda sadece bir bölümü inşa etmiştir. Lakin bu mütevazı sarayın kendine özgü pandantif biçimli güzel binaları, nefis çinileri ve tabiada iç içe geçmiş yapısı ile bulunduğu Sarayburnu; İstanbul'un neresinden bakılsa ona ihtişam verir. Bu doğal bir güzellik ve ihtişamdır. Tapkapı Sarayı'nda hayat, içindeki yüzlerce hizmetli ve birkaç bin muhafız süvari (Sipahi-Altı bölük) israftan uzak, mütevazı şartlarda yaşanmıştır. Saray mutfağında ünlü Türk mutfağının en güzel örnekleri hazırlanmıştır. Kumaşlar 16. ve 17. yüzyılın en iyi dokumalarıdır. İnsanlar yerneklerini Çin porseleninde yemelerine rağmen dar mekanda yaşarlar; 14 ?acli§akn Övi Olarak cSaray mütevazı, disiplinli ve programlı bir hayat sürerlerdi. Padişahın ihti- şamlı kıyafeti bile sarayın içinden çok dışını erkilernek içindi ve aslında halk çok sade giyimli bir padişahı beğenmezdi. Osmanlı Sarayı hayatının merasimleri ayrı bir ihtişam konusuydu. Bunlar halkı olduğu kadar gelip geçen yabancıları da etkilemiştir. Her cuma padişah İstanbul camilerinden birinde ibadet etmek için muhte- şem bir alayla ( selamlık töreni) halkın arasına çıkardı. Kendisine sunulan dilekçeler imparatorluk halklarının muhtelif dillerindeydi. Onları okumak tarihçiler için bir zevktir. Şehzadelerin sünnet düğünlerinde saray, halka cömertçe ikramlarda bulunur; çeşitli merasim ve gösteriler düzenlenirdi. Burada esnaf alaylarının geçit törenleri de mühimdi. Yine ordular seferden zaferle dönünce zırhlar, silahlar ve üniformalardan oluşan göz alıcı mağrur bir alay, şehrin ortasından geçerdi. Osmanlı Sarayı şiir ve musikiydi. Musikişinas ve şairler hep ödüllendirilirdi. Her padişahın bir zanaatı vardı. III. Selim büyük kompozitördü, III. Ahmed büyük bir kaligraftı. IL Mahmud hem kaligraf hem musikişinastı. Muhte$em Süleyman kuyumcuydu. Il. Abdülhamid dahi bir marangozdu. IV. Murad sporcuydu ve gayet ince bir kaligraftı. Il. Mehmed (Fatih) Rönesans tipi bir hümanistti. Yunanca okur, Farsça şiir yazardı. Doğu ve Batı'nın efendisiydi. Saray, yüksek değil, zarif yapılardan oluşurdu. Adalet kulesi ve denizden dahi görünen harem kubbeleri hariç bütün yapılar onun avlusundaki ve etrafındaki ulu çmarlardan daha alçaktır. Sarayın büyük bir arazisi vardı. Bu arazi zamanında müthiş bostanlar ve gül bahçelerini barındırırdı. Bugün saray bahçeleri yeniden ıslah edilmeye çalışılmaktadır. Saray üzerinde tetkik ve araştırmalar artmaktadır. Ancak merhum Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın "Saray Teşkilatı" ve Prof. Dr. Sedat Hakkı Eldem'in İlmi Röleve çalışmaları tipinde abidevi çalışmalara ihtiyaç vardır. 15 Osmanlz cSarayında Jfayal Sultan lll. Murad devrinde Suriçi (Hünername) 16 İSTANBUL BİR DÜNYA BAŞKENTi İstanbul'un Fethi, dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır. Fetih, bü- tün dünyada bilim, sanat ve kültürel sahalarda derin yankılar meydana getirmiştir. Fethin üstün fen bilgisine dayanan silah gücünün bir mahsulü olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Yüzyıllar boyunca bütün muhasaralara karşı koyan surlar, Osmanlı'nın gencecik sultanının ger- çekleştirdiği silah teknolojisi karşısında delik deşik olmuştur. 1453'ten sonra İstanbul, yeniden bir "Dünya Başkenti" durumuna gelmiş; yeniden Balkanlar ve Küçük Asya'daki geniş bir art ülkeyle (hinterlantla) bütünleşmiştir. Haddizatında 2010 yılı için İstanbul'un "Avrupa Kültür Başk-enti" seçilmesi, bu eski dünya başkenti için gecikmiş ancak yerinde bir karardır. 1985'ten günümüze kadar "Avrupa Kültür Başkenti" seçilen pek çok kentin geçmişleri İstanbul kadar köklü değildir. Bu konuda İstanbul'la benzerlik gösteren tek şehir bence İskenderiye' dir. İstanbul, Avrupa'nın ilk üniversite şehridir. Thedosyus, hukuk ve ilahiyat fakülteleriyle üniversite denen kurumun dünyadaki ilk temelini atmıştır. Fethin ardından İstanbul'da ilk üniversite kurulurken Fatih Camii seçilmiş ve bu üniversiteye Sahn-ı Sernan (sekiz auditorium) adı verilmiştir. Kapalıçarşı başta olmak üzere Perşembe Pazarı'ndaki han, diğer çarşılar bunun örneğidir. Medrese, imarethane, cami, han ve hamam gibi kurumlar paşalara tevdi edilmiş; bunlar, şehrin belirli bir bölgesinde bu gibi tesisler kurunca paşanın adıyla anılmıştır. Bu nedenledir ki İstanbul, semtlerinin ad; itibariyle bir paşalar şehridir. Medreseler, camiler, imarethaneler, çarşılar, bedestenler, kervansaraylar, hanlar, hamamlar ... Osmanlıların eline geçtiğinde oldukça peri- şan ve harabe bir vaziyette olan Doğu Roma payitahtı, yapılan mimari faaliyetler neticesinde bir Osmanlı Türk şehri oluvermiştir. Fatih'in 1453'te şehre girdiği vakit Bizans kayserlerinin sarayında gördüğü manzara karşısında kime ait olduğu belli olmayan bir beyit söylediği rivayet edilir: 17 Osmanlı Oarayıncla Jfayal "Bum nevbet mizened der tarem-i Afrasyab Perdedar-i mikoned der kasr-ı kayzer ankebud" Afrasyab'ın balkonunda baykuş nevbet çalıyor, yani bando görevini yerine getiriyor. (Bizans hükümdarlarının kapısında bizim mehter takımı gibi nevbet vuran bir takım vardır.) Kayserin kasrında örümcek perdedarlık (protokol şefliği) yapıyor. Bir dünya başkenti için bu, hazin bir durumdur. Fatih, bu haldeki Bizans Sarayı'nda oturmak istememiştir, bulduğu mirasla örtüşen yeni bir Osmanlı şehri ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde göçlerle ve sürgün denilen mecburi iskanla nüfus artışını sağlama ve çöken, boşalan bir kentin restorasyonu amaçlanmaktadır. Topkapı Sarayı ise hiçbir zaman Bizans Sarayı'nın durumuna düşmemiştir. İstanbul' daki iş merkezi, konut alanındaki yerleşme düzenleri Bizans devrindeki dokuyu sürdürmüştür. İstanbul'da bu dönemde göçlerle ve mecburi iskanla nüfus artışı gerçekleştirilmeye çalışılmıştır ki bunun temelinde ekonomik yönden çöken ve boşalan. bu kentin restorasyonu amaçlanmaktadır. istanbul'un iskan Düzeni ı 400'lü yılların Konstantinopolis'inin hususen konut bölgeleri büyük miktarda boşalmıştır. ı403'te Timur'a elçi olarak giderken Konstantinopolis'ten geçen Kastilyalı Clavijo, şehrin mühim kısmı­ nın bomboş arsalarla, tarım yapılan bahçe ve bostanlada dolu olduğunu söylemektedir. İstanbul'un bilinen en eski haritasını çizen Floransalı Cristoforo Buondelmonte, 14 ı 9' da yaptığı ziyarette şehrin harap ve bölük pörçük halinden bahsetmektedir. Bertrandon de la Brocquere, ı433'te, kentin yer yer ekili alanlarla bölündüğünden söz etmektedir. Esasen merkezdeki bürokratik kurumların, saray ve iş çevresinin bulunduğu mekan dışında, Konstantinopolis, gerek Bizans gerekse Osmanlı devirlerinde ahşap binalar ve yangın artığı boş arsa ve bahçelerle ünlüdür. İstanbul'un tarihi şehir planına bakıldığında, geleneksel kent dokusuna has nitelikleri göze çarpar. Yönetim-kontrol bölgesi, iş-liman bölgesi ile konut alanı da bu geleneksel yapıya göre sıralanmıştır. Matbah-ı amire kısmında özellikle Topkapı saray arşivinin önündeki büyük sütun başlıkları Bizans döneminden kalmadır. Yine Babü's selam'ı geçince saray arabalarının teşhir edildiği vitrinierin önündeki sütun başlıkları da bu döneme aittir. Bazı sütun başlıkları ve sütunlar 18 !hlanbu/J3i.r Vünya J3aglenli sarayın içine, o bölgeye aittir; yani düpedüz Bizantian denilen mıntı­ kadan kalmadır. Bir kısmını ise Fatih Sultan Mehmed İstanbul'da bulundukları muhtelif bölgelerden buraya taşıtmıştır. Her halükarda sarayımızın küratörlerinden Doç. Dr. Hülya Tezcan'ın eseri, Topkapı'nın altında bilinen Bizans mimarisini anlatan en önemli kitaptır. Bunun dışındaTopkapı Sarayı dahilinde önemli veya sistematik bir kazı yapılmamıştır. Yapılması da mümkün görünmemektedir. Mamafih sondaj metoduyla bazı eski eserler çıkarılabilir. imparatorluk dönemine ait Gotlar Sütunu ve iki şapelin dışında da bugün bazı sarnıçlar göze çarpmaktadır ve herhangi bir kazı ve inşaat faaliyetinde sur içindeki alanda her an bir Bizans dönemi eserine rastlanması mümkündür. Sirkeci'den Ktz Kulesi'nin görünüşü (Yaklaştk 1892) 19 Osmanh Qarayında Jfaya! 20. yüzyil başlarmda Jll. Ahmed Çeşmesi 20 OSMANLlLARDA SARAY KA VRAMI Osmanlı merkezi hükümetinin ve devletinin başında padişah ve saray yer alır. Devlet reisinin ikametgahı ve görev yeri olarak saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun da idare merkezidir. Bir bakıma devlet reisinin ikamet yeri ve ofisi olan sarayın ı9. yüzyılı, ı 6. ve ı 7. yüzyıllardakinden daha az bilinir. Hele Osmanlı Sarayı üzerindeki tetkikleri, muasırı Rusya Sarayı ile karşılaştırmak ~ümkün olmadığı gibi; geçmiş asırlardaki Bizans Sarayı'na dair monografi ve bilgilerle karşılaştırmak da mümkün değildir. Topkapı Sarayı, İstanbul'da Osmanlı yönetim bölgesinin merkezinde yer alır. Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'un Fethi ile Doğu Roma İmparatorluğu'na son verir. Burada Bizans kavramı üzerinde de durmak gerekir, çünkü Bizans denilen imparatorluk, gerçekte Doğu Roma İmparatorluğu'dur. Bizans ismini o imparatorluğun insanları hiçbir zaman kullanmamışlardır. Bizans, ı6. yüzyılda Alman alimlerden Hieronimus Wolff'ün kullandığı bir isimdir. İmparatorluğa Bizans, bu şehre Bizans ve bu ülkenin insaniarına Bizanslılar demek ı6. yüzyılın Batı Avrupa'sının yakıştırmasıdır. Arkasında Mukaddes Roma-Germen İmparatorluğu'nu meşrulaştırmak gibi siyasi bir misyon yatmaktadır. Fatih Sultan Mehmed Han, fetihten sonra, bugünkü Beyazıt'ta İstanbul Üniversitesi'nin bulunduğu yerde bir saray yaptırır. Bu sarayın hududunun bir hayli geniş olduğu ve Süleymaniye Camii'nin yerinin de bu sahada bulunduğu malumdur. Bu ilk yapılan saray "Eski Saray", Topkapı da "Yeni Saray (Saray-ı Cedid)" olarak anılmıştır. Fatih, önce Çinili Köşk'ü, ardından da Topkapı Sarayı'nı inşa ettirir ve Topkapı Sarayı'na geçilir. Yeni Saray'a Fatih'in verdiği isim Saray-ı Cedid'dir. Bunun dışında saray, Saray-ı Amire, Südde-i Saadet, Der-i Devlet gibi isimler de almıştır. Saraya Topkapı isminin verilmesi çok sonra olmuştur. Ne gariptir ki; ı9. yüzyıldan itibaren saraya, günümüzde bulunmayan bir sahil sarayının ismi verilmiştir. Sultan I. Mahmud 21 Osmanh Oarayında Jfayal tarafından Bizans surlarının yakınına büyük bir ahşap sahil sarayı yaptırılmış ve bu sahil sarayına önündeki selam toplarına nispeten "Topkapusu Sahil Sarayı" denilmiştir. Bir yangında tamamen kül olan sahil sarayının ismi saraya verilmiştir. T opkapı, mütevazı fakat görkemli yapısıyla, hoş bahçeleri ve özgün konumuyla, içindeki hazinelerin ve arşivlerin zenginliğiyle eski imparatorluğumuzun evi ve en büyük sarayıdır. Topkapı, Osmanlılar için hem bir yönetim yerleşkesi hem de padi- şah evidir. Bu yönüyle bir padişah içinTopkapı hem bir ikametgah hem de bir görev yeridir. Saray' da Bizans izleri Sarayın bulunduğu bölge eski Bizans'ın da yönetim merkezi olup Topkapı, eski Bizans Sarayı'nın üzerine yapılmıştır. Bizans Sarayı'ndan kalan taşların ve sütunların sarayın yapımında kullanıldığı bilinir. Bugün Topkapı'da Babü's saade'ye giden yol üzerinde Bizans Sarayı'ndan kalan su samıcı hala mevcuttur ve koruma altındadır. Sarayın mutfak bölümünde dev sütun başlıkları daha evvel Ayasofya'nın önünde bulunan Yustinianus anıtını taşıyan dikilitaşın sütun başlıklarıdır. Lale Bahçesi'nde bulunan Vaftiz Havuzu da sarayın Bizans'tan kalan eserlerindendir. Bütün bunlar Osmanlılarda herhangi bir tarihi miras takıntısı olmadığının güzel misalleridir ki bu durum günümüz toplumunda görülen bazı aşırılıklam karşı mühim mesajlar içermektedir. Kendinden evvelki mirasa karşı duyulan bu saygı, büyük bir medeniyet ve insanlık mirasını sahiplenmenin de delilidir. Bu ilginç saray, yeryüzünün en özgün hükümdar evidir. Kanaatimce gerek konumu gerek barındırdığı eserler bakımından dünyanın en gü- zel sarayıdır. Bu haliyle Topkapı'nın, diğer saraylarla mukayesesi kabul edilemez. Topkapı Sara yı, aynı zamanda imparatorluk bürokrasisini temsil eden anıtlardandır. Mütevazı ama çarpıcı ve her şeyden önce çok gü- zeldir. Dünyanın en güzel şehrinin en güzel köşesine inşa edilmiştir. Denizden bakıldığında ise muhteşemdir. Zaten amaç da, hem ihtişamı hem de tevazuu bir araya getirmektir. 22 Osmanlılarda c'5aray Xavramı Topkapı ve Ayasofya Yüzyıllarca benzeri yapılamayan Ayasofya, kentin en önemli camiidir, fethin sembolüdür. O vakte kadar yeryüzünün en büyük, en parlak, en şöhretli mabedidir. Fatih, istese adını "Fethiye Camii" yapabilirdi; ancak insanlık mirasına duyulan Osmanlı saygısı gereği ne camiin adı ne de ana yapısı değiştirilmiştir. Ayasofya günümüze kadar muhafaza edilmişse bunu Osmanlı tarafından bütün imparatorluğun hatta bütün islam aleminin protokolde birinci camii olmasına borçludur. Hükümdarların çoğu, cuma namazlarını ve teravihleri bu camide kı­ larlardı. O dönemde inşa edilen bir sarayın buraya yakın olması gayet tabiidir. Ancak Osmanlıların Ayasofya'nın karşısına Sultanahmet Camii gibi bir zarafet abidesini diktiklerini de unutmamak gerekir. Saray, dünyanın en güzel noktasında, bizim "Saraybumu" dediğimiz uçta yer alır. Şehrin her tarafından görülür ve -bir zamanlar- şehrin her tarafına hakim bir noktadadır. Günümüzde tarihi ve kültürel mirasımızdan bihaber şekilde ve bu mirası baltalarcasına inşa edilen çok katlı çirkin yapılar, şehrin pek çok yerinden sarayın görülmesine mani olduğu gibi Topkapı Sarayı'ndan görülen manzarayı da gölgelemektedir. Mimar Sinan'ın Süleymaniye'yi inşa ettiği yer bir cami inşaatı için elverişsiz iken Mimar Sinan, Haliç'ten bakılınca muhteşem bir silüet meydana getirmek maksadıyla temelleri uzun bir süre bekletmiş ve Süleymaniye'yi şimdiki yerine yapmıştır. Günümüzde bu hassasiyet yok denecek seviyededir. Sarayın inşası Saray, bir seferde yapılıp bitiriimiş değildir, zaman zaman yapılan ilavelerle oluşmuştur. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinde devletin genişlemesiyle birlikte saray hizmetiilerinin sayısının artması, yeni binaların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Sultan III. Murad ve Sultan IV. Mehmed dönemlerinde de Fatih'in yaptığı birralara yeni ilaveler yapılmıştır. Buna rağmen sarayda yapılan ilaveler adeta birbirini tamamlayan bir görünüm arz eder. Genel olarak bakıldığı zaman Sultanahmet ve Ayasofya ile birlikte bir bütünlük teş­ kil eden sarayın, buradaki görünüme büyük bir zenginlik kattığı açıktır. Bunu bugün denizden çekilen resimlerde de görmek mümkündür. 23 Osmanlı <5arayıncla Jfayal Saraya yapılan son ilave Sultan Abdülmecid'in devrinde yapılan Meddiye Köşkü'dür. Topkapı'ya yapılan bütün binalar günümüze ula- şamamıştır. Bir kısmı zamanla yıkıldığı gibi bazıları da yanmıştır. Sarayın Konumu Sarayın bulunduğu mekan, aynı .zamanda Hipodrom'a ve At Meydanı'na da yakındır. Türk tarihinin bu en büyük sarayının İstanbul'da, şehrin en gözde mekanında kurulmuş olması büyük sultan Fatih'in basiretinin de ispatıdır. Genellikle yöneticilerin konakları da burada yer alır. Mesela unu~ tulmaz vezir-i azamlardan Sokullu'nun konağı, şimdiki Sultanahmet Camii'nin bulunduğu mevkidedir. Karşısında Sadrazam Maktul (veya Makbul) İbrahim Paşa'nın sarayı yer alır ki günümüzde Türk-İslam Eserleri Müzesi' dir. 1890'/t yillarda Galata Kulesi'nden Sarayburnu'nun görünüşü Önemle belirtilmesi gereken bir özellik, bütün geleneksel kentlerdeki gibi İstanbul' da da 19. yüzyıla kadar yönetim merkezinde kurumlaşan devlet ofislerinin yer aldığı sabit binaların olmamasıdır. Bu bölgede, saray ve sadrazamlık (Bab-ı Ali) ve Bab-ı Meşihat (Süleymaniye) dı­ şında 19. yüzyıla kadar göze çarpan bir devlet ofisi yoktur. Bizzat şehrin belediye başkanı ve en yüksek yargı görevlerini yerine getiren İstanbul kadısı bile özel konutu nerede ise orayı makam odası ve mahkeme olarak kullanırdı. Kasımpaşa'daki Kaptanpaşa ofisi, Süleymaniye'deki Ağakapısı ve Bab-ı Meşihat (şeyhülislamlık) olan bina bunun istisnasıdır. Kaptanpaşa, donanmanın semtinde, yeniçeri ağası ise güvenlik görevi dolayısıyla şehir merkezinde bulunur. 24 Osmanlılarcia cSaray .Xwrarm ihtişam ve Tevazu Biz Osmanlı için "imparatorluk" diyebiliriz, ama "devlet" demeyi tercih ederiz. Çünkü devlet sözünde bir mistisizm vardır. Buna bağlı olarak da böyle bir devletin yönetim merkezi anlayışında din faktörü- nün inkar edilemez bir etkisi olduğundan bahsedile bilir. Topkapı Sarayı, bu yönüyle Osmanlıda ihtişamla tevazuu, din anlayışı ile dünya anlayışını bir arada gösteren önemli bir misaldir. Müslüman bir hükümdar ve halife olarak padişah, bütün dünya Müslümanlarının lideridir ve bunun gösterilmesi gerekir. Bu bakımdan saray, aynı zamanda Müslümanların halifesinin makamıdır. Saray, sadece Müslümanlar için değil Hıristiyanlar için de mühim eseriere ev sahipliği yapar. Bazı peygamberlere ait kutsal emanetler gibi. Nitekim Bizans'tan devralınan Vaftizci Yahya'nın kemikleri de bu cümledendir. Topkapı Sarayı, her gün ortalama on binden fazla ziyaretçiyi ağırlamaha ve her geçen gün ziyaretçi sayısı artmaktadır. Tarihe olan ilgi zaviyesinden bu durum sevindirici olmakla birlikte, sarayın yıpranmaması ve gelecek nesillere ulaştırtlması için ilerleyen zamanda bir sınırlama getirilmesi gerekmektedir. Saraym arazisi içinde bulunan karakolhane 25 Osmanlı c'5arayıncla Jfayal Sarayın has bahçesi Gülhane 26 SARAYlN PLANI Yüzyıllarca gelişen ve büyüyen Topkapı Sarayı'nın planının belirlenmesinde Osmanlı Devleti felsefesi ile tebaa ilişkilerinin büyük rolü olmuştur. Fatih'in babası Sultan Il. Murad'ın Tunca Nehri kenarında yaptırdığı ve günümüzde sadece az bir kalıntısı kalan Edirne Sarayı'nın ihtişamlı olduğu ve Topkapı'nın ilk inşa edildiği dönemde bu sarayın planından etkilenildiği bilinir. Sarayın planı; çeşitli avlular ve bahçeler arasında devlet işlerine ayrılmış daireler, hükümdarın ikametgahı olacak bina ve köşkler ile sarayda yaşayan görevlilere mahsus binalardan müteşekkildir. Yapılar, geniş bir alana serpiştirilmiş şekildedir. Fatih devrinden, terk edilmeye başlandığı 18. yüzyıl sonuna kadar, inşa edilen bölümleri /içinde sarayın genel planına aykırı bölümler olduğu gibi, Matbah-ı amire (Mutfaklar) gibi zarif mütevazı kısımlar, bir evrensel imparatorluğun yükseldiği Kubbealtı; IV. Murad'ın trajik, dağ­ dağalı ama zarif iç dünyasını aksettiren Revan ve Bağdat Köşkleri, çinileriyle ebedileşen Veliaht Dairesi, tarihimizin en ilginç olaylarının geç- tiği Harem'deki Altınyol gibi enfes bölümleri de vardır. Saray, kendine özgü planı ile bugün Doğu ve Batı'daki saraylardan farklılık arz eder. Topkapı Sarayı'nın etrafı karadan "Sur-ı Sultani" dediğimiz duvarlada, deniz tarafından ise Bizans surlarıyla çevrelenmiştir. Bu geniş saha, yaklaşık 700 bin metre karedir. Topkapı'nın birinci avlusuna "Bab-ı Hümayı1n / Emperyal Kapı" denen kapıdan girilir. Lale Devri'nin sembol eserlerinden III. Ahmed Çeşmesi'nin yanı başında bulunan bu kapı, diğer kapılara nazaran biraz daha sadedir. Babü's selam (gişelerin bulunduğu kapı), devletin yönetildiği bölü- me açılır. Buradan içeriyeatlasadece padişah geçebilir. Üçüncü kapı olan; Babü's saade'den de saray kısmına geçilir. Harem burada bulunur. Topkapı'nın Harem'i padişahın evidir. Harem sadece harem değildir, o da bu dünyanın bir parçasıdır; her şeyden evvel bir okuldur. Topkapı'nın 19. asra ait ilk evi Sultan Abdülmecid tarafından yaptı­ rılan Meddiye Kasrı'dır. Deryayı seyretmeye dayamayan padişahın zarif bir eseridir. Böyle bir seyir mekan da Sultan Selim Camii yanındaki meşrutadır ve padişah türbesini de burada vasiyet etmiştir. 27 Osmanlı r5arayında Jfayal Sarayın Kapladığı Alan Sarayın kapladığı alan yaklaşık 700.000 metrekaredir. Bu alanın yine yaklaşık 80.000 metrekaresini binalar kaplamaktadır. Geri kalan mühim kısım ise hasbahçelere ayrılmıştır. Osmanlı zevkinin ve inceliğinin birer timsali olan, çiçeklerle ve özellikle de lalelerle donatılan bu bahçeler üç kıtada yayılan bir dünya_ imparatorluğunu türlü gaileler içinde yöneten Osmanlı padişahlarının zihnen dinlenmelerini ve kendilerini yenilemelerini sağlamıştır. Bugün de sarayın bahçesi sünbüllerden zanbaklara; güllerden menekşelere aynı güzellikleri taşımaya devam etmektedir. Üzerinde durulacak bir konu da Topkapı Sarayı'nın zenginliğinden ve ihtişamından çok kendine has karakteri, çizgileri ve ananeleridir. Zaten Topkapı Sara yı, Osmanlı tarihini bir anane, bir baba ocağı gibi kaplamıştır. Padişahlar burada oturmasalar da ölüm halinde naaş burada tekfin edilir ve şehzadelerin sünnetleri burada yapılırdı. Topkapı Sarayı somutlaşmış bir anane bütünüdür ve buradaki hayat bilmemiz gereken bir tarih çizgisidir. Ayrıca Osmanlı devlet anlayışı bu sarayın her bölümünde ve her köşesinde göze çarpmaktadır. Topkapı Sarayı her şeye rağmen Osmanlı medeniyetini bütün görkem ve ihtişamıyla bize anlatır. Saint irene Kilisesi'nin müze olarak kul/amldiği dönemde sergilenen Osman/i ateşli silahlan 28 SARAYlN EV SAHiBi OLARAK PADiŞAH Osmanlı padişahı "Sultan" unvanıyla bilinir. Bu, Selçukilerin Bağdat'ı fethinden ve hilafetin Abbasioğullarında bırakılıp kendilerinin adeta dünyevi bir imparator olmaları karşılığında kullandıkları bir terimdir. Osmanlı sultanı, tıpkı Rus çarı ve Alman-Avusturya kayseri gibi bu hususi unvanla anılır. "Sultan" dendiği zaman Türk imparatorluğunun başındaki insan anlaşılır. 19. yüzyılın ortasına kadar Türk sultanları, yani im paratarluğun başındaki hanedan burada kalmıştır. Osmanlı saltanatında unvanlar, silsile halinde babadan oğula geçer; yani padişah oğulları "şehzade", kızları "sultan"dır. Buna "princesse imperiale" diyebiliriz. Şehzadelerin çocukiarı yine şehzade, kızları yine sultandır. Fakat sultanların, prensesierin çocukları hanedan üyesi sayılmazlar. Hanedanla ahabalığı olan kimselerdir; ama silsile itibariyle hanedandan düşerler. Osmanlı hanedan üyeleri ticaret yapamaz, başka meslekler icm edemez, sadece askerlik yapabilirler. Bu, monarşinin sonuna kadar böyle kalmıştır. Başlangıçtaki ilk iki asırda Osmanlı şehzadeleri İstanbul'a yakın sancaklam vali olarak gönderilirler. Onlardan birisi padişah öldüğü an, devlet erkanı hangisinde ittifak etmiş ise taht için çağrılır. Bu sancak şehzadelerinden devlet merkezindeki vezirlerle en iyi ilişkileri olan, seferlerde yararlığı görülen, kendini ispat eden ve yönetirnde göz dolduranları galiba merkezdeki devlet adamları, padişahın ölümünde hemen çağırmaktadırlar. Bazı halde arada çatışma da olmuştur. Il. Bayezid ve Cem Sultan vakası gibi. .. Fakat genelde bu, tatlıya bağlanır. Hiç şüphesiz ki veraset sistemi iyi oturmadığı için lll. Murad ve III. Mehmed dönemlerinde olduğu gibi şehzade katilleri görülmektedir, ama bu bir kural değildir ve Osmanlı tarihinin tamamına teşmil edilemez. Kardeş katli hadises i, Osmanlı tarihinin bir dönemini kapsar. I. Ahmed'den itibaren şehzadeler bu yüzden sancaklam gönderilmiyar ve sarayda büyüyorlar. 19. yüzyılda ancak toplumla temasa geçiyorlar. Ancak Il. Meşrutiyet zamanında iyi okullarda - Galatasaray gibi - askeri okullarda ve hatta Berlin ve Viyana' da askeri mekteplerde subay olarak yetişenleri var ve hepsi iyi askerdirler. 29 Osmanlı Oarayında Jfayal Cihanı Titreten Padişahlar Osmanlı padişahları mareşaldir. Hatta saricak şehzadeliklerinde bulunmayan ve sarayda çok küçük yaştan padişah olarak yetiştiği halde önemli bir mareşal olan Sultan IV. Murad'ı zikretmeliyiz. Yirmi sekiz yaşında vefat ettiği halde önemli fetihler yapmıştır. Aynı zamanda da sanatkar bir kişiliği vardır. Sporcudur. Hekimbaşı Odası'nın alt tarafındabulunan mermer tahtının kirabesinde bu sporcu padişahın mahareti. anlatılmaktadır. Osmanlı padişahlarının ve şehzadelerinin her birinin bir görevi vardır, bir zanaatı vardır. Sultan Süleyman kuyumcudur, III. Ahmed çok önemli bir hattattır. Sarayımızın pek çok köşesini onun hat levhaları süslemektedir. II. Abdülhamid önemli bir marangozdur. Şehzadeler içinde müzisyenler vardır. III. Selim önemli bir müzisyendir. Bu sanatlara dikkat ederler, hatta saltanat kaldırıldıhan sonra bile dışarıda bu öğrendikleri zanaatlarla yaşayıp geçinenler vardır. Padişahların bazıları isyanla tahttan indirilmiştir. Fakat hiçbir zaman Osmanlı hanedanının hakimiyeti değişmemiştir. Osmanlı sultanı­ na tabi, mümtaz, özerk hükümdarlar vardır. Macaristan, Erdel; bugünkü Romanya'yı oluşturan Eflak ve Bağdan; Kırım Hanlığı gibi yerlerdir bunlar. Buraları yerli hanedanlar yönetir ama Osmanlı tahtına bağlıdırlar. Belirli vergileri ve.rirler. Asker yardımı yaparlar. Dış politikada Osmanlı devletinin Babı3.li'nin yolunu takip etmek durumundadırlar. Osmanlı padişahlarının, bütün İslam hükümdarları gibi hakim biri olarak "halife" unvanı vardır. Bı.i hep vardı, fakat Yavuz Sultan Selim Mısır'ı, Hicaz'ı aldıktan sonra bunun üzerinde çok durulmuştur. Esas olan Hicaz topraklarının yönetiminde Hadim-ül Haremeyn (yani Custodia) olmaktır. Bu unvan ve bu sıfata Osmanlı hükümeti son derece dikkat etmiş ve I. Cihan Harbi'nin sonuna kadar bütün dünya Müslümanlarının hac farizasını yerine getirmesi çok önemli bulunmuştur. Şam Beylerbeyliği'nin yani burayı yöneten valinin unvanı Emir-ül Hac'dır. Büyük hadiseler, kırgınlıklar, katliam, kavgalar olmadan hac görevini Osmanlı saltanatı son güne kadar gayet iyi idare etmiştir. Hilafet unvanı 1922'de Büyük Millet Meclisi kararıyla harredanın veliahdı olan Abdülmecid Efendi'ye bırakılmış, 1924'te de kaldırılmıştır. Osmanlı Sarayı'nda en önemli görev Divan-ı Hümayfin toplantılarından sonra Arz Odası'nda padişahla başvezir ve vezirler arasındaki mütalaa ve karar süreciydi. Sarayı yöneten amirler ise denebilir ki Hasodabaşı, Silahdar ağa, Darü's saade ağası, Babü's saade ağası gibi memurlardı. 30 r5arayın Gu r5a/ııf,; Olarak 'Yaclı§dz Saraydaki bütün sanatçıların başı -ki bunların sayısı birkaç bini bulmaktadır- hazinedar ağadır. Yine bu sarayın dışında devşinnelerin yetiştirilmesi ile ilgili olarak Enderun'u yöneten kişi de Hasodabaşı'dır. Topkap1 Sarap'nm ilk banisi Fatih Sultan MehmedHan 31 Osmanlı <'iarayında Jfayaf Osmanlı saltanatı 19. yüzyılda bugünkü Do lmabahçe ve Yıldız Sarayları'nda devam eder. En son hükümdar da mütareke sırasında Dalınabahçe'den tekrar Yıldız'a dönmüştür. Ondan sonra bu altı asırlık sülale bitmiştir. 1924 Mart'ında bütün Osmanlı hanedan üyeleri Türkiye topraklarını terk ettiler ve 1952'de kadın üyelere af çıktı, 1974'te de bütün erkek üyelere bir af çıkartıldı. Hiç şüphesiz ki; cihan tarihini etkileyen şahsiyetler Osmanlı padi- şahları içinde bilhassa Fatih Sultan Mehmed Han ve Kanuni Sultan Süleyman Han'dır. Bunlardan biri "Fatih" unvanını taşır, öbürüne de biz "Kanuni" kanun yapan deriz ama bütün Avrupalılar "Muhteşem" unvanını verirler ki gerçekten muhteşemdir. Aşağı yukarı ta Osman Gazi'den beri dokuz tane büyük mareşal çıkmıştır bu hanecianın içinden ama dünya tarihi en çok bu ikisini tanır ve ikisi üzerinde durur. Üstlerine yazılan kitap ve araştırmalar henüz bitmemiştir. Osmanlı padişahları tahttan inditilider ve Harem'de "şimşirlik" denilen bir bölümde ölenekadar barınırlardı. 19. yüzyılda Sultan V. Murad tahttan inditilmiş ve Çırağan'da ölümüne kadar kalmıştır. Sultan IL Abdülhamid de önce Selanik' e sürgün edilmiş, Balkan Savaşı'ndan sonra Beylerbeyi Sarayı'na nakledilmiştir. Sultan Abdülaziz'in ise intihar ettiği söylenir. Ancak katiedildiği anlaşılmıştır. Sultan IL Osman maalesef bir yeniçeri isyanıyla tahttan indirildihen sonra feci şekilde katledilmiştir. Bu olay hanedan üyelerinin zihninde çok derin yaralar açmıştır. Sultan İbrahim tahttan inditilmiş ve katledilmiştir. Sultan IV. Mehmed ve Sultan IL Mustafa tahttan indirilmiştir. Bundan sonra tahttan indirme hadisesi Sultan III. Selim için geçerlidir. Şimşirlikte hapsedilmişti. Kendisini kurtarmak için gelen Alemdar Mustafa Paşa saraya girince mevcut padişah, -yeğeni IV. Mustafa- Sultan III. Selim'i katiettirdi ardından ona da aynı siyaset tatbik edildi. Hal edilen di- ğerleri muhafaza altında tutulmuşlardır. Bundan da anlaşıldığına göre Topkapı Sarayı padişahların ikametgahları olmasına rağmen maalesef bazı acı hadiselere de sahne olmuştur. Tevazu Osmanlı İmparatorluğu'nun sarayları ve şaşaası üzerine çok söz söylenir. Geçmişi karalamak isteyenlerin saray müsrifliği ve harem masallarını dillendirmeleri abartılmış yaklaşımlardır. Okul kitaplarında "Maliyenin iflası ve saraylar" gibi anlatımlar ne kadar geçerlidir. Yurttaşlarımız, son on yılda Avrupa'nın ve Rusya'nın başkentlerini gezmeye 32 başladıktan ve buradaki saray ve kasırları gördükten sonra mukayeseyi daha iyi yapmaktadır; 19. yüzyılın Osmanlı devlet tüketimi diğer büyük devletlerle mukayese edilemeyecek ölçüde mütevazıdır. Topkapı Sarayı, Fransızların, Rusların devasa saraylarına nazaran çok çok küçük kalır. Ancak sarayımız hoş bahçeleri, enfes mimarisi ve etkileyici konumu ile güzeldir ve sarayımııda kimilerinin sandığı gibi abartılı lüks bir hayat ve israf söz konusu değildir. Osmanlı cemiyetinde ne vezirlerin ne de diğer yöneticilerin hususi konakları pek parlaktır. Hatta Müslüman olsun Hıristiyan olsun, ruhani reisler için de aynı durum söz konusudur. Hiçbir zaman Rum ve Ermeni patriklerinin Vatikan'daki papa gibi muhteşem yazlık veya kışlık saraylannın bulunması mümkün değildir. Vezirlerin aynı şekilde zengin bir konağa, saraya sahip olmadığı görülür. Hatta padişah için de bu böyledir. Bütün asırlan, bütün mekanlan büyüleyen Süleymaniye gibi bir eseri yaptıran Kanuru Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı'ndan çıkmayı dü- şünmemiştir. Yani ünlü Mimar Sinan'a büyük, süslü bir saray yaptırmak söz konusu olmamıştır. O koca imparatorluğun müreffeh başvezirleri Damat Rüstem Paşa ve onun halefterinden uzun süre vezir-i azamlık yapan Damat (veya Şehit) Sokullu Mehmed Paşa veya onun halefterinden Damat Siyavuş Paşa'nın da ünlü bir sarayı veya konağı yoktur. Zaten olamaz; çünkü damatlar adet üzere padişahın kızı veya kız kardeşinin, eşlerinin, sultanların sarayına, konağına yerleşirlerdi. N e var ki; onlardan da pek bir kalıntı yoktur. Ünlü Esma Sultan'ın Boğaz'daki sarayının sadece ismi kalmıştır. Başkentteki, bilhassa 19. yüzyıldaki sefaret saraylan adeta bizim ve devleti yönetenlerin mütevazı konaklarıyla alay eder konumdadır: Tepebaşı'ndaki ünlü Britanya sefareti, Fransa Sarayı dediğimiz Fransa Büyükelçiliği... 16. yüzyıldan beri yerinde bulunan ünlü Venedik Sarayı, yani Venedik elçiliğinin bulunduğu yer ki sonradan AvusturyaMacaristan Büyükelçiliği oldu ve İtalya ile münasebetimizin henüz kurulduğu zamanlarda İtalya'nın büyük bir devlet olarak 20. yüzyıl başında yaptırdığı fakat kullanmadığı Maçka'daki ünlü İtalyan Bü- yükelçilik binası yani Maçka Kı; Sanat Okulu ... Bu birralara baktı­ ğımız zaman, bunlarla boy ölçüşecek ne bir vezir konağımız ne bir sadrazam ikametgahımız vardır. Müthiş bir tevazu göze çarpmaktadır. Bu tevazuun bir ahlaki anlayış yanı olduğu gibi malı imkansızlığı da tartışılabilir. 33 Osmanlı c'5arayında Jfayal Bfib-1 Hümfiyun ve nöbet tutan askerler. (Yaklaşik 1895) Günümüzde kapmm üst tarafmda korkuluk bulunmamaktadlf. 34 SARA YlN BÖLÜMLERİ BAB-I HÜMAYÜN VE BİRİNCİ AVLU Topkapı Sarayı temelde Birun, Enderun ve Harem olmak üzere üç teşkilattan müteşekkildir. Sarayın oturum planı, saray merasimleri, saray mekanları bu teşkilata göre düzenlenmiştir. Topkapı Sarayı; Bab-ı Hümayun, Babü's selam ve Babü's saade adlı üç ana kapı, dört avlu, Harem, Hasbahçe (Gülhane) ve bahçelerden oluşur. Üç tarafı denizle çevrili olan sarayı 1400 metre uzunluğunda "Sur-ı Sultani" denilen yüksek ihata duvarları çevreler. Bab-ı HümayOn Fatih devrinde yapılan bu kapının üzerinde Ali b. Müridi's Sufi tarafından yazılan kitabede "Bu mübarek kale, Allah'ın desteği ve rızası üzerine, güvenliği sağlamak maksadıyla, Sultan Mehmed Han'ın oğlu Sultan Murad'ın oğlu, karaların padişahı ve denizierin hakanı, insanların ve cinlerin üzerinde Allah'ın gölgesi, Doğu'da ve Batı'da Allah'ın yardımcısı, su ve toprağın kahramanı, Konstantiniyye'nin fatihi ve fethin babası olan Sultan Mehmed Han'ın -Allah Teala onun hükümdarlığını ebedi kılsın ve mekanını kutup yıldızlarından yüksek eylesin- emriyle, (Hicri) 883 yılının mübarek ramazan ayında (Kasım 1478) imar ve inşa edildi." ifadesi yer alır. Bab-ı Hümayun üzerinde müsenna (karşılıklı) yazı ile Hicr Suresi'nin 45-48. ayetleri yazılıdır. Hat sanatı ve saltanat kavramı bakımından son derece anlamlıdır. Kapının diğer yüzünde Abdülaziz'in tuğrasının üzerinde Saff Suresi'nin 13. ayeti "Nasrun minallahi ve fethün karib ve beşşiril mü'minin [Ya Muhammed]" (Allah'tan bir yardım ve yakında gerçekleşecek bir zafer! Mü'minlere bunları müjdele. [Ya Muhammed]) ifadesi yazılıdır. Bu ifade, aynı zamanda mehter takımının hücumdan evvel okuduğu ayettir. Osmanlı döneminde hemen hemen her yapının üzerinde bu şekilde bir kitabe bulunurken günümüzde bu gelenek neredeyse terk edilmiştir. 35 Osmanlı Oarayında Jfayal Sarayın müze olarak kullanıldığı dönemlerde bu kapıdan turist otobüslerinin dahi geçtiği ve kapıyı ne kadar yıprattıkları malumdur. Bu uygulamaya 2006'da son verilmiştir. Saraya girecek olan diğer Osmanlı tebaası bugün Gülhane Parkı'ndan saraya girilen Soğukçeşme Kapısı'ndan (Bab-ı Sultani) girebilirdi. Bab-ı Hümayun saraya at ile girilebilen tek kapıdır. Babü's selam'dan ise sadece padişah atla girebilirdi. Bab-ı Hümayun, padişahların Ayasofya'da namaz kıldıkları bölüm olan Hünkar Mahfili'nin girişinin tam karşısındadır. Padişahlar cuma, teravih ve bayram namazlarını Ayasofya'da kılacakları vakit bu kapıyı kullanırlardı, diğer vakit namazlarını ise saraydaki camilerde kılarlardı. Çeşitli dönemlerde tadilat gören kapının üzerinde eski gravürlerde bir köşk bulunduğu görülmektedir. Bu köşk bir yangında kül olmuş ve günümüze ulaşamamıştır. Birinci Avlu'da bir zamanlar silah müzesi olarak kullamlan Saint ireneKilisesi Birinci Avlu (Alay Meydanı) Birinci Avlu'ya Bab-ı Hümayun adı verilen ve daimi surette nöbet tutulan abidevi kapıdan girilir. Bu kapıdan itibaren saray alanı başlar. Bununla beraber bu kapıdan girmek o kadar zor değildir. Sarayda işleri olanlar, ziyaret edeceği yakınları bulunanlar, buraya bir iki soruşturma ve ısmarlamayla gayet rahat girerler, içeride çalışan yakınlarıyla görü- şüder veya sarayın ilgili bürolarıyla olan işlerini görmek için toplaşırlardı. Ayrıca ilk avluda bulunan ve bugün artık kaybolan Deavi Köşkü 36 -ki halkın arzuhallerinin verildiği yerdi- bu gibi ziyaret ve müracaatların kolaylaştırılması için bir sebepti. Deavi Köşkü'nde ilgili personel, Kubbealtı vüzerasından birinin gözetimi altında çalışırdı. Buradan alınan dilekçeler tarihçiler için çok önemli bir kaynaktır. Maalesef bunların çoğu elimizde mevcut değildir. Bab-ı Hümay(in'un girişinde, bu ilk avluda bugün Saint İrene Kilisesi, Darphane denilen eski ;aray atölyeleri yer alıyor. Eski saray atölyeleri, Roma imparatorluklarından beri devam edegelen bir ananeyi yansıtır. Buralarda sarayın marangozluk, kitap ciltleme, kitapların tezhibi, deri işleri gibi ince işçilikleri yanında; dış devletlere gönderilecek hediyeler de hazırlanırdı. Bu avludaki hünerveran atölyesi 19. yüzyılda saray terk edilince devletin sikkelerinin basıldığı darbhaneye çevrilmiştir ve şu anda da bu ismi taşıyan, sarayın kontrolü dışında olan bir bölgedir. Burada bazı devlet ofisleri yer almaktadır. Birinci Avlu'nun (Alay Meydanı) bir as1r ewelki görünüşü Saint İrene Kilisesi ise önce sarayın silah deposuyken Fethi Ahmed Paşa zamanında bir arkeoloji müzesine, o müzenin 1894'te bugünkü binasına taşınmasının ardından da bir askeri müzeye çevrilmiştir. Bugün yıllık müzik festivallerinin yer aldığı önemli bir bina konumundadır. Birinci avlunun en ilginç köşelerinden biri de Cellat Çeşmesi'dir. Babü's selam'dan girmeden evvel sağ tarafta bu yapıyı görüyoruz. Edirne Sarayı'nda genellikle istida için ve idam edilenlerin teşhiri için bir yer bulunduğu halde burada o görülmez. Sarayın odunlukları da yine bu bölgede yer alırdı. 37 Osmanlı darayında Jfayal Babü's selam (Yaklaşrk 1900) 38 BABÜ'S SELAM VE İKİNCİ AVLU Babü's selam adeta devlete gösterilen saygının kapısıdır. "Ortakapı" ·da denilen bu iki kuleli kapı, Topkapı'nın sembolü olmuştur. İmparatorluğun ihtişamını gösteren bu kapı, ilk defa Fatih zamanında inşa edilmekle birlikte ı 6. ve ı 7. yüzyıllarda çeşitli tamiratlar görmüştür. Üzerindeki tamir kitabesi ı 758'de kapıda tamirat yapıldığını göstermektedir. Kapının üst tarafında enfes bir hatla Kelime-i Tevhid (La ilahe iliallah Muhammedün Resulullah) yazılıdır. Bu kapı birinci avlu (Alay Meydanı) ile ikinci aviuyu (Divan Meydanı) ayırır. Bugün mü- zelerin gişelerinin bulunduğu bu kapıdan girerken Sadrazam Paşa dahil, kimse at üzerinde kalamaz. Bu kapıdan sadece padişah atıyla girebilirdi, saray· kadınları ise saltanat arabaları ile geçerlerdi. Kapının içe bakan kısmında "Cennati Adnin müfetteheten lehümü'l-ebvab / O güzel yer: Kapıları yalnız kendilerine açılmış olan Adn cennetleridir. (Sad Sı1resi, 50)" ifadesi yazılıdır. Kapının üzerindeki iki kule Kanuni devrine aittir. Bu kule müştemilatının içinde, yabancı elçiler saraya girmelerine müsaade edilinceye kadar misafir edildikleri kapıcıbaşı ağasının odası da bulunmaktadır. Bu yönüyle kulelerin alt tarafları bir çeşit bekleme salonu vazifesi görmüştür. Babü's selam'dan içeri girenler bir tarih ile karşı karşıyadırlar. Burada herkes attan inerdi. ı 739 senesinde Belgrat Barışı'ndan zaferle dönen İvaz Mehmed Paşa'nın I. Mahmud'un istisnai atıfeti dolayısıyla ada girmesi dışında kimsenin bu kapıdan ada girdiği görülmez. İstisnası sadece padişahın kendisiydi. Bu kapı ileTap kapı Sarayı'nın devlet ofisleri başlar. Bütün divan toplantıları sabah namazından hemen sonra olduğu için Ayasofya'da namaz kılan devletliler bu kapıdan içeri girerler. Yerleştikleri zaman Divan-ı ljümayı1n'da mevsimine göre şerbet veya sıcak bir içecekle kendileri buyur edilir. Divan-ı Hümayı1n'un yani Kasr-ı Adalet denen yerin yanında da ilgili ofisler bulunur. Bu ön planda nişancının ve saclaretten padişaha takdim edilecek arz tezkirelerinin 39 Osmanlı c:Saraymcla Jfayal yazıldığı yerdir ve bir yerde de bir Hazine-i evrak'tır. Bu evrak kısmen Başbakanlık ofisinde kısmen de sarayda Matbah-ı amire'nin yanındaki imparatorluk arşivlerinde bulunuyor. ikinci Avlu (Divan Meydanı) Osmanlı İmparatorluğu'nun kamusal hayatının zirvesiyle karşılaşı­ rız. Kamusal görkeminin bütünüyle gözümüze, yüzüroÜze çarptığı bir yerdir. Bu avlunun sağ tarafında imparatorluk mutfakları diyeceğimiz Matbah-ı amire bulunurdu. Matbah-ı amire'de günde elli ila altmış çe- şit yemek çıkardı. Bu elli ila altmış çeşit yemeğin her birinin padişah tarafından yenildiğini düşünmemeliyiz. Saray halkının, bilhassa Harem ve Enderunluların da bu muhteşem mutfağı tattığı ve öğrendikleri açıktır. Bugün burada on iki bini geçen çini porseleni kısmen teşhir edilebilmektedir. Henüz restore edilen Helvahane ise saraydaki tatlıların değil aynı zamanda da birtakım ilaçların, şifalı macunların hazırlandığı yerdir. Burada bilhassa bakır sini, kazan, cezve gibi eşyaların zengin bir koleksiyonu bulunmaktadır. Matbah-ı amire'nin bir köşesindeki Aşçılar Mescidi ise ahşap güzel bir yapıdır ve onun devamında da arızi olarak _1 920'lerden itibaren sarayın arşivleri yer almaktadır. Hiç şüphesiz ki Topkapı'nın saray arşivleri çok zengin sayıda gönderilen name kopyalan ve yabancı devletlerden gelen muhtelif dillerde mektuplar, bunların dışında saray ile ilgili olan akla hayale gelmeyecek koleksiyonların bulunduğu bir arşivdir. Mesela burada çok sayıda kadı hücceti, sicillerden hükümler de bulunabilir. Sarayın bu bölümünde çok büyük hacimde sayısız diyebileceğimiz sütun ve sütun başlıkları bulunur. Bunları bilhassa Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'un muhtelif noktalarından toplatarak buraya getirttiği ve burada muhafaza ettirdiği anlaşılıyor. Muhtemelen ilerideki tamirat ve yapımişlerinde kullanılacaklardır. Girişte sol tarafımızda, İlban Öz tarafından yapılan Topkapı Sarayı'nın teferruatlı ahşap bir minyatürü bulunur. Kıymetli bir eserdir ve sarayı anlamak bakımından gereklidir. Yine aslında Topkapı Sarayı'nda bulunmaması gereken 19. yüzyıla ait birtakım saltanat arabaları da burada sergilenmektedir. Babü's selam'dan girdiğimiz avluda, bizim sarayın altına tekabül eden -çünkü Topkapı Sarayı'nın Sur-u Hümayı1n'un altı eski klasik Bizantiyon'du ve Bizans İmparatorluğu dediğimiz dönemde bu bölgeden 40 !JJ&bü s c5elam ve gbinci :Jlvfu bilgi bile yoktu- bazı kalınnlar da göze çarpar. Mesela samıçlar. İstanbul, her zaman için su sıkıntısı çekilen bir şehirdi. Ab-u havasının güzelliği evet, ama biraz abartma da olmalıdır. Adalet Kulesi Hiç şüphesiz ki Divan-ı Hümayı1n muhteşem kulesiyle ortadadır. Bu kule önceleri ahşaptır. Bir yangından sonra tekrar restore edilir ve 19. yüzyılda da mimar aile Balyanlar bugünkü görünümünü verir. Kasr-ı Adl yahut Adalet Kulesi'nin alt katında Divan-ı Hümayı1n toplanır. Sadrazam, kubbe altı vezirleri, -şayet vezir ise- yeniçeri"ağası, kaptan paşa ve nişancı ... Nişancı, imparatorluğun kadastrosunu, tırnar ve dirlik tevcihatını yapan biriydi. Çok önemli bir memuriyetti. 41 Osmanlı c5araymcfa Jfayal Burada sadece ilmiyenin ve adliye işlerinin reisi olarak Anadolu ve Rumeli kazaskerleri bulunurdu. Müfti dediğimiz şeyhülislam sonraları anılan ilmiye reisi hiçbir zaman divanın üyesi olmamıştır, Divan-ı Hümayfin'a da katılmamıştır. Divan-ı Hümayfin toplantılarını dışarıdan dinlemek mümkündü. Akustik yapısı buna müsaitti. Burada bilhassa cuma günleri yapılan toplantı bir temyiz divanı haviısındaydı. İmparatorluğun dört yanında adaleti tüketen ve şikayeti olanlar buraya müracaat ederlerdi. Ayrıca İslam dinine girenler burada belirli miktar akçeyle taltif edilirlerdi. Babü's selam'dan girdiğimizde gözümüze ilk çarpan bir namazgahtır. Bu namazgah bugün bir çiçek tarhı halindedir. IL Abdülhamid Han, İmparatorluğun tarihini romantik bir biçimde yeniden yorumlamak ve benimsetmek isterdi. Onun zamanında Bursa'da Osman ve Orhan Gazi'lerin türbeleri yaptırıldı. Söğüt'te Ertuğrul Gazi türbesi yeniden yaptınldı ve muayyen yerlerdeki kirabelerin başkente nakledildiği görüldü. Burada da yine Sohum Kalesi'ndeki I. Abdülhamid Han devrine ait bir kitabenin, yani oranın fütuhatını gösteren kitabenin Kafkas savaşlarından sonra buraya nakledildiği ve orta avluya dikildiği görülmektedir. Babü's selam'dan Harem' e de gidilmektedir . .Divan-ı Hümayfin ve Harem girişi arasında eski Divan-ı Hümayfin'un ofisleri, kltabet merkezi yer almaktadır. Dış Hazine de buradadır ve bugün burada silahlar teşhir edilmektedir. Topkapı Sarayı'nın batı cephesinde Beşir Ağa Camii yer almaktadır. Bugün bu bölüm Arkeoloji Müzesi'ne geçiş kapısını da ihtiva etmekte ve sarayın sergileri zaman zaman buradaki Has Ahur'da tertiplenmektedir. Mehterhanenin kalıntıları buradadır. II. Mahmud mehter takımını lağvettikten ve bu müziğin yerine Avrupa marşlarını koyduktan sonra zamanla ananenin ihtiyacı hissedilmiş ve II. Meşrutiyet'te mehter takımı yeniden ihya edilmiş, eski marşlar tekrarlanmış, bazıları zamana göre yeniden bestelenmiştir. Demek ki anane pek kolay terk edilecek bir kurum değildir. 42 DiVAN MEYDANI'NDA YAPILAN MERASİMLER UIOfe Dağıtımı Divan Meydanı'nda yapılan merasimlerin en meşhuru ulı1fe dağitımıdır. Her üç ayda bir yeniçeriler bu meydanı doldurur ve maaşları olan ulı1felerini alırlardı. O zaman buradaki çekilen gülbank, yeri göğü inietirdi ve o günlerde başkentteki yabancı elçilerin sarayda bulunma~ larına dikkat edilir, davetlilere Osmanlının askeri gücü teşhir edilirdi. Askere çorba ikram edilir, çorba içilirse maaşlar yani ulı1fe dağıtılınaya başlanır. İçilmezse isyan alametidir. Birinci ortanın bir numaralı neferi padişahın kendisidir. Çok ilginç bir ananedir, bütün ortaların ulı1feleri üç ayda bir bu şekilde dağıtılırdı. Kanuni Sultan Süleyman Han döneminde sefer zamanlarında askerlerin şevkini artırmak için pilav, yahni ve zerde ikram edilmesi geleneğinden ilhamla ulı1fe dağıtımı sırasında çorba, pilav ve zerde ikram edilmeye başlanmıştır. Merasimle Dış Hazine' den getirilen ulı1fe keseleri askerlere paylaş­ tınlmadan evvel güzel bir Osmanlı geleneği ile fakir halka dağıtılacak sadakalar ayrılır ve ondan sonra ulufe dağıtımı başlardı. Avluya bazen ayak direyen, padişahla görüşmek için gelen yeniçeriler de doluşurdu. Osmanlı tarihinin nahoş sayfalarıdır. Elçi Kabulleri Ulı1fe dağıtımı dışında elçi kabulleri de bu meydancia yapılırdı. Av lun un sağ tarafına yeniçeriler, sol tarafına sipahiler mu tantan bir düzenle dizilirler ve gösterişli duruşları ile gelen elçilik heyetini kendilerine hayran bırakırlardı. Revaklara halılar ve diğer değerli kumaşlar asılır, saraydaki aslanlar ve kaplanlar dolaştırılırdı. Yapılan uygulamalar bir güç gösterisiydi. Dosta güven veren, düşmanı ürküten bir devletin varlığı gösterilmeye çalışılırdı. Elçilerin getirdikleri hediyeler de Babü's saade'nin sol yanında teşhir edilirdi. Gelen heyeti Kubbealtı önünde sadrazam başkanlığındaki vezirler heyeti karşılardı. Padişahlar hiçbir 43 Osmanlı darayında JEayal zaman elçi karşılamak için dışarı çıkmazlardı. Padişahların her gelen elçiyi huzurlarına kabul etmek gibi bir zorunluluğu da yoktu. Padişah gelen elçiyi kabul edecekse elçi Arz Odası'na alınırdı. Görüşme Arz Odası'nda yapılırdı. --~ Kubbealtt'nda sadrazamm elçi ile yediği öğle yemeği jean Baptist Hilaire (Tableu Generale) 44 Bakiava Al ayı Baklava Alayı, Topkapı'da ramazan hayatının güzel bir misalidir. Padişahın askerlerine ramazan ikramidır. Baklavalar, Matbah-ı amire'de hazırlanırdı. Yeniçeri, sipahi, topçu ve cebeci gibi kapıkulu askerinin her on neferine bir tepsi hesabıyla hazırlanan b aklava sinileri futalarına ( örtülere) sarılmış olarak Matbah-ı amire önüne dizilirdi. Bu siniterin ilkini, Silahdar ağa ve maiyyeti, bir numaralı yeniçeri olan padişah adına teslim aldıktan sonra, diğer ortalardan gelen ikişer nefer birer siniyi herhangi bir kargaşayamahat bırakmadan yüklenirciL Her bölüğün usta, saka, mütevelli, odabaşı gibi amirleri önde, baklava sinileriyle yürüyenler arkada, açılan kapıdan dışarı çıkarlar, baklava alayı gulgule ve nümayiş ile Divanyolu'nda kendilerini seyretmek için karşılıklı sıralanmış halkın arasından alkış ile kışlalara yürürdü. Sini ve futalar ise ertesi gün Matbah-ı amire'ye iade edilirdi. Son dönemle~inde bozulup kuru gürültü haline gelen Baktava Alayı törenlerinde, sini ve futalar iade edilmez olmuş, buna gerekçe olarak da "Baklava o kadar lezzetliydi ki sini ve futaları da yedik-:" gibi laubalilikler olmuştur. Baklav~ Alayı, nasıl son bulursa bulsun, hep o Osmanlı İstanbul'una has törenlerden biri olarak hatırlanacaktır. Matbah-1 amire'de bir çini tabak 45 Osmanlı Öarayında Jfayal Divan toplantıları, Ayasofya'da üyelerin sabah namazını kılmalarından sonra başlar. Gravürde Bab-ı Hümayun üzerinde bulunup da günümüze ulaşamayan köşk de görülmektedir. 46 KUBBEALTI (DİVANHANE) İkinci Avlu'nun kenarındaki Kubbealtı adeta imparatorluğun cihanşümul karakterini temsil eder. Bir dönem dünyanın yönetildiği bu mütevazı mekan ı6. yüzyılda Kanuni tarafından yaptınlmıştır. Üç kubbeden ibaret olan yapı, ı665 SarayYangınıneticesinde çok ciddi hasar görmüş; Sultan IV. Mehmed tarafından neredeyse yeniden yaptırılmış­ tır. Yapı daha sonraki dönemde de çeşitli tamirler görmüştür ve bu tamirlere dair kitabeler Kubbealtı'nın dış cephesinde bulunmaktadır. Osmanlı Sarayı'nın ı 7. yüzyıldaki yangını çok önemlidir. Bu sebeple birçok ahşap yapılı yer mermere dönüştürülmüştür. Mesela birinci avluda hatta Enderun avlusundaki revaklarda bazı ahşap sütunlar vardı. Bunların yerinimermer almıştır. Haremin içinde de ahşapken bu yangın dolayısıyla taşa ve mermere dönüşen bölümler vardır. Topkapı Sarayı'nın geçirdiği en büyük mimari değişirnde bu yangına dayanmaktadır. Kubbealtı, geniş saçakları, zarif parmaklıkları ile Lale Devri'nden mimari izler taşır. Derin kubbesi ve geniş pencereleri ile sağlanan aydınlık ortamla divan üyelerine ferah bir çalışma ortamı sunar. Kubbe ·ve kemer süslemelerinde Kanuni devri klasik süsleme esaslan görülür. Ku b be göbeği ise ı 7. yüzyılın klasik süslemelerini havidir. Divit Odası, Kubbealtı'nın sadrazarnlara mahsus kısımlanndandır. Divan'da görevli katibierin başında reisülküttab bulunur, ileride yetki ve görevleri aşırı derecede yükselecek olan reisülküttaba ait ikinci kubbe ile üçüncü kubbe arasında oluşturulmuş bölme vardır. Buraya "reisülküttab tahtası" adı verilir ki reisülküttaba bağlı divan katibieri burada oturmaktadır. Üçüncü kubbenin altı ise Maliye Defterhanesi olup divanda tutulan defterdarlıkla ilgili kayıtların saklandığı bölümdü. Bu bölüm toplantı sonunda sadrazamda bulunan padişah mührüyle mühürlenirdi. Kubbealtı'nın avluya bakan dış taraflarını geniş bir revak kuşatır. Yeşil porfir ve beyaz mermer on bir sütun üzerindeki kemeriere dayanan bu revak ahşap tavaniıdır ve enfes kalem işleri ile tezyin edilmiştir. 47· Osmanlı r:Sarayıncla Jfayal Divan Toplantıları Divan-ı Hümayı1n, Osmanlılarda Orhan Bey zamanında teşekkül etmişti ve bütün devlet işlerinden de birinci derecede mesul kurumdu. Hükümdar nerede bulunursa divan orada kurulurdu. Divan toplantılarına katılacak üyelerin Kubbealtı'nda oturacakları ve duracakları yerler teşrifat kaideleri gereği belirlidir. Sadrazam ve vezirler kapının karşısındaki sedire otururlardı. Kubbealtı vüzerası, devleti yöneten iç kabine mesabesindeki yüksek görevlilere denir. Cuma günleri burada temyiz görevleri yerine getirilirdi. Fatih'ten itibaren ise padişahlar divana riyaset görevini veziriazamlara bırakmışlardı. Sadrazam ve Kubbealtı vüzerasının oturduğu sedirin hemen üstünde padişahların divan toplantılarını takip ettikleri kafesli pencere Kasr-ı Adl bulunur. Kasr-ı Adl'e Adalet Kasrı'ndan girilir ve Harem'den ulaşılır. Divan-ı HümayOn'un Özellikleri Divan toplantıla.rı Kasr-ı Adi'ın (Adalet Kasrı) altında Kubbealtı'nda yapılır. Divan-ı Hümayı1n tamamı ile Farsça bir tabirdir. Divan çok açık ki Sami asıllı bir deyim olup bir defteri ve dildeki dönüşümle bir büroyu ifade eder. Tercümesi imparatorluk kurulu diye de yapılabilir. Belirli işlere bakan bir meclis ve bakanlık demektir. Divan-ı Hümayı1n gerçek anlamda imparatorluğun yönetildiği bir kuruldur, bir bakanlar kurulu değildir. "Hümayı1n" İran'da emperyal anlamındadır. Hiçbir zaman Osmanlı kanunu onun yapısını ve görevini ayrıntılarıyla ve bükülmez bir şekilde tespit etmiş değildir; ama Osmanlı'da söze ve padişah fiiline dayanananane o zamanki deyimle "ecdad ve eba-i izam" (yüce dedelerimiz ve babalarımız) zamanından beri uygulanagelmiştir. 16. yüzyılda haftada dört gün toplanan, 18. yüzyılda ise bir gün zor toplanan bir kurul haline dönüşür. Güya tatil günü denen cumaları divanın en yoğun çalışma günüdür. Divan-ı Hümayı1n'da savaşa ve barışa karar verilir. Tabii bu kararları tasdik edecek kişi padişahtır. Müftü de kararı berkitecek fetvayı verir. Divanda dünyanın dört bir köşesini ve her şeyi ilgilendiren kararlar alınır. Divan-ı Hümayı1n 15. ve 16. Osmanlı asırları boyunca dünyanın yönetildiği bir yerdir. Padişahlar Neden Divan'aBaşkanlık Etmezler Divan-ı Hümayı1n, devletin başlangıcından beri Osmanlı hükümdarlarının başkanlığında toplanan bir kuruldur. Rivayete gÖre, IL Mehmed'in 48 Xı66eal!ı ('ZJivanlıdne) Bursa veya Edirne zamanında, derviş in biri divanın ortasına sızıp "Padişah kangınız?" diye sormuş. Artık imparatorluk çağında böyle ölçüsü kaçmış aşiret demokrasisine tahammül edilemezdi; idare ve devlet, yönetilenle çok fazla yüz göz olmaya başlamıştır. Bu yüzden Fatih Sultan Mehmed devrinden itibaren padişahlar Divan-ı Hüma.yGn'a yani dünyayı yöneten bu kurula başkanlıktan çekilmişler, toplantı salonu üzerinde kafesle ayrı­ lan bir hücrede oturarak müzakereleri takip etmeye başlamışlardır. Pek nadiren sesle, daha çok kafese asayla vurarak toplantıyı dağıttıkları vakidir. Devlet yönetim toplantılarının bir hücreden takip edilmesi sadece Osmanlı'ya has bir uygulama değildir. İspanya kralları, üniversal şurayı; Moskova çarları, Kremlin'deki Bayarlar Meclisi'ni izleyebilmektedir. Divan'da alınan kararlar Mühimme Defterlerine yazılır. Başbakanlık arşivimiz bu kayıtları yani "Mühimme Defteri" denen eserleri neşretmektedir. 16. yüzyılın bir dünya imparatorluğunun tarihini buradan izlemek mümkündür. Divan Öncesi Divan-ı HümayGnJtoplantıları bütün İslam dünyası için bir numaralı camii olan Ayasofya'da üyelerin sabah namazını kılmalarından sonra baş­ lar. Zaten Osmanlılarda mesai başlangıcı her zaman sabah namazı sonrası­ dır. Bedestenler, çarşılar da bu düzene göre açılır. Üyeler Vezir Yolu'ndan çavuşbaşı ve kapucular kethüdası refakatinde Divanhane'ye (Kubbealtı) doğru yürürlerdi. Babü's saade yakınlarına geldiklerinde ikinci vezir biraz daha ileri yürüyere~ buradaki selam taşı önünde Babü's saade'yi selamlar ve dönüp kendisini bekleyen vezirlerin arasına katılırdı. Önceden Kubbealtı'na girmiş olan kazaskerler, defterdarlar, reisülküttab ve Divan-ı Hümayı1n katibleri, ikinci kubbe ile üçüncü ku b be arasındaki Reisülküttab Tah tası önünde ayakta karşılıklı saflar halinde sıralanarak vezirleri beklerlerdi. V ezirler gelince selam vererek hep birden Divanhane'ye girerler, herkes Osmanlı teşrifat kaideleri lüzumunca makamının bulunduğu yere geçerek sadrazaının gelmesini beklerdi. Sadrazama divanın toplandığı haberi gelince sadrazam kethü- dası ve maiyetiyle birlikte saraya gelirdi. Vezirler Divanhane'de sadrazamın oturduğu sedirin sağ tarafına, kazaskerler ise sol tarafa sıralanır, kapının girişine doğru da defterdarlar otururdu. N işancı, defterdarların karşısında yer alırdı. Görüşmelerin tutanaklarını tutan ve yazılacak belgeleri hazırlayan katibler kendilerine tahsis edilen Kubbealtı'nın bölmelerinde, alçak bir masanın etrafında yere otururlardı. 49 Osmanlı Oarayında Jfayal Divan Çavuşu Müzakerelere başlanmadan evvel Ayasofya Camii'nden gelen imam veya müezzinler tarafından yüksek sesle Fetih Suresi okunurdu. Çavuş­ başı ve tezkirecHer Hazine ve Defterhane'nin mühürlerini sökerek kullanılacak defterleri Divanhane'ye getirirlerdi. Bu arada kendilerine yaz mevsiminde soğuk şerbet, kışın ise macun ikram edilirdi. Divanın başı vezir-i azamdır; kendisini dört adet Kubbealtı veziri yani imparatorluk mareşalleri takip eder. Kubbealtı vezirlerinin sayısı ilerleyen dönemde farklılıklar göstermiştir. Yeniçeri ağası eğer vezir rütbesinde değilse divanda oturmazdı. Kaptanpaşa mutlaka bulunurdu. Asıl başköşede otuso Xb6eallı ('l)ivanlı&ıe) ranlar Anadolu ve Rumeli kazaskerleriydi. Osmanlı yargı teşkilatı ve taşranın idaresi bu iki memura tabi idi. Divanın bir üyesi defterdardı. Hiç şüphesiz bir diğer önemli üye nişancıydı. Askeri imparatorluğun tı­ mar ve zeamet sistemi on binlerce tımarlı ve zaimin kayıt ve kaderi onun adaletli ve düzgün işlevlerine bakardı. Başyardımcısı reisülküttab ve ona bağlı divan tercümanları sefir süferanın görüşmeleri ve harici meseleler sorulduğunda arzda bulunmaları için divanda ayakta beklerlerdi. Şeyhülislam da divanın üyesi değildir. Yani başkent müftüsü, hiç- bir zaman Divan-ı Hümayı1n'da bulunmamıştır. Müftünün kabineye dahil olması Tanzimat'tan çok sonra gerçekleşmiş ve protokoldevezir-i azamdan sonra şeyhülislam gelmiştir. Ancak, klasik Osmanlı devirlerinde Divan-ı Hümayı1n'da şeyhülislam bulunmamıştır. Fenerli beyler imparatorluğun Hıristiyan memurlarıydı ve çok kimsenin zannettiği gibi mutlaka Helen asıllı değillerdi. İçlerinde mebzul Romen asıllılar, Bulgar, Hıristiyan Arnavut, İtalyan hatta 13. yüzyıldaki Haçlı istilasından kalan Latin kökenli aileler de vardı. Yunan ayaklanmasından sonra bu zümre tasfiye' edildi. Yerlerini Ahmed Vefik Paşa'nın ailesi olan Bulgarzade Yahya gibi mühtedi Müslümanlar ve Sahak Ebro gibi Ermeniler aldı. 16. yüzyıl Osmanlı nişancıları, edip ve alim kişilikleri ile dikkati çekmişlerdir. En büyüklerinden biri Koca Nişancı da denen Celalzade Mustafa idi. Celalzade Mustafa, edebi bir üslı1ba sahip tarih eseri "Tabakat-ül Memalik ve Deracat-ül Mesalik" ile tanınır. Onun kaleme aldığı name ve bazı fermanları okumak tarih öğrencilerine 16. yüzyıl dilinde ve edebiyatında ustalık kazandırır . . Divan-ı Hümayfın Kararları Muhteşem kubbenin gölgesinde sarayın orta avlusu, devletin ve milletin yaşadığı tarihin ihtişamını hala aksettirmeye devam etmektedir. Üç ayda bir yeniçerilerin ulı1feleri dağıtıldığında Divan-ı Hümayun toplanır, orta avluda yeniçeri kalabalığının çektiği gülbank, yeri göğü inletirdi. Bu ortamda başkentteki sefirler de hazır bulunurdu. Bu üç aylık töreniere Galabe Divanı denir. Hiç şüphesiz ki, ne divanın ne padişahın otoritesinin kale alındığı isyankar, zoraki toplantılar da olurdu. Y eniçeriler orta aviuyu doldurur, padişahı Ayak Divanı'na çağırırdı. Bunların çoğunun ne olduğunu, nasıl bittiğini biliyoruz; Hafız Paşa, Hezarpare (bin parça) Ahmed Paşa gibi bazı devlet adamlarının başı pahasına kalabalık dağıtılırdı. 51 Osmanlı <5arayında Jfayal Divandan çıkan kararların hukuken çok geçerli olduğu söylenemez; ama bu kararlar fiiliyatta geçerlidir. Çünkü vezir-i azam mutlak bir vekildir. Onun başkanlığında toplanan bu kurulun toplanması da, müzakere usulleri de, dağılması da, toplantı günleri de uzun yüzyıllar içinde oluşmuş bir ananeyi aksettirir. Kubbealtt'nda Fas elçisinin Divan-t HümayOn'a kabulü 52 Aubbeai!J (l)iuanlıane) Divan-ı Hüma.yun'un ikinci mercii, Babü's saade'nin hemen girişinden sonra yer alan Arz Odası' dır. Arz günlerinde Kubbealtı'ndaki toplantı bitince vezirler burada belirli zamanlarda padişaha layiha sunarlar ve sadrazam da telhis sunar. Padişah onaylarsa kararlar kesinleşir ve uygulamaya geçilir. Arzı müteakip sadrazam Kubbealtı'na gelir, burada kendisini beklemekte olanlar eteğini öperler, bunu müteakip defterler mühürlenerek geldikleri dairelere geri yollanır ve herkes dağılır. Sarayın Suyunu Dağıtan Dolap Ocağı Babü's selam'dan girince sağ tarafta şimdi saray atölyelerinin bulunduğu avluya açılan bir kapı vardır. Burada Dolap Ocağı bulunur. Bu mekanda saraya su sağlayan iki kuyu, merdivenli samıç ile büyük bir - Dolap Ocağı vardır. Halkalı'dan gelen sular biri Fatih Sultan Mehmed Han diğeri Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından yaptırılan bu kuyularda toplanır ve atların döndürdüğü dolaplar vasıtasıyla çekilen su, duvarlar üzerindeki haznelere çıkartılır; oradan da saraydaki çeşmelere, hamamlara, havuzlara dağıtılırdı. ilerleyen dönemde bu dolapların yerini makineler almıştır. Namazgah Namazgahlar sefer sırasında askerlerin namazlarını kılmaları için düşünülmüş umumiyede açık mekanlardır. Bunlardan günümüze çok az bir kısmı ulaşmıştır. Sarayda da saltanat arabalarının sergilendiği mekanın karşısında 80 cm. kadar yükseklikte kıble taşı bulunan bö- lüm Namazgah'tır. Kible taşının üzerinde "Küllema dehale aleyha Zekeriyya'l-Mihrab" ayet-i kerimesi yazılıdır. Kapı personeli kışlar dı­ şında namazlarını burada cemaat ile kılarlardı. Saray mutfaklarının önünde bulunan uzun revakın altında sergilenen kitabelerin, alınlık taşlarının pek çoğu günümüzde bulunmayan İstanbul Surları'na, Sur-ı Sultani'ye, saray arazisi içinde önceden bulunan ancak günümüze ulaşamamış köşklere ve diğer çeşitli yapılara ait kitabelerdir. 53 Osman.6 c:Sarayında Jfayal Topkapt Sarayt'mn su isa/e hatlarmt gösteren kroki 54 SARAYlN MUTFAGI-MATBAH-1 AMİRE Matbah-ı amire saray mutfaklarının bulunduğu kısımdır. Osmanlı Sarayı'nın mutfağı her yüzyılda Osmanlı zarafetinin ve. zenginliğinin ifadesi olmuştur. Topkapı Sarayı gibi içinde neredeyse bir ilçe nüfusu kadar insanın yaşadığı müessesenin gıda ihtiyaçları buradan karşılanırdı. Topkapı Sarayı'nda günde ortalama beş bin kişilik yemek yapılırdı. Ulufe da- ğıtımında ve cülı1s merasimlerinde bu sayı on beş bin kişiyi bulurdu. Pişirilen yemekler sadece saray halkına verilmez; dışarıdan Divan-ı Hümayı1n'a dilekçe vermeye gelenlere, davacılara veya şahitlere de din, dil farkına bakılmaksızın yemek ikraın edilirdi. Ayrıca Matbah-ı amire, sarayın civarına da yemek dağıtılan, yemek çıkarılan bir yerdir. Gelen yemeğin önce aşçılar, sonra çaşnigir tarafından nasıl tadılacağı belirlenmiştir ve suikasta karşı bir tedbir olarak düşünülmüştür. Tabii, padişahın önüne gelen altmış çeşit yemeğin her birinin yendiğini sanmamak gerekir. Padişahın bazen baktığı, bazen sadece tattığı bu nefis yemekierin herhalde kendisinden sonra protokol icabı başkaları tarafından yendiği açıktır ki bu eski bir Şark ve Türk ananesidir. Kalabalık bir topluluğa yemek hazırlamak için çok büyük mutfaklara ihtiyaç duyulmuştur ki bizdeki Matbah-ı amire büyüklüğündeki bir mutfağın dünya saraylarında bir benzeri yoktur. Matbah-ı amire önünde yer alan uzun revaküzerinde üç kapı vardır. Bu üç kapıdan ilki Kilar-ı amire'ye, ikincisi Has Mutfak'a ve üçüncüsü Helvahane'ye açılır ve her kapı açıldığı mekanın ismini almıştır. Matbah-ı amire kesme taşlarla döşeli yolu ile küçük bir Osmanlı sakağını andırmaktadır. Kilar-ı amire Kapısı'ndan girildiğinde Kilerler ve Yağhane'ye ulaşılırdı. Burada gıda depoları bulunurdu. Bugün bu binalarda sarayın arşiv ve tekstil deposu bulunmaktadır. Saray kumaşlarının saklandığı bölümün gün ışığı almamasına, oda sıcaklı­ ğının ve neminin müsait sıcaklıkta tutulmasına ve tozlanmaya karşı tedbirler alınmıştır. Bu depolarda padişahların, şehzadelerin, saray 55 Osmanlı Oarayında Jfayaf kadınlarının ve diğer görevlilerin kullandıkları giysiler, Kabe örtüleri ve Haremeyn'den gelen perdeler gibi paha biçilmez değerde eserler muhafaza edilmektedir. Depolar ziyarete kapalıdır. Kilar-ı amire'nin karşısında saray mutfağının iaşe işlerine bakan Vekilharç Dairesi vardı. Bu daire günümüzde tamir atölyeleri olarak kullanılmaktadır. Yağhane'nin yanında saray aşçılarının namazlarını eda edebilmeleri için ahşaptan yapılmış Aşçılar Mescidi vardı. Mescidin karşısında ise aşçılara ait koğuşlar bulunuyordu. Bu yapılar, günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi'nin hizmet binaları olarak kullanılmaktadır. Matbah-ı amire'nin ilk yapıları Fatih döneminde inşa edilmiştir. Bugün görülen mutfak yapılarının son kısmındaki iki kubbeli odası Fatih dönemine aittir. Sonraki dönemde büyütülen mutfaklarda, 1574'te büyük bir yangın çıkmış; ciddi bir bölümü yanan binaları Mimar Sinan yeniden yapmıştır. Matbah-ı amire'de genel olarak saray halkına yemek verilirdi. Harem halkının yemekleri ise diğer yemeklerden farklıydı ve ayrı mutfakları vardı. Padişahın yemeği Matbah-ı amire'nin Has Mutfak bölümünde pişirilirdi. Saray Tatlıları Matbah-ı amire'nin son kısmı ise Helvahane'dir. Burada Matbah Emini'ne bağlı bulunan Helvacılar bir bölük halinde görev yapaıJardı. Vazifeleri sadece helva, hamur tatlıları ve şuruplar hazırlamaktı. Altı usta ile yüz kadar çıraktan meydana gelirlerdi. Kışları gül, misk, gelincik çiçeği, havlican ve dar-ı fülfül gibi baharattan şeker kestirerek yaptıkları macunu Hünkar, Divan-ı Hümayun üyeleri ve Enderun'un ileri gelenlerine sunarlardı. Hazırladıkları tatlılar arasında özellikle Saray lokması pek nefis ve meşhurdu. Osmanlılarda irmikten tahine, undan pekmeze kadar onlarca çeşit malzeme bu helvahanelerde kullanılırdı. Sarayda yapılan aşureler de çok meşhurdu. Muharrem ayında ballı aşure, şekerli aşure ve süzme miskli aşure pişirilirdi ki bunlardan süzme miskli aşure hünkar ve Harem halkı için hususi yapılırdı. Dört bölümden müteşekkil Helvahane'nin giriş kapısı· üzerinde Kelime-i Tevhid yazılıdır. Bu bölümde günümüzde Osmanlı döneminde yemek yapımında kullanılan mutfak eşyaları sergilenmektedir. Eşyaların büyüklüğü; nasıl her gün sarayda binlerce kişiye iki öğün yemek hazırlandığını göstermektedir. 56 Oaraym ']j(uljaijı-:Jl(af6alı-ı :7/mire Saraym m üze olarak kullantldtğt ilk yt!larda sergilenen çini ve porselenler Günümüzde İstanbul ve Yıl d ız porselenleri ile cam eserlerin sergilendiği mekan Reçelhane'nin ön tarafı olup eskiden burada Şerbetçiler Mescidi bulunmaktaydı. Helvahane Kapısı'ndan sonra mutfak yapılarının karşısında aşçı koğuşları yer almaktaydı. Bu kısımlar sonraki dönemde yıktırılmış ve yerlerine şimdiki sergi binaları yaptırılmıştır. Osmanlı mutfağında Il. Bayezid'den sonra hususen porselen kullanılmaktadır. Aslında bu, Topkapı'daki zengin porselen-çini koleksiyonunun varlığını da izah eder. Mutfak, bugün eşine rastlanmadık bir çini-porselen zenginliğini barındırmaktadır. Kuşkusuz dünyanın sayılı porselen koleksiyonlarından biri Topkapı mutfaklarında sergilenmektedir. Matbah-ı amire'deki aşçı ve yarnakların Osmanlı tarihinde ilginç roller üstlendikleri de bilinir. Haçova Savaşı'nda düşman birliklerine saldı­ ran aşçılar olduğu_gibi Naima Tarihi'nde anlatılan bir haclisede de Divan Meydanı'nda "Biz noksan mevacib (maaş) almayız." diyen yeniçerilerin 57 Osmanlı Oaraymda Jfayai ulufe almayı redderınesi ve Divan-ı Hümayı1n erkanını taşlamaya başlamaları üzerine Matbah-ı amire aşçılarının ellerinde kepçe, satır ve odunlada yeniçerileri Divan Meydanı'ndan çıkarttıkları anlatılır. Bu hadise esnasında Enderun ağaları ve baltacılar da aşçılara yardım etmişlerdir. Topkapı'da Ramazan iftarları Ramazanlarda Topkapı'da verilen iftarlar da çok meşhurdu. Osmanlı'da hükümdarın, vezirlerin ve diğer devlet adamlarının iftar ziyafeti vermeleri adettendi ve hakimiyet sembolüydü. Her ramazan, vüzera ve ümeraya, bu arada yabancı sefirlere ve gayrimüslim tebaanın ruhani ve cismani reisierine padişahın iftar ziyafeti verdiği malumdur. Bu iftarlar tepeden tabana tekrarlanan bir adettir. Osmanlı iftarları zengin ve leziz mutfağın teşhir edildiği; fakirlerle sofranın paylaşıldığı mahfiyetkar, mistik bir sofradır. İftara davet edilen Avrupalılar yedikleri, içtikleri, hele hele gördükleri ve hissettikleri bu mistik havayı anlata anlata bitiremezler. Pek çok seyahatnarnede Osmanlı ramazanlarını bü- tün teferruatıyla bulmak mümkündür. Zaten çeşitli dinler değil, farklı içtimai sınıflar da aynı konakta oruçlarını açmaktadır. Beşir Ağa Camii Has Ahur Kapısı'ndan girilen yol üzerinde bulunan Beşir Ağa Camii, Sultan III Ahmed ve Sultan I. Mahmud zamanlarında 29 yıl (ı 717-ı 7 46) Darü' s saade ağalığı görevinde bulunan Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Beşir Ağa, camiin bitişiğine bir çeşme ile hamam da inşa ettirmişti. Hamam, Baltacılar Hamarnı olarak da bilinirdi; ı 920'lere kadar hizmet veren yapı maalesef günümüze ulaşamamıştır. Camii ve hamam daha çok sarayın dış ocaklarına hizmet vermiştir ki Has Ahur ve Baltacı Koğuşları'nın personeli bumlardan en fazla faydalanan kimselerdir. Cami, sarayın kullanılmadığı dönemlerde çok ihmal edilmiş, çatı­ sı çökmüş bir vaziyette iken 1939'da yapılan yenileme çalışmaları ile kültürüroüze yeniden kazandırılmıştır. Tarihçi Abdurrahman Şeref Bey, Beşir Ağa Camii'nde bulunan Hz. Peygamber'in ve dört halifenin isimlerinin yazılı olduğu levhaların bizzat Sultan Abdülmecid hattı ile yazıldığını bildirir. Caminin minaresi Türk İslam sanatında görülen minare yapılarından çok farklı olup cumba şeklinde tuğla gövdenin üstüne yerleştirilmiştir. Caminin banisi Beşir Ağa Mekke-Medine kadılığı gö- revinden sonra İstanbul'da vefat etmiş ve Eyüp Sultan türbesinin yanı­ na defnedilmiştir. Türbesi halen orada bulunmaktadır. 58 HAS AHUR (IS TABL-l AMİRE) VE PADİŞAH ATLARI Beşir Ağa Camii'nin yanından başlayan Has Ahur, Zülüflü Baltacılar Koğuşu'na kadar devam eder. Sarayın diğer bölümlerinden farklı olarak düz ve sanatsız bir şekilde inşa edilmiştir. Has Ahur'da adından da anlaşılacağı üzere padişah ve yakınlarının atları bulunur. Bina dört bölmelidir. Bu bölümlerin ilkinde Raht Hazinesi (Ahur Hazinesi) bulunur. Raht Hazinesi'nde padişahların kullandıkları koşum takımları vardır. Pahalı mücevherlerle süslü, altın ve gümüşten mamul olan büyük kıymette eyerler, kırbaçlar, üzengiler, gemler, at başlıkları gibi eserler Raht Hazinesi defterlerine kaydedilir, Mühr-i Hümayun ile mühürlenir ve burada saklanırdı. Maliyenin bozulma ya başladığı 17. yüzyıldan itibaren Raht Hazinesi'nden altın ve gümüş birtakım eserler para basıl­ ırrası için darphaneye gönderilmiştir. Raht Hazinesi, daha sonraki dö- nemlerde Baltacılar Mescidi olarak kullanılmıştır. Has Ahur orta kapısının bulunduğu kısımda hükümdar, şehzadeler ve diğer hanedan mensupları için iki yüze yakın at bulunmaktaydı. Bu adar görünüş, kuvvet bakımından olduğu kadar şecere olarak da imparatorluğun ihtişamına ve padişahın hakimiyetine yakışır hayvanlardı. Atlar hızlı koşmaları ve önlerine çıkan engellerin üzerinden atlamaları için serahurlar tarafından hususi bir eğitime tabi tutulurlardı. Padişahların Topkapı Sarayı'nı kullanmamaya başlamalarından itibaren Has Ahur, Dolmabahçe'ye, günümüzde İnönü Stadyumu'nun bulunduğu mevkie taşınmıştır. Sarayda bulunan tek ahır Has Ahur değildi. Bunlar dışında da ahırlar vardı ki en meşhurları bugün Ahırkapı olarak anılan bölgede ve sarayın biraz dışında bulunurdu. Saray halkına ait at sayısı ise binden fazlaydı. Atlardan başka sarayda katır ve deve gibi binek hayvanları da bulunurdu. Has Ahur'un idaresi mirahur (imrahur, emir-i ahur) denilen vazifeIiiere aitti. Mirahurluk mühim bir makam olup Osmanlı devlet bürokrasisi içinde yükselmeye açıktı. Nitekim mirahurluktan sadrazamlığa kadar yükselen devlet adamları olmuştur. 59 Osmanlı r5arayında Jfayal Has Ahur halkından olan saraçlar, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir mesleği, eyer ve koşum takımlarını yaparlardı. Eyer yapımındaki ustalıkları dillere destan olan saraçlar, sefer zamanında da ordu ile birlikte sefere katılırlardı. Bunlar dışında Has Ahur halkı içinde veterinerlik yapan, at nallayan ve iğdiş yapan nalbant grupları, katırlara bakan harbendeler ile develere bakan deveciler gibi pek çok vazifeli kimse vardı. Saraym m üze olarak ku/lamldtğt ilk ytllarda Has Ahur'da sergilenen saltanat arabalart Sarayda Sultan IV. Murad gibi atlara çok düşkün padişahların dö- nemlerinde Has Ahur büyük rağbet görmüştür. 17. yüzyılın meşhur söz ustalarından Şair Nef'i'nin meşhur Kaside-i Rahşiyye'sinde anlattığı Sultan IV. Murad'ın atları; Ağaalacası, Dağlar Delisi, Celaliyağ­ zı ve Tayyar bu ahırlarda yetiştirilmiştir. Sultanın bu atlardan en çok Ağaalacası'nı sevdiği bilinir. Sultan IV. Murad'ın vefatı üzerine eski bir Türk geleneği olarak Has Ahur'dan sultanın atları cenazenin önünde eyederi ters bağlanmış olarak yürütülmüştür. 60 MEHTERHANE-İ HÜMAYÜN Divan Meydanı'nın sol tarafında ve Has Ahur'un ününde bulunan ve maalesef günümüze ulaşamayan binadır. Mehter dünya tarihinin en eski askeri orkestrasıdır ki temelleri Orta Asya hanlıklarına kadar dayanır. Osmanlı ordusundaki mehter, sefere çıkılınadan önce, sefer sırasında ve savaş esnasında marşlar çalatak askerlere cesaret ve heyecan, karşılarındaki düşmana ise korku verirdi. Savaş zamanları dışında da padişah cüluslarında, kılıç alaylarında, serhatlardan zafer haberleri geldiği vakitlerde, arife divanlarında ve düğünlerde de mehter çalınırdı. Barış zamanında sarayda padişahın bulunduğu mekanın önünde, seferde ise hükümdar çadırının önünde veya saraydaki Mehterhane'de ikindi vakti mehter çalarlardı. Marşlar bitince devlet ve padişah için dua okunur ve merasim bitirilirdi. Evliya Çelebi ise Topkapı Sarayı girişlerinden Demirkapı'daki kuleden sabaha karşı da divan erkanını ve saray civarında yaşayan halkı sabah narnazına ve işe uyandırmak için üç fasıl nevbet vurulduğunu kaydeder. Mehter Harp Duası (Harp Gülbankı) şu şekildedir: "Euzubillah, Euzubillah ... Huda'ya şükr-i b1had, Lailahe illallah! EI-melikü'l-Hakku'l-müb1n! Muhammedü'r-Resulullah, Sadıkü'l-va'dü'l Emın! İnna Fetehna leke fethan mübina V e yensurekallahu nasran az1za! Ey padişah-ı halifetullah, Es-Selamu aleyke avnullah! Sensin haris-i din-i müb1n, haris-i Şeriatullah! Uğrunaçık olsun ey Padişahım, Emr-i ikbalin mecid! Hüda kılıcını keskin eylesin, nur-ı şan satvetine gün gibi med1d! Ruh-ı pak-ı Fahri alemi hoşnud etsin; 61 Osmanlı c5arayında Jfayaf Hak, gaza-yı ekberin etsin mübarek ve said ... " denildikten sonra mehterandan güzel sesli biri "Nasrunminallahi ve fethün karib. Ve beşşiri'l-mü'minin" şeklinde SaffSuresi'nin 13. ayetini okurdu. IL Mahmud devrinde Yak'a-yı Hayriye neticesinde Yeniçeri Ocağı kaldırılmış, yeniçerileri hatırlattığı için Mehterhane kapatılmış ve yerine Mızıka Bandosu kurulmuştur. N e var ki anan e nin vereceği moral gücü hesaba katan Genelkurmay, IL Meşrutiyet yıllarında mehter takımını yeniden kurdurmuştur. Mehter taktmt 62 .. -.. -·· ZULUFLU BALTAClLAR (TEBERDARAN-1 HASSA) Zülüflü Baltacılar Enderun teşkilatının önemlice bir kısmıdır. Baltacılar, saray hizmetlerinde ve Harem'in odun ihtiyacının temininde kullanılan saray hizmetiileri ve kapıkulu mensuplarıdır. Sefer sırasında ordunun önünden ilerleyerek askerlerin yürüyüşüne mani olacak ağaçları kestikleri için bu isimle anıldıkları rivayet edilir. Koğuşları Mehterhane'nin sağ tarafında Harem ile Has Ahur arasında bulunur. Harem'in Araba Kapısı'nın sağ tarafındaki kapıdan girilen Zülüflü BaltacılarKoğuşu sarayın en eski binalarındandır. Fatih devrinde yaptırı­ lan koğuşların ön yüzünde bulunan, "Zıll-ı Yezdan (Hakk'ın gölgesi) Han Murad-ı cihan Şah-ı sahibkıran u kutb-ı zaman (Hükümdarların şahı, zamanın kutbu) Fatih-i mülket-i taht-ı Tebriz (Memleketler fatihi, Tebriz tahtının· sahibi) Malik-i mülk-i Şirvan u Revan (Şirvan ve Revan'ın sahibi)" şeklinde başlayan otuz mısralık kitabede, 1587'de Sultan III. Murad Han tarafından Zülüflü Baltacılar Koğuşu'nun tamir ettirildiğinden bahsedilmektedir. Zülüflü Baltacılar Kapısı'ndan girildikten sonra eğimden dolayı merdivenlerle Zülüflü Baltacılar Avlusu'na inilir. Burası küçük bir sokağı andırır. Avlunun bir tarafı koğuşlara diğer tarafı ise hamam, çeşme, ı:ı::ıescit gibi hizmet yapılarına aittir. İkinci kat sayılabilecek merdivenle çıkılan yerde ise -ihtimal- zülüflü baltacılar ağası ile rütbelilerin kaldığı­ odacıklar vardır ki bu odalar bütün koğuşa hakimdir. Bu odalardan birinin duvarında bulunan kuş kafesi resmi koruyuculuğu temsil etmektedir ki bu da zülüflü baltacıların vazife alanlarıyla mütenasiptir. Sarayın en güzel yerlerinden biri Zülüflü Baltacılar Koğuşu'dur. Çini kaplı duvarlar ve ince kalem işi ile tezyin edilmiş ahşap kısımlar görülmeye değerdir. Çubuk odası zülüflü baltacıların dinlendiği bir mekandı. Yatakhane olarak kullanılan asıl büyük koğuş iki kattan oluşmaktadır ve alt katta acemiler, üst katta ise tecrübeli zülüflü baltacılar kalırdı. 15. yüzyıldan 63 Osmanlı cSarayıncla Jfayal beri mevcut olan bu mekan, Sultan lll. Murad Han zamanında 1587'de Mimar Davud Ağa tarafından hemen hemen şimdiki şekline getirilmiş­ tir, genişletilmiştir. Sokak içinde bulunan caminin mihrabı renkli İznik çinileriyle kaplıdır. 1587'den sonra koğuşta yapılan ilk esaslı değişiklik IL Osman'ın emriyle olmuştur. Padişahın her daim koruyucusu olan zülüflü baltacılar, önceleri devşirmeler arasından, son zamanlarda ise Kastamonu dağ köylerinden getirilen çocuklar arasından seçilirdi. Seçilenlerin devşirmelerde uygulanan kriterlere uygun olmasına ayrı bir özen gösterilirdi. Zülüflü Baltacılar Koğuşu'nda kalanların sayısı 120-200 nefer civarındaydı; başlangıçta kapı ağasına, 18. yüzyıldan sonra ise Silahdar ağaya bağ­ lanmışlardı. En büyük amir baltacılar kethüdasıydı; ardından ikinci baş baltacı, divanhaneci ve kilercihaşı baltacısı gelir. Zülüflü baltacıların dalama denilen lacivert elbiselerinin yakaları iki tarafını göremeyecek kadar yüksekti. Bu, Harem'de iş gördükleri esnada etrafı görmelerine mani olurdu. Başlıklarının iki tarafından iki perçem sarkardı; bu yüzden kendilerine zülüflü denmektedir. Zülüflü baltacılar Harem'e odun taşınması, tahtın gerektiği zaman Babü's saade önüne getirilip götürülmesi, Divanhane'nin muhafazası ve bakımı gibi birçok görevde bulunurlardı. Zülüflü baltacılar, sefer esnasında muzaffer olunması için sancak altıuda sürekli Kur'an-ı Kerim okurlardı. Prut Savaşı'nın en önemli ismi Baltacı Mehmed Paşa ve Girit kuşatması sırasında komutanlık yapan Deli Hüseyin Paşa bu ocağın tarihe geçmiş simalarındandırlar. Zülüflü ba/tact 64 ADALET KULESi (KASR-1 ADL) Kasr-ı Adl, Neo-rönesans üslubuna uygun yapılmış olup İstanbul'un her tarafından görünen, imparatorluğun yüksekliğini ve haşmetini temsil eden bir kuledir. İhtişamının ilginç bir noktası, Ayasofya ve Sultanahmet gibi anıtvari yapıların minareleri ile boy ölçüşecek kadar yüksek olmasıdır. Adalet Kulesi, İstanbul'un en iyi gözlendiği noktalardan biridir. Bilhassa gurub zamanı Haliç'in hala bir altın boynuz gibi parladığını buradan görmek mümkündür. Divan-ı Hümayı1n'a profilini veren bu kule, yüksekliğinden çok zarafetiyle sarayı temsil eder. Kulenin zemini Fatih zamanında yapılmış­ tır. Saray yangınından sonra 17. yüzyılda kagir olarak inşa edilmiştir. Osmanlı döneminin bütün saraylarında; Bahçesaray'daki Hansaray'da, Edirne Sarayı'nda hatta 18. yüzyılda ünlü ayan konaklarında bunun benzeri kuleler vardı. Ama hiçbiri böyle değildir ve Osmanlı merkez teşkilatının en önemli organına Kubbealtı, bu organın üyelerine "Kubbenişin ricali" dendiğini hatırlarsak, devleti isimlendirmiştir. 45 metre yüksekliğindeki kule, Osmanlı döneminde Harem ağalarının geeeli gündüzlü nöbet tuttukları bir mekandır. İlk katında Kubbealtı'na bakan pencere vardır ki burası Adl Köşkü olarak anılır. İkinci ve üçüncü katlarında salıanlıklar bulunur. Dördüncü katın etrafı camlı olup konik külahlıdır. Padişah, Adalet Kulesi'ne Harem'den girer, padişahın Adalet Kasrı'ndan Divan-ı Hümayı1n toplantılarını takip ettiğini bilen divan üyeleri çok ciddi dururlar ve koyu bir disiplin içinde toplantılarını yaparlar. Divan toplantılarını Kubbealtı'na bakan kafesli pencereden padişahların takip etmesi için kullanılan Adalet Kulesi, adını divana yaptığı bu nezaretten alır. Çok geniş bir manzara imkanı sunan abidevi kule Osmanlı döneminde ayaklanmaları takip, saray çevresini kontrol etmek için de kullanılırdı. Adalet Kulesi Kasr-ı Sultani ve Kasr-ı Adl adları ile de anılmaktadır. Adalet Kulesi'ne Harem içerisinde kara ağalar nöbet yerinden ulaşı­ lır. 6